Yaşam

'Yılmaz Güney'in naaşı Türkiye'ye getirilmesin'

Nebahat Çehre: "Zaten herkesin gönlünde yatıyor. Rahatsız edilmesini hiç istemem"

22 Ağustos 2010 03:00

T24 - Nebahat Çehre ilk evliliğini yaptığı Yılmaz Güney'in naaşının Paris'ten Türkiye'ye getirilmesine karşı olduğunu söyledi: "Zaten herkesin gönlünde yatıyor. Rahatsız edilmesini hiç istemem"



Türk Sineması'nın 'yıllanmış şarabı' Nebahat Çehre, yeni bir diziyle ekranlara gelmeye hazırlanıyor. Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi 'Valide Sultan'ı canlandıracak.


Bugün gazetesi yazarı Bilal Özcan'ın 'Laf Aramızda' programında Türkiye Güzeli seçildiğinde yaşadıklarını, evliliklerini ve yeni dizisini anlattı.



15 yaşında görücü geliyordu

Ben küçükken babam vefat etti. Üvey babayla yetişmek olumsuz etki yaptı. Ben çocuğumun anneli, babalı büyümesini tercih ettim. Onun için de çocuk yapmadım. Çünkü ayrılacağımı düşündüm. Üvey baba benim eğitim hayatıma sekteler vurdu. 1959'u 1960'a bağlayan yılbaşıydı. Benden iki yaş büyük olan bir arkadaşımın yanındaydım, ablası da vardı yanımızda. Onlar Türkiye Güzellik Yarışması'na katılıyorlarmış."Sen de katılır mısın?" dediler. Annem de böyle güzellere, güzelliğe meraklı bir insandı. Eve geldim, "Kızın Türkiye Güzeli olacak" dedim. Gelişmem 15 yaşında bitti, 13 yaşında, 14 yaşında görücü gelmeye başlamıştı.



Churchill eteğimi yırttı

Yarışmayı kazanıp Türkiye'yi temsil etmek için İngiltere'ye gittim. Ünlü İngiliz devlet adamı Churchill de salonda. Bir müddet sonra Churchill gelip elini uzattı, "Miss Turkey" dedi, kalktım. Tüller fışkıran bir elbise vardı üzerimde. Dans ederken tülüme bastı, elbisem yırtıldı. Hemen bir mağaza açtırıp yeni etek getirttiler. Churchill, Atatürk'e hayran olduğu için beni dansa kaldırmış olabilir. Beni bu şekilde onore etmesi Atatürk'e olan hayranlığındandı bence.



İlk aşk asla unutulmaz

İlk flörtümü de 15 yaşında yaşadım. Galatasaray Lisesi'nde okuyordu. Yaprakla falan nişan yüzüğü yapmıştık. Bir gün ikinci eşim Yavuz Demir'le Boğaz'da yemek yerken aniden karşımıza çıktı. "Yavuz Ağabey merhaba" dedi. Çatalı, bıçağı düşürdüm yere. İlk aşklar unutulmaz derlermiş, hakikaten öyle oldu. Ama Yavuz biliyordu. Çünkü Yavuz da Galatasaray'da okuduğu için ona anlatmıştım. Yılmaz'ın mezarına hiç gitmedim. Onu son gördüğüm gibi görmek istediğim için sanırım. Bir gün belki... Eşi Fatoş Hanım'ın kararı tabii ama Yılmaz'ın naaşının Türkiye'ye getirilmesini, rahatsız edilmesini istemem burada Yılmaz'ın. Herkesin gönlünde yatıyor zaten...



Yeni rolüm ilaç gibi geldi

Yeni dönemde 'Muhteşem Yüzyıl' isimli tarihi bir dizide Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Valide Sultan'ı canlandıracağım. Senaryosunu Meral Okay'ın yazdığı, 1.5 yıldır emek verilen bir proje. Bundan önce gelen bütün senaryolarda bana biçilen rol aynıydı. 'Haziran Gecesi'ndeki, 'Aşk-ı Memnu'daki karakteri bana giydirdiler, bir türlü çıkarmıyorlardı.



Yılmaz'a ilk görüşte aşık oldum

1964 yılında 'Kamalı Zeybek' filmi için gelen bir teklifi görüşmek için gittiğim ofiste Yılmaz Güney'le tanıştım. Ben erkeğin kişiliğine, sahiplenmesine çok önem veririm. Öyle biriydi. Görür görmez aşık oldum. İncelikleri, zarafeti olan bir insandı ama fevriliği de vardı. Bir kere çok aydın bir insandı, entelektüeldi. Ama çılgınlığı da vardı. 30 Ocak 1967'de Hilton Oteli'nde Yılmaz Güney'le evlendik. Eve her gün gelirken çiçek alırdı. Bir tek ricası vardı, "Evin kapısını sen aç" derdi. Geldiğinde evde olmamı isterdi.



Mezarına gitmedim

24 Nisan 1968'de boşandık. 9 Eylül 1984'te Paris'te vefat ettiğinde Aydemir Akbaş'ın eşi aradı, "Başın sağ olsun" diye. Çok iyi dosttuk. Eğer yaşasaydı şu gün, "Başım ağrıyor desem" koşarak gelirdi.

Ben Yılmaz'ın karakterini bildiğim için dekolte zaten giymezdim.

Bir gün kardeşimle birlikte teyzeme, Eskişehir'e gidiyorduk. Yılmaz gece yarısı duymuş, arabayla treni takip edip yakalıyor. Makasta rayların üzerine çıktı, farları yaktı ve treni durdurdu.
 
Birlikte ava giderdik. Havaya bozuk para atıp vuruyordu. Çok iyi nişancıydı, çok iyi ata binerdi.