-YILMAZ: SIKINTILI GÜNLERİ BİRLİKTE YAŞADIK İSTANBUL (A.A) - 11.04.2011 - Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, 2001 krizi ve sonrasında sıkıntılı günler yaşandığını hatırlatarak, ''Bu çerçevede benzer felaketlerin gelecekte ülkemizde yaşanıp yaşanmayacağı, bugün yapacağımız tercihlere ve izleyeceğimiz politikalara bağlı. İleride çıkabilecek yeni bir küresel kriz sırasında zorunlu karşılık oranlarının mevcut seviyesi, bankalarımız için bir sigorta işlevi görecektir'' dedi. Yılmaz, Ekonomist dergisinin düzenlediği ''Yılın İş İnsanları 2010'' ödül töreninde yaptığı konuşmada, son zamanlarda kamuoyunda gerek Merkez Bankası'nın aldığı kararlar, gerek bankacılık sektörü kararları konusunda çeşitli görüşlerin dile getirildiğini kaydederek, şunları söyledi: ''Eğer ekonomimizi otoyola giren bir otomobile benzetirsek kamu otoritelerinin görevi, işler yolunda giderken, otomobil süratle ilerlerken radyomuzu açıp kendimizi müziğe ve güneşli havaların etkisine bırakmak değildir. Kamu otoritelerinin görevi, uzun vadeli düşünerek ileride karşımıza çıkabilecek engelleri, virajları öngörmek, bu tehlikelere karşı şimdiden tedbir almak ve böylece otomobilimizin yoldan çıkmasına mani olmaktır.'' Türkiye ekonomisinin küresel krizden ''hızla'' çıkmasında para ve maliye politikalarının önemine işaret eden Yılmaz, 2002-2007 arasında sağlanan mali disiplinin, kamunun borcunu ve bütçe açığını azaltarak, kriz sırasında genişletici bir maliye politikasına olanak sağladığını, finansal sektörün aşırı genişlemesine izin vermeyen politikalarının, bankaların krizlere karşı dayanıklılığını artıran sebeplerin başında geldiğini anlattı. Yılmaz, ABD'de önlemler alınmadığı için finansal krizin içine düşüldüğüne, İrlanda'da kamu maliyesindeki istikrara rağmen özel sektörün bankacılık sisteminde yarattığı çöküntüye değinerek, şöyle dedi: ''Bütün bu örnekler bir yana, 2001 krizi ve sonrasındaki sıkıntılı günleri hep birlikte yaşadık. Bu çerçevede benzer felaketlerin gelecekte ülkemizde yaşanıp yaşanmayacağının, bugün yapacağımız tercihlere ve izleyeceğimiz politikalara bağlı olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Merkez Bankası'nın son dönemde aldığı özellikle zorunlu karşılık oranlarına ilişkin kararların bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. O zaman görülecektir ki, bu önlemlerin amacı bankacılık sistemini vergilendirmek değildir. İleride çıkabilecek yeni bir küresel kriz sırasında zorunlu karşılık oranlarının mevcut seviyesi, bankalarımız için bir sigorta işlevi görecektir. Günlük hayatta birçoğumuz, benzer şekillerde evimizi, arabamızı sigortalıyoruz. Her ne kadar iyi günlerde sigorta yaptırmak cazip bir seçenek gibi görünmese de aslında ne kadar basiretli bir karar olduğu evimize, arabamıza bir zarar geldiğinde ortaya çıkacaktır. ABD Merkez Bankası'nın eski bir başkanının deyişiyle, (merkez bankaları partinin zirve noktasında müziği kısıp içki şişelerini toplayan, herkesin evine sağ salim gitmesini sağlayan kişilerdir). Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası da finansal istikrara ilişkin sorumluluklarının farkında olarak, gerekli politika ve tedbirleri makro ölçekte almaktadır ve bundan sonra da almaya devam edecektir. Tüm kamu otoritelerinin bu konuda ortak hareket etmesinin, bu konuda ekonomimizin hem güçlü hem de istikrarlı büyümesine katkı sağlayacağına inanıyorum.''