Dünya
Deutsche Welle

Yorum: Ölüm tuzağı Suriye

Kersten Knipp, ABD’nin Rusya ile arasındaki Suriye görüşmelerini askıya almasının anlaşılabilir olduğu kadar anlamsız da olduğunu savunuyor.

05 Ekim 2016 21:38

Putin'in niyetinin ne olduğu tam anlaşılamadığı için Obama yönetimi Rusya ile yürütülen ateşkes görüşmelerini askıya almaya karar verdi. Beşar Esad ve hamisi Rusya'nın Halep hastanelerini tahrip etmesi, Washington'da Rusya'nın bombardımanı diplomatik temaslarla kamufle etmeye çalıştığı izleniminin güçlenmesine neden oldu.

Washington yönetiminin bu oyunun sürmesine seyirci kalmak istemediği anlaşılıyor. Birleşmiş Milletler Acil Yardım Koordinatörü Stephen O'Brien Halep'in kana bulanıp cehenneme çevrildiğini söylerken baş sorumluların Rusya ve Şam rejimi olduğunu ima ediyordu.

Putin'in gerçek niyeti nedir? Bu soruya bir tek Washington'da cevap aranmıyor. Yıllar önce Rusya'nın Çin ile birlikte Suriye kararını veto etmesinden beri Rusya Devlet Başkanı'nın gerçek niyetinin ne olduğu anlaşılmaya çalışılıyor. Washington'un akla en yatkın tezi, ne istediğini Putin'in de bilmediği idi. Amerikan yönetimine göre Putin'in taktiği her ne pahasına olursa olsun ülkesini küresel oyuncu yapabilmek için Ukrayna ve Suriye'de taktik manevralar çevirmekti. Suriye'nin tamamen çöküp dağılmasını da göze almıştı. Rusya bloke etmeseydi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu ülkeyi belki de kurtarabilirdi.

Halep tuzağı

Güvenlik Konseyi'nin bunu başarması artık çok zor. Yıllardır süren kaos, Rusya ve Suriye'nin saldırılarına mevcudiyetlerini gerekçe gösterdikleri radikal cihatçıların ülkeye dolmasını kolaylaştırdı. Şam ve Moskova'nın tezleri kısmen anlaşılabilir. Halep'in doğusunda yüz binlerce sivili rehin alıp canlı kalkan olarak kullanan gruplar insan canına kıymet vermediklerini göstermişlerdir ve onlarla mücadele edilmesi gerekir.

Ancak kente düşen her bomba Haleplilerin kendilerini rehin alanlara daha fazla kenetlenmesine yaramaktadır. Çünkü cihatçılar, siviller ve eskiden laik sayılan muhalifler üzerlerine her gün bomba yağdığı açık hava tuzağına birlikte düştüler. Böyle bir ortamda gelişen ruh halini düşününce, bu cehennemden kimsenin bedeni ve ruhi yara almadan kurtulamayacağını kabullenmek gerekir.

Kaos yıllarca sürecek

Halep bu haliyle bütün Suriye'nin geleceğine emsal oluşturuyor. Esad rejimi hiçbir zaman bu kaosun üstesinden gelemeyecektir. Çökmüş durumdaki devlet uluslararası yardımlar olmadan tekrar işler hale getirilemez. Rusya ise yardım edecek durumda değildir.

Üstelik siyasi bakımdan kurtarılabilse bile, Esad'ın dağılmış vaziyetteki devletini nasıl yöneteceği de merak konusudur. Rusya'nın yardımıyla Halep ve diğer kentlere hakim olsa bile ülkeyi hiçbir zaman barışa kavuşturamaz. Ayaklanmalar ve saldırılar devam edecektir. Yüzeysel barışı da Rusya'nın demir yumruğu olmadan sağlayamayacaktır. Ama bu da Suriye'nin Rusya'nın yeni ‘Afganistan'ı' olacağı anlamına gelir. Rusları buna nasıl ikna edeceği, Putin'in sırrı olsa gerektir.

Ölüm kültürü

Esad çekip gitse bile Suriye uzun süre yaşanamaz bir ülke olarak kalacaktır. Suriye yıllar boyunca Esad ve muhaliflerinin estirdiği ‘ölüm kültürünün' etkisinden kurtulamayacaktır. Suriye uluslararası terörizmin kuluçkası haline gelecektir. Esad'ın mirası ancak Rusya ve ABD ile birlikte İran, Körfez ülkeleri, Türkiye ve Avrupa Birliği'nin el ele vermeleriyle ortadan kaldırılabilir. İç savaş acısının Suriye içinde ve dışında yarattığı baskının henüz bu gerçeğin idrak edilmesine yetecek kadar artmadığı anlaşılıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Kersten Knipp

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle