Dünya
Deutsche Welle

YORUM: Aşırı sağın güçlenmesi önlenmeli

Almanya’daki yabancı düşmanlığı nitelik değiştirdi. Merkel’in mülteci politikası toplumu zorluyor. Volker Wagener, iyi niyetli olup kötüyü yapma tehlikesi karşısında uyarıyor.

04 Ocak 2016 12:58


Geçen yıl Almanya'da bir şeyler değişti. Yaz aylarında başlayan mülteci akını yüzünden asabileşenler oldu. Önce dar görüşlü ırkçı ve Nazi artıkları seslerini yükseltmeye başladı. Ancak toplum hayatına yön verenler arasından da çaresizlik içinde mırıldananlar da çıkmaya başladı. Belediye başkanları, yerel politikacılar ve Berlin'deki halk temsilcileri, başbakanın ‘Biz bunu başarırız' şeklindeki sözlerine, ‘gerçekten üstesinden gelebilir miyiz?' sorusuyla karşılık vermeye başladılar.

Mülteci sorunu Almanya'yı böldü. Kontrolsüz bir şekilde ve bu kapsamda mülteci kabul etmenin doğru olup olmadığı tartışması kutuplaşmaya yol açtı. Mülteciye yardım elini uzatanların ahlak anlayışı stres testinden geçiyor. Zorlanmakta oluşunun öncelikli sorun olarak görenler artmaya ve ağızlarını açmaya başladılar. Angela Merkel tarafından izlenen mülteci politikasının Alman toplumunun müştereklerini zedeleyebileceği belli oldu. Almanların en önemli özelliklerinden biri olan ‘uyuşma' tehlikeye girdi. Toplumun radikalleşme tehlikesinin ardından yatan nedenler belli.

Pegida: Bir sokak fenomeni

Önce, sokağın gücünü yeniden keşfeden müzmin memnuniyetsizler. Pegida'nın pazartesi günleri ‘gezmeye çıkardığı' on bin kişinin krize yol açması beklenmiyor. Bu gösterilerde radyo-televizyon harcı, enerji ve eğitim politikaları eleştiriliyor. Varsın eleştirilsin. Merkel'in sınırları sonuna kadar açması ise memnuniyetsizleri, ‘yabancılar defolsun!' paydasında bir araya getirdi. Pegida'nın Saksonya eyaletindeki sınırlı bir hareket olduğu söylenebilir. Ancak endişeli Avrupalıların sağa itildiğini bütün doğu ve güneydoğu Avrupa'da görmek mümkün. Bunun emareleri, milli unsurunun öne çıkarılması ve yeni olan her şey ile yabancıdan korkan küçük burjuvanın paranoyasıdır. Yeni sağ son derece karmaşık bir dünyayı basite indirgiyor. Dijital çağın ‘zorlananları' kendilerine ortak dil, platform ve konu bulmuşa benziyorlar.

Seferberlik başlatan parti

Ölçek büyüdüğünde bu eğilim daha da belginleşiyor. Almanya'nın Alternatifi adlı liberal muhafazakar parti tam tarih olmak üzereydi ki mülteci politikası imdadına yetişti. Önceleri sadece popülist olmaya çalışan partinin yeni lider kadrosu artık açıkça aşırı sağ ve yabancı aleyhtarı ifadeler kullanabiliyor. Bu parti Angela Merkel'in sınırları açmasıyla protesto cephesine geçen Hristiyan Birlik ve Sosyal Demokrat partilileri cezp ediyor. Anketler radikalleşme sürecindeki partinin genel seçimlerde yüzde on oranında oy alabileceğini gösteriyor. Akla, Almanya'nın ahlaki bakımdan son derece üstün görünen mülteci politikasını kaldırıp kaldıramayacağı sorusu geliyor.

Zihniyet etiği yerine sorumluluk etiği

Toplumun merkezindeki radikalleşme izlenen mülteci politikasını benimsetmenin son derece zor olacağının işaretidir. Fransa yüzde 30'lik Ulusal Cephe'yi kaldırabilir. Almanya tarihinden ötürü kaldıramaz. Yıl sonlarına doğru ‘reel politikacıların' devreye girip, mümkün olanın organize edilebilmesi için Merkel'i tavize zorlamaları iyi oldu. Federal hükümetin iltica hakkını yorumlayış şekline şapka çıkarmak gerekir. Ancak bu politikanın orta vadede sosyal barışı tehlikeye atabileceği de unutulmamalı. İyi niyetli olmak yetmiyor. Cömertliğin sorumluluğuna da sahip çıkılması gerekir. Sosyal istikrar başlı başına bir değerdir. Aynı şekilde, geniş aşırı sağcı bir akımın önlenmesi de.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle