Politika

Yüksel Taşkın yazdı: CHP'de yenilenme için 11 somut öneri

20 Ağustos 2023 16:18

Yüksel Taşkın*

CHP seçimleri kaybedince örgütte ve seçmenlerimizde çok ciddi bir kırgınlık ortaya çıktı. Seçmenlerimizin ve örgüt emekçilerimizin uzun süredir biriktirdikleri ve kazanma umuduyla erteledikleri eleştiriler ve kaygılar gün yüzüne çıktı.  

“Değişim ve yenilenme” sözcükleri sıklıkla karşımıza çıkmakla birlikte bu sürecin nasıl gerçekleşeceğine dair ayakları yere basan öneri ve tartışmalar ortalarda yok. Bunun yerine yine kişilere odaklanmış bir arayışa savrulmuş durumdayız.

CHP’de PM ve MYK üyesi olarak yaşadığım deneyimden süzdürdüğüm bazı önerileri kamuoyuyla paylaşmak isterim. Burada önerilenler bütünsellik arz etmiyor. Sadece önemli gördüğüm değişiklikleri paylaştım. Bu tartışma başka önerilerle elbette zenginleşebilir.

1-Genel Merkez danışmanları atanmadan önce ihtiyaç duyulan danışmanlık konuları, sayıları ve yetkileri somut olarak tanımlanmalıdır

Sözgelimi içlerinde dış politika danışmanı gibi görevlerin olduğu on beş konu için danışman atanabilir. Yeni Genel Başkan seçildiğinde sıfırdan atama yapacağı danışman kadroları zaten belli olacaktır. Mümkünse danışmanların ve diğer yapıların Genel Merkez binası dışında bir başka binada toplanmaları sağlanmalıdır. Seçimlerde aday olmayı düşünen danışmanların istifa etmeleri gereken somut bir takvim de oluşturulmalıdır.

Danışmanların konu, sayı ve yetkilerinin somutlanması son derece önemli. Seçilmiş kurumların yetkileri kesinlikle resmi veya gayrı resmi başka yapı veya şahıslarla paylaşılmamalıdır. Fiili gücün atanmışlarda, sorumluluğun seçilmişlerde olduğu anlayış partimize çok ciddi sıkıntılar yaşattığı gibi Sosyal Demokrasiyle de bağdaşmaz.

Bu noktada uzun ve tartışmalı geçen PM ve MYK’larda alınan kararların son derece sağlıklı sonuçlar doğurduğunu defalarca deneyimlediğimizi paylaşmakta yarar var.

2-Aktif üyelik şarttır ve bir dizi reformun da önkoşuludur

Sosyal demokrat partilerde üyelerin niceliklerinden önce niteliklerine bakılır. CHP aktif üyelik kriterlerini sürdürülebilir bir şekilde belirlemeli sadece bu aktif üyeler parti içi seçimlerde oy kullanabilmelidirler. Aktif üyelik kriterleri konusunda ciddi bir birikim oluştu. Bunun olmazsa olmazının düzenli üye aidatı vermek olduğunda görüş birliği var. Aktif üyelik süreciyle beraber delegelere fazlaca güç veren seçme seçilme süreçleri de demokratikleştirilebilecektir.

3- Genel Başkanlar aktif üyelerin doğrudan oylarıyla seçilmelidir

Artık üyelik yapısı oluşunca Genel Başkanların da tüm partililerin oylarıyla doğrudan seçilmesi daha sağlıklı ve pratik olacaktır. Bu ve diğer önerilerimiz için “Siyasi Partiler Yasası’nın çıkaracağı engellerden” bahsedilebilir. İstenilirse bu engeller aşılabilir…

Genel Başkanı doğrudan belirleyebilmek, aktif üyeliğin değerini arttıracağı gibi, delegelerin orantısız güçlerini de ortadan kaldıracaktır. Mevcut sistemde delegeler adeta ikinci seçmenler gibi hareket etme gücüne sahiptirler. Delegelerin genellikle siyasal hedefleri olan dar bir elit gurup oldukları gerçeğinden hareket edersek, parti yararını daha öne çıkaran sistemin doğrudan seçim olduğu açıktır.

Aktif üyelerin seçeceği Genel Başkanın “Alternatif Oy” yöntemiyle yüzde 50’yi aşacak şekilde ve tek turda belirlenmesinde büyük yarar vardır. Seçimlerin iki turlu olmasının önüne geçilmelidir. İki tur arasında belirli bir süre olursa istenmeyen pazarlıklar yaşanabilir.

Alternatif Oy sisteminde adaylar arasında Birinci, İkinci, Üçüncü…şeklinde tercih yapılır. İlk sayımda birinci tercihlere bakılır. Eğer ilk tercih edilen aday yüzde 50’ye ulaşamamışsa, ilk tercihte son sırada kalmış aday kaybetmiş sayılır ve o adaya oy verenlerin ikinci tercihleri diğer adaylara dağıtılır. Bu işlem bir aday yüzde 50’yi geçene kadar devam ettirilir.

4-Aktif üyelik önseçimlerin de önkoşuludur

Yukarıda bahsettiğimiz değişimler gerçekleştiğinde önseçimin kural olduğu siyasal süreci de daha sağlıklı biçimde işletebiliriz. Aktif üyeler, genel ve yerel seçimler için gerçekleştirilecek önseçimlerde çok daha sağlıklı kararlar verebilecektir. Genel Merkezin sınırlı sayıda aday (Akademik, bürokratik dünyadan gelenler v.b.) için bir kotası olabilir. Bu kota yüzde beş gibi bir oranda sabitlenebilir. Partinin ittifak süreçlerinde dikkat etmesi gereken kırmızı çizgiler de bir tüzük çalışması olarak değerlendirilebilir.

5-Seçimle gelinen görevlerde “2 + 1 Dönem Şartı” zorunlu kılınmalıdır

Yukarıda bahsettiğimiz süreçlerin sağlıklı işleyebilmesi için milletvekilliğinden belediye başkanlıklarına, il ve ilçe başkanlıklarına kadar tüm kademelerde 2+1 Dönem Şartı getirilmelidir.

Seçilmişlerin üçüncü dönemleri için çok net kurallar getirilmeli, istisnalar kurallaşmamalıdır. Çok tecrübeli bir Grup Başkan Vekili veya Komisyon Başkanını yeniden değerlendirmek gerekebilir. Genel Başkanlar için de ayrı bir tanımlama olabilir.

MYK veya PM üyelerinin milletvekili olmaları şart değildir. Böylece çok sayıda nitelikli ve emektar partilimiz için çok sayıda kadro olanağı doğar ve bu motive edici olur. Yine bu kural, “kendi için çalışma” eğilimine girebilecek bir parti müesses nizamının oluşmasına karşı da en büyük önlemdir.

6- Parti Meclisi (PM) üyelikleri için bölgesel doğrudan seçim yöntemine geçilmesi ve bölgelere düşen PM üye sayılarının nüfus ve oy oranlarına bakılarak belirlenmesi sağlanmalıdır

Genel Başkanlar aktif üyelerin doğrudan oylarıyla belirlensin önerisinde bulunmuştuk. PM üyeleri için bu yöntem pratik değildir. PM üye seçimleri için bölgeler belirlenmesi ve her bölgeye düşen belirli sayıdaki PM üyesinin, aktif üyelerin doğrudan oylarıyla seçilmesi yöntemine geçilebilir. Bazı büyük iller de bölge olarak tanımlanabilir.

Bir bölgeye düşecek PM üye sayısının belirlenmesi sadece nüfus kriterine göre olmamalıdır. PM üyelerinin illerin nüfusuna göre belirlenmesi, yüksek oy alan illerin aleyhine bir dengesizlik yaratır. Sadece oy oranına bakılması da oyumuzun az olduğu ama güçlenmek istediğimiz iller için sorun yaratır. Hem nüfus hem de oy oranının beraber dikkate alınacağı bir formülü hayata geçirmek hedeflenmelidir.

PM üyeleri de bölgesel esaslı doğrudan oyla seçildiğinde delegelerin Genel Başkan ve PM üyelerini belirledikleri sistem ortadan kalkmış olacaktır…

7-Kadın ve Gençlik Kolları ayrı yapılanmalar olarak kalmamalı

Sosyal Demokrat bir partide ayrı ayrı kadın ve gençlik kolları olması eşitlik ilkesiyle bağdaşmaz. İşlevsel nedenlerle kadın ve gençlerle ilgili özgül yapılanmalar olabilir fakat temsiliyet bakımından ayrı ayrı kolların olmasının eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığını düşünüyoruz.

Bu kolların partide belirli bir yaşın üstündeki erkek iktidarını kuvvetlendirdiğini görebiliriz. Bu nedenle Kadın ve Gençlik Kollarının kaldırılması önerisi sağlıklı bir tartışmada ele alınmalıdır. Elbette bu ciddi bir konudur ve muhataplarının karar vermesi önemlidir. Kota uygulamasının sürmesinde ise bana göre yarar vardır.

8-Belediye Başkanları delege olmamalıdır

Seçilmiş belediye başkanlarının mahalle v.b. delegesi olmaları doğru değildir. Kamu görevi üstlenen belediye başkanlarının parti içi iktidar mücadelelerine taraf olmaları yanlıştır. Elbette bu durum, yapısal tedbirlerle bir yere kadar önlenebilir.  Asıl önemli olan, bu yönde bir siyasi bilinç oluşması ve partililerin bu tavrı cesaretlendirmemeleridir.

9-Blok Liste uygulaması bütünüyle terk edilmelidir

Partimizde demokratik temsilin önündeki en büyük engellerden birisi Blok Liste uygulamasıdır. Bu yöntemin net bir biçimde tarihe havale edilmesi gerekmektedir. Mahalle delegelerinin blok liste ile belirlenmeleri, daha baştan önemli bir grubu yenilgiyle tanıştırarak motivasyonlarını kırmaktadır.

10-TBMM Grup Yönetimi’nin belirlenmesinde seçimler esas kılınmalı, Genel Başkanın seçimleri erteleme yetkisi olmamalıdır

TBMM Gurubu önemli bir siyasi öznedir ve öyle hareket etmelidir. Kendi yönetimini seçmesi etkin bir TBMM Gurubu için vazgeçilmez öneme sahiptir. Buradaki seçimli süreçler yetenekli ve çalışkan vekillerin öne çıkmasını sağlar.

11-Parti Program ve Tüzüğün Güncellenmesi için parti örgütünde ve çevresinde canlı bir ideoloji/program tartışması süreci yaşanmalıdır

Partimiz Sosyal Demokrat bir parti olduğu halde “Yüzde 50 Artı Bir” mantığının gerekleriyle sağ partilerle de ittifak kurmak zorunda kalmıştır. Partimizin kırmızı çizgileri net biçimde tanımlanmalı ve bunlardan taviz söz konusu olmamalıdır.

Sağ partilerin bu denli güçlü ve fazla olduğu bir ülkede CHP’nin geleceği Sol’da ve Sosyal Demokrasidedir. En önemli iddialarımız olan, 1) İstihdam odaklı üretim artışı, 2) Güvenceli istihdam, 3) Etkin ve hak temelli bir sosyal devletin inşası hedeflerinden asla taviz vermemeliyiz.

Görüldüğü gibi CHP’nin farklı toplum kesimlerine açılabilmesi, kendi çalışkan üyelerinin ödüllendirilmesi ve ideolojik netlik kazanabilmesi için bir dizi yapısal reform şarttır. Yenilgi travmasını umuda çevirebilmenin yolu, yetki sahiplerinin de gerektiğinde fedakârlık yapabildiklerini gösterdikleri cesur adımlar atabilmesidir.

Tarihin bu önemli kırılma anını ıskalamamak için cesur olma zamanıdır.  Tarih size şans tanır ama çok fazla zaman tanımaz…

__________________________________________________

*Yüksel Taşkın, CHP PM Üyesi ve İzmir Milletvekili