Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, dört gazete çalışanları hakkında "FETÖ' adına suç işlemek" iddiasıyla başlatılan soruşturmaya tepki gösterdi. "Fetocular tanık. Fetoyla mücadele eden Sözcü, fetoculuktan sanık" diyen Özdil, "Olay yeri inceleme, parmak izi ekibine filan gerek yok aslında. Fetoyu yargıç yapın bizim davaya, bitsin gitsin bu iş" ifadesini kullandı.
Yılmaz Özdil'in "Bumerang korelasyonu" başlığıyla yayımlanan (31 Mayıs 2017) yazısı şöyle:
Gazeteciliğe gece muhabiri olarak başladım.
İlk imzalı manşetim, hunharca cinayetti.
Bir kadın, annesi ve iki çocuğu öldürülmüştü. Genç kadını yatak odasında atkıyla boğmuşlar, yaşlı kadının oturma odasında gırtlağını kesmişler, yedi ve dokuz yaşındaki iki kardeşi ise, banyoda, küvette, kafalarına piknik tüpü vurarak katletmişlerdi. Manzara korkunçtu.
Büfedeki çerçevede duran aile fotoğrafından tek kişi eksikti, baba.
*
Kulakları çınlasın, çoktan emekli oldu, dönemin cinayet masası amirine “o mu?” diye sormuştum. Gayet sakin “hayır” demişti... “Kocası olamaz, kadının kolu zorlanmış, morluklar var, katil büyük ihtimalle bileziklerini söktü aldı, biraz sonra tıpış tıpış gelir!”
*
Saat geceyarısını geçmiş, duyan koşmuştu, çoluk çocuk meraklı kalabalık, mahalleli birikmişti. Sivil polisler adeta randevu bekler gibi sigara tüttürüyor, sokakta, komşularla sohbet ediyordu.
Bi anda...
Ortalık karıştı.
Kaş göz işaretleriyle herifin birinin üstüne çullandılar, apar topar ekip arabasına sokup götürdüler. *
Katil'di... Uzaktan akrabaydı. Meğer, Eşrefpaşa'da cinayetleri işlemiş, bilezikleri almış, Urla'ya gitmiş, arkadaşının düğününe katılmış, bileziklerden birini geline takmıştı. Çulsuz herifin düğün salonundakilere hava atarcasına bilezik takması herkesin dikkatini çekmişti. Katledilen ailenin uzak‐yakın tüm akrabalarının o gece nerede, ne yaptığını takibe alan polis, bu bilezik meselesinden haberdar olmuştu. Vaziyet anlaşılmıştı. Eşkal, kimlik hepsi belliydi. Ama, düğün bitmiş, davetliler dağılmıştı. Ve, ilk defa orada duyduğum “bumerang korelasyonu”nun gerçekleşmesi beklenmişti.
*
Bumerang korelasyonu...
“Katil mutlaka cinayet mahalline geri döner”den ibaretti.
*
Suçlu psikolojisinin, suç sonrası ruh halinin, temel davranış biçimiydi. Cesedin bulunup bulunmadığına, arkasında delil bırakıp bırakmadığına, kendisi hakkında neler konuşulduğuna... Hepsinden önemlisi, kurbanından keyif alma, eserine bizzat “tanık” olma duygusuydu.
*
Ergenekon'da Balyoz'da birebir yaşadık bunu. PKK tanık...
PKK'yla mücadele eden TSK, teröristlikten sanıktı.
*
Şimdi?
Fetocular tanık.
Fetoyla mücadele eden Sözcü, fetoculuktan sanık.
*
Olay yeri inceleme, parmak izi ekibine filan gerek yok aslında... Fetoyu yargıç yapın bizim davaya, bitsin gitsin bu iş!