AKP Genel Başkanı, Başbakan Binali Yıldırım yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarına 16 Nisan’daki referandumla ilgili mektup gönderdi. AKP Genel Başkanı-Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Binali Yıldırım imzasıyla AKP antetli kağıda basılı mektupta, Türkiye'nin yakın tarihte büyük acılara sahne olduğu belirtilerek, AKP'nin 'son 15 yılda kurulan istikrarlı hükümetler ile büyük çabalar sarf ederek, Türkiye'yi ekonomisi, demokrasisi, dış politikasıyla güçlü bir hale getirdiği, tüm engellemelere rağmen bölgesinde söz sahibi bir aktör haline getirdiği' kaydediliyor.
Mektubun devamında, "Bu sürecin bir devamı olarak bu sefer önümüzde milletçe ülkemiz adına vereceğimiz çok önemli bir karar bulunmaktadır. Daha özgürlükçü, çoğulcu, daha müreffeh ve daha demokratik bir Türkiye için tarihi bir fırsatla karşı karşıyayız. Türkiye’nin gelişmesine alın terleriyle katkı sağlayan sizler ülkemizin geleceğinde söz sahibisiniz. 27 Mart-9 Nisan tarihleri arasında kullanacağınız her oy ülkemizin istikrarına katkı sağlayacaktır" ifadeleri yer alıyor.
Yıldırım mektubunun devamında şu çağrıda bulunuyor:
"Unutmayalım ki milletimiz, 15 Temmuz hain darbe girişiminde olduğu gibi, bugüne kadar birçok mücadeleye karşı eşine az rastlanır bir duruş sergilemiş Türkiye'nin istikametine yalnızca millet iradesinin karar vereceğini tüm dünyaya göstermiştir. Bu demokrasi mücadelesine siz yurt dışındaki vatandaşlarımızı da davet ediyorum."
Hukukçu Kılıç: Mektup propaganda yasağının ihlali
Hukukçu Memet Kılıç’a göre AKP Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım’ın mektubu ‚Türkiye’deki siyasi partilerin yurtdışında seçim propagandası yapma yasağının ihlali anlamına geliyor. Kılıç, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, "Seçmen kütükleri hakkındaki kanunun (Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen kütükleri Hakkındaki Kanun) 47. maddesi, seçime katılma yetkisi kazanmış partilere seçmen listesinin verilebileceğini belirtiyor. Ama tabii ki bu Türkiye’yi kapsayan bir mesele. Yurtdışında siyasi partilere propaganda yasağı var. 2008 tarihli yasayla yurtdışında propaganda yasağı getirildi. Şimdi Binali Yıldırım’ın seçmenlere gönderdiği mektup, bu yasağın ihlal edilmesi anlamına gelir” dedi.
"Alman yasaları da ihlal ediliyor"
Hem Alman, hem de Türk vatandaşları açısından olayın farklı bir boyutu daha olduğunu söyleyen Kılıç, çifte vatandaş olanlar için, yaşadıkları ülkenin vatandaşlığının ön planda olduğunu, dolayısıyla Binali Yıldırım’ın çifte vatandaşlara mektup göndermesinin, Alman kanunlarının da ihlali anlamına geleceğini kaydetti. Kılıç, "Hem, Türk, hem de Alman vatandaşı olan bir vatandaşın bilgilerinin Türkiye’deki bir siyasi partiye teslim edilmesi söz konusu. Bu durum Alman kanunlarının ihlali” dedi.
"Suç duyurusunda bulunulabilir"
Bu durumda çifte vatandaşların Alman makamlarına başvurarak kişisel verilerinin yurtdışındaki (Türkiye) bir partiye gönderildiği konusunda şikayette bulunabileceğini söyleyen Kılıç, “Bu mektubu alan çifte vatandaş anayasa ile güvence altına alınan kişisel verilerin saklanmasına ilişkin kanun hükümlerinin ihlal edildiğini belirterek suç duyurusunda bulunabilir” diye konuştu.
Kılıç sadece Türk vatandaşı olanların ise kişisel verilerinin kullanılmasından rahatsızlık duymaları halinde bağlı bulundukları konsolosluklara başvurabileceklerini ya da Türkiye’de ‘yurtdışındaki propaganda yasağının ihlal edildiği’ gerekçesiyle Türkiye'deki savcılıklara suç duyurusunda bulunabileceklerini söyledi. Memet Kılıç, “Seçim Kanunu’nun 151. maddesi propaganda yasağını ihal edenlerin hangi durumlarda ceza alacağını düzenliyor. 155. maddede ise başbakan ve bakanların bu yasağı delmesi halinde 3 aydan bir yıla kadar hapis cezası alabileceğini belirtiyor” dedi.
Mektup ilk değil
2015 yılında Türkiye’de yapılan genel seçimler öncesinde de Almanya ve Hollanda’da yaşayan Türk vatandaşlarına dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu imzası ile mektup gönderilmişti. Bu mektubun ardından bazı vatandaşlar adres, isim gibi kişisel verilerinin izinsiz biçimde elde edildiğini gerekçe göstererek Alman makamlarına başvurmuştu.
Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti Kişisel Verilerin Korunması Dairesi DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, Türkiye’de 2015 yılında yapılan genel seçimler öncesinde mektup alan Almanyalı üç Türk'ün şikayet amacıyla kendilerine başvurduğunu belirtti. Daire yetkilisi Daniel Strunk, “AKP tarafından propaganda içerikli seçimle ilgili reklamların adreslerine gönderildiğini belirten üç vatandaş bize başvurdu. Kişisel verinin (isim ve adres) nereden alındığı belli değildi“ dedi.
Almanya’da nüfus kütükleri belediyelerde kayıtlı olduğu için önce vatandaşların bağlı bulunduğu belediyelere başvurduklarını söyleyen Strunk, "Belediye vatandaşlara ait kişisel bilgiler konusunda kendilerine başvurulmadığını ve kimseye verilerle ilgili bir kayıt bilgisi sunulmadığını belirtti. Yani vatandaşların kişisel bilgileri belediye tarafından verilmemişti“ dedi.
Yurtdışı temsilciliklerinin kendi sorumluluk alanlarına girmediğini söyleyen Strunk, bu nedenle de vatandaşların kişisel verilerine nasıl ulaşıldığı ve bu konuda bir ihlalin söz konusu olup olmadığı konusunda bir inceleme yapamadıklarını kaydetti. Strunk, "Bu nedenle üç vatandaşa Türk Konsolosluğu’na başvurarak oradan bilgi almaları tavsiyesinde bulunduk“ dedi.
© Deutsche Welle Türkçe
Hülya Topçu