Yunanistan ile Makedonya Cumhuriyeti'yle isim krizi devam ediyor. Yunanistan, Yugoslavya’nın dağılmasından sonra kurulan devletin adına Makedonya denmesini kabul etmedi. Geçtiğimiz günlerde başkent Atina, yüzbinlerce kişinin katıldığı "Makedonya Yunan'dır" sloganlarıyla kitlesel bir gösteri düzenlendi.
Evrensel'den Seyfi Aldoğan'ın haberine göre, Yunanistan, Makedonya’nın Yunanistan’a ait olduğunu söyleyerek uluslararası planda çeşitli girişimlerde bulundu. Neo-nazi partisi olarak bilinen mecliste milletvekili de bulunan Altın Şafak partisi, bölgede bu propaganda temelinde örgütlenmelere girişti. Kilisenin de desteğini alarak çok sayıda gösteriler ve kampanyalar yürüttü.
Makedonya aslında büyük coğrafik bir bölgeye verilen ad ve 1913 yılında imzalanan Bükreş Anlaşmasıyla yüzde 51’i Yunanistan, yüzde 39’u Sırbistan, yüzde 9.5’i Bulgaristan ve yüzde 0.5’i Arnavutluk’a ait olmak üzere ve bu dört ülke arasında paylaşıldı.
Yakın süreçlerde Makedonya’nın, ABD’nin önerisiyle, NATO’ya girmesi bekleniyor. Birleşmiş Milletler gözlemciliğindeki müzakereler hızlandı. Diğer yandan Yunanistan hükümetleri uzun süreden beridir “Makedonya” isminin kullanılmaması şartıyla ülkenin NATO ve AB’ye üyeliğini destekleyeceklerini açıklamış bulunuyorlar. ABD ve NATO ise Yunanistan’a, Makedonya’nın NATO ve AB’ye girmesi durumunda iki ülke arasındaki sorunların ortadan kalkacağını salık veriyorlar. Ancak basın yayın organlarında “Türkiye de NATO üyesi ama savaş noktasına gelindi ve sorunlar bitmiyor” yorumları dikkat çekiyor.
Gemi ve otobüs şirketlerinden eyleme özel indirimler
Makedonya sorununda taraf olan ve ırkçı bir propagandayı ön plana çıkaran kesimlerin başında ise özellikle Selanik başpapazı ve kliği geliyor. Altın Şafak partisine yakınlığıyla bilinen Papaz Antimos, geçtiğimiz günlerde Selanik kentinde yapılan Makedonya mitinginin de örgütleyicilerinden biriydi.
Benzeri bir gösteri de 4 Şubat’ta başkent Atina’da yapıldı ve yüz binin üzerinde bir katılım sağlandı. Uçak, gemi ve otobüs şirketlerinin özel indirimler yaparak mitinge ülke genelinden gösterici taşıması, özellikle anamuhalefet partisi olan Yeni Demokrasi’ye yönelik eleştirilere neden oldu. Yeni Demokrasi Partisinin özellikle Makedonya sorununu kullanarak sağ ve milliyetçi tabanı birleştirmeye çalışması eleştirilerin odak noktası.
Yunanistan Komünist Partisi (KKE) Merkez Komitesi adına yapılan açıklamada ise Makedonya ve Ege sorununda tehlikeli oyunlar oynandığı ve tartışmaların emperyalist plan ve yayılmacılığa hizmet ettiği söylenerek Yugoslavya’nın dağılmasından sonra ulusal sorunların NATO ve Amerika tarafından kullanılarak iş birlikçi devletler kurulduğu vurgulandı.
Ayrıca uluslararası anlaşmaların yeniden tartışılmaya açılmasının yeni sorunlara yol açacağı söylenerek “Bükreş Anlaşması arkasından Lozan vb. tartışılmaya başlaması emperyalist çıkarlara hizmet etmektedir” denildi.
Bu arada savaş karşıtları ve çok sayıdaki sol örgüt ve kurumlar da yayınladıkları bildirilerle milliyetçi tutumları ve Ege’de yaşanan gerginliği protesto ediyorlar. Açıklamalarda “halkların kardeşliği ve emperyalizme karşı ortak mücadelelere duyulan ihtiyaç” vurgulanıyor.
Örneğin Haftalık Prin gazetesinde Yannis Elafros imzasıyla çıkan değerlendirme yazısında “Milliyetçilik her zaman önce iç düşmanlar tespit eder” yorumu yapılarak milliyetçiliğin esas olarak “iş ekmek özgürlük” mücadelesine karşı kullanıldığına işaret edildi.