İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini, sandık kurulu başkanlarının kamu görevlileri arasından seçilmediği gerekçesiyle reddeden Yüksek Seçim Kurulu’nun önünde, bugün kritik 5 ayrı başvuru vardı.
31 Mart’ta, büyükşehir belediye başkanlığı, ilçe belediye başkanlığı, belediye meclisi ve muhtarlık pusulaları tek zarfa konularak, sandığa atıldı.
Aynı sandık kurulu, dört ayrı seçimin tek zarfa konulan pusulalarının tamamından sorumluydu.
Gelen bilgiler, 225’e yakın sandık kurulu başkanının kamu görevlisi olmaması nedeniyle YSK’nın büyükşehir seçimini iptal ettiği yönünde.
Gerekçeli kararın eli kulağında, bu hafta çıkması beklenen kararda, net sayıları da görme olanağı bulacağız.
YSK, büyükşehir seçimini iptal ederken, muhtemelen “itirazla bağlı” olduğu gerekçesiyle diğer üç seçimle ilgili iptal kararı vermedi.
Oysa anayasa ve seçim uzmanları, sandık kurulundan kaynaklı bir usulsüzlük varsa, tüm seçimlerin iptal edilmesi gerektiğini, YSK’nın burada elini bağlayan bir durumunun olmadığını ısrarla söyledi.
CHP ve İYİ Parti’ye ret
CHP ve İyi Parti de bu görüşten hareketle, YSK’ya, İstanbul’daki ilçe belediye başkanlığı, belediye meclisi seçimlerinin de iptali başvurusu yaptı.
YSK, bu başvuruyu reddetti.
Eleştirilere rağmen yine 7 asıl, 4 yedek üye ile toplanan kurul, bu kez oybirliğiyle ret kararı verdi.
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali istemi için ret oyu kullanan 4 üye ile “kabul” oyu kullanan 7 üye aynı görüşte birleşti.
11 üye, İYİ Parti’nin Bursa Mustakemalpaşa seçiminin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu da yine oybirliğiyle reddetti.
24 Haziran'a da ret
YSK, bununla birlikte, aynı sandık kurullarıyla seçimin yapıldığı gerekçesiyle 24 Haziran 2018'deki Cumhurbaşkanlığı seçiminin iptali istemini de reddetti.
Tam kanunsuzluk ayarı
Böylece ortaya aynı sandık kurullarının yaptığı seçimde, büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin sandık kurulu başkanlarının kamu görevlisi olmaması nedeniyle usulsüz bulunması, ilçe belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliği seçiminin ise usule uygun olarak tanımlanması gibi bir sonuç çıktı.
Ve elbette 24 Haziran seçiminin de hukuki olduğu sonucuna ulaşıldı.
YSK’nın bu çelişkiyi açıklamak için “usul hukukuna” dayanması yüksek bir ihtimal.
AKP, büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin iptalini isterken “olağanüstü itiraz” yolunu kullanmıştı.
Olağanüstü itiraz, seçim takviminde tarih aralıkları düzenlenen, süresinde yapılmaması halinde kullanılamayan bir yol.
AKP, bu itiraz yolunu süresinde kullandı.
YSK’nın da gerekçeli kararında, olağanüstü itiraz başvurusu üzerine büyükşehir seçiminin iptal edildiğini belirtmesi bekleniyor.
CHP ve İYİ Parti’nin başvurusu ise “tam kanunsuzluk” nedeniyle tüm seçimlerin iptal edilmesi gerekçesine dayanıyor.
YSK, büyükşehir seçiminde “tam kanunsuzluk” gerekçesine dayansaydı, ilçe seçimlerini de iptal edecekti. Ancak anlaşılıyor ki YSK, sandık kurulu başkanlarının kamu görevlilerinden seçilmemesini “tam kanunsuzluk” olarak nitelemeyerek, bu yolu kapatma tercihini yaptı.
Gerekçeli kararda da bu durumun açıklanması bekleniyor.
11 üye çıkmazı
Bir başka tartışmalı başlık, YSK’nın asıl ve yedek üyelerle toplanması. Asıl üye sayısı anayasaya göre 7 olan YSK, 4 yedek üyeyi de toplantılara katarak karar veriyor.
Seçim mevzuatına konulan maddeler, YSK’nın bu üyelerle toplanamayacağına dair bir hüküm içermiyor. Anayasada da “toplanamaz” diye bir hüküm yok ancak olması da gerekmiyor.
Anayasanın asıl ve yedek tarifi yapması, aslında 7 üyeyle karar alınmasını zorunlu kılıyor. Ancak yasadaki muğlaklık, Anayasa Mahkemesi’ne taşınarak, anayasa ile çelişkili olduğu belirtilerek giderilmemiş gözüküyor.
Anayasa Mahkemesi’ne bu saatten sonra gidilmesi YSK kararları yargı denetimine tabi olmadığından çok kolay sonuç verecek bir yol gibi gözükmüyor.
YSK, 2014’ten bu yana önemli önemsiz her kararı 11 üye ile almak gibi bir fiili yol oluşturmuş durumda ve bugüne kadar konu tartışmaya açılmamış.
Ancak başta eski Danıştay Başkanı Nuri Alan olmak üzere hukukçuların bu durumun anayasaya aykırı olduğu ve “tam kanunsuzluk” halinin söz konusu edilebileceği yorumu da var.
Anayasa Mahkemesi’nin ise bu yönde bir karar örneği yok.
11 üye ile karar alınması da diğer kararlarla birlikte daha uzun süre tartışılacak.