Ekonomi

Yıl sonu enflasyon hedefi yüzde 6.9

Merkez Bankası'nın yıl sonu enflasyon tahmininin üst noktası 7.9 olarak açıklandı.

28 Temmuz 2011 03:00

T24- Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, enflasyonun yüzde 70 olasılıkla 2011 yılı sonunda orta noktası yüzde 6,9 olmak üzere yüzde 5,9 ile yüzde 7,9 aralığında olacağını tahmin ettiklerini söyledi. Genel olarak Türkiye'deki ekonomik koşulların çok iyi olduğunu vurgulayan Başçı, herhangi bir şekilde dalgalanma korkusu yaşanmadığını belirtti. İşi olanın kazandığını harcayacağını ifade eden Başçı, ancak bankaların borç kredisi alımlarını aşırı kolaylaştırmalarının yanlışlığına dikkat çekti. Erdem Başçı, cari açığın IMF tahmininden daha düşük olmasını beklediklerini, yıl sonunda çift haneyi bulmayacağını söyledi.


Merkez Bankası 2011 yılı 3. enflasyon raporunun tam metni (pdf)


Başçı, yılın üçüncü enflasyon raporunu açıkladığı basın toplantısında, 2012 yılı sonunda enflasyonun orta noktası 5,2 olmak üzere yüzde 3,5 ile yüzde 6,9 aralığında gerçekleşeceğini, orta vadede de yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngördüklerini bildirdi.

Erdem Başçı, tahminlerini üretirken petrol fiyatlarına ilişkin varsayımlarını 115 dolar olarak koruduklarını, 2011 yılı sonunda gıda enflasyonu varsayımını yüzde 7,5 düzeyinde tuttuklarını belirtti.

Tahminlerini oluştururken, maliye politikasının bir miktar sıkılaştırılacağını varsaydıklarını ifade eden Başçı, kredi büyümesinin yıllık yüzde 25 düzeyine indiği, politika faizinin de yıl sonuna kadar sabit kaldığı bir çerçeveyi esas aldıklarını söyledi.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, 2011'in ikinci çeyreğinde dünyada büyümenin yavaşladığını, aşağı yönlü risklerin belirginleştiğini, gelişmiş ve gelişen ülkelerde büyüme rakamlarının ayrışmaya devam ettiğini kaydetti. Başçı, yeni politika yaklaşımlarında önceliklerinin fiyat istikrarı olduğunu ama finansal istikrarı da gözettiklerini kaydetti.


'TL aşırı değerli değil'



Erdem Başçı, bir soru üzerine de TL'nin daha fazla değer kaybetmesinin enflasyon üzerinde arzu edilmeyen katkıları olabileceğini bildirerek, şöyle dedi:

''Türk Lirası aşırı değerli değil, hiç kimse aşırı değerli olduğunu iddia edemez. TL'nin cari açığa yapabileceği azami katkıyı da biz yaptığını düşünüyoruz. Kurlarla ilgili taahhüt verildiğinde başımıza neler geldiğini gördük. Bugün için gerçekten şunu başardık. TL üzerinde ilave bir değerleme baskısı kesinlikle şu anda yok. Bizim benzediğimiz ülkelere göre TL yüzde 20'nin üzerinde nispeten daha az değerli durumda.''


'Faiz artışına gerek yok'


Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, faiz artışında şu an ihtimalin 3 ay önceye göre azaldığını, ilave faiz artışı ihtiyacı görmediklerini söyledi.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, sorulara verdiği yanıtlarda, faiz artışında şu an ihtimalin 3 ay önceye göre azaldığını, ilave faiz artışı ihtiyacı görmediklerini ama faizi de bir araç olarak mutlaka bulundurmaları gerektiğini söyledi. Başçı, enflasyon tahmini yaparken de yıl sonuna kadar faiz artışı öngörmediklerini vurguladı. Erdem Başçı, bundan sonra alınacak tedbirlerin stok üzerinden, daha az maliyetli olacağını, bankacılık sektörüne ek maliyet getirmeyeceğini de
söyledi.

Başçı, cari açığın Uluslararası Para Fonu (IMF) tahmininden daha düşük olmasını beklediklerini, yıl sonunda cari açığın gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranının çift haneyi bulmayacağını söyledi.


'Küresel dengesizlikler uzun sürebilir'



Başçı, basın toplantısında, enflasyon görünümüne ve finansal istikrara ilişkin risklere ve bu risklerin gerçekleşmesi durumunda para politikasının nasıl şekillenebileceğine ilişkin bilgiler de verdi.


Avro bölgesindeki borç sorunlarının küresel boyutta bir krize dönüşmeden çözümlenme olasılığının da bulunduğunu, ancak böyle bir durumda dahi gelişmiş ülkelerde iktisadi faaliyetin uzun süre zayıf seyrini koruyabileceğini belirten Başçı, buna karşılık gelişmekte olan ülkelerde iç talep kaynaklı büyümenin devam ettiği, gelişmekte olan ülkelere kısa vadeli spekülatif sermaye girişlerinin yeniden hızlandığı, diğer bir ifadeyle küresel dengesizliklerin sürdüğü bir konjonktürle uzun süre yaşamak zorunda kalınabileceğini söyledi.

Bu senaryoda, muhtemelen dış talebinin zayıf kalacağını, emtia fiyatlarının yüksek seyrini koruyacağını, Türkiye'ye yönelik kısa vadeli sermaye girişlerinin süreceğini belirten Başçı, bütün bunların makro finansal riskleri besleyebileceğini, böyle bir durumda, fiyat istikrarına ve finansal istikrara dair riskleri sınırlamak amacıyla düşük politika faizi ve yüksek zorunlu karşılıklar uygulamasına uzun süre devam etmelerinin gerekebileceğini bildirdi.


'Risk unsurlarının dağılımı değişti'


Başçı, mevcut konjonktürde risk unsurlarını ve bunlara bağlı para politikası tedbirlerini, hem fiyat istikrarını hem de finansal istikrarı gözeten bir çerçeve dahilinde belirlediklerini, dolayısıyla olası risk unsurlarının sadece toplam talep üzerindeki etkilerini değil, aynı zamanda talep kompozisyonu üzerindeki yansımalarını da dikkate aldıkları dile getirdi.


'Euro bölgesi sorunlu'


Buna gerekçe olarak ''toplam talebin seviyesi doğrudan fiyat istikrarıyla ilişkiliyken, toplam talebin kompozisyonunun finansal istikrarla ilişkili'' oluşunu gösteren Başçı, küresel ekonomiye ilişkin risk unsurları ve olası politika tedbirlerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Enflasyon tahminlerini oluştururken, ana senaryoda uluslararası kuruluşların beklentilerini temel alarak küresel iktisadi faaliyette ikinci çeyrekte gözlenen yavaşlamanın kalıcı olmayacağını varsaydıklarını belirten Başçı, ancak Nisan Enflasyon Raporu'ndan bu yana yaşanan gelişmelerin, küresel ekonomiye dair aşağı yönlü riskleri daha belirgin hale getirdiğini vurguladı.
''Diğer bir ifadeyle ana senaryoda belirgin bir değişiklik olmasa da risk unsurlarının dağılımında önemli bir değişiklik oldu'' diyen Başçı, şöyle devam etti:


''Küresel iktisadi faaliyete ilişkin aşağı yönlü riskleri artık daha yüksek sesle dile getiriyoruz. Gelişmiş ülkelerde kredi, gayrimenkul ve emek piyasalarındaki sorunlar henüz tam olarak çözülememiştir. Ayrıca birçok ülkede kamu maliyesi dinamiklerine ilişkin endişeler gündemde kalmaya devam ediyor. Özellikle, son dönemde avro bölgesi çevre ülkelerinin kamu borcuna ilişkin giderek artan sorunların, küresel ekonomiye dair aşağı yönlü riskleri belirginleştirdiğini görüyoruz. Bazı Avrupa ülkelerindeki kamu borcu sorununa ve küresel büyümeye ilişkin endişelerin risk iştahını olumsuz etkilemeye devam etmesi halinde faiz koridorunu kademeli olarak daraltabileceğimizi daha önce belirtmiştik. Gelişmiş ülke ekonomilerindeki sorunların daha da derinleşmesi ve yurt içi iktisadi faaliyetin durgunluk sürecine girmesi halinde ise bütün politika araçlarımızı genişletici yönde kullanmamızın gerekebileceğini vurgulamak istiyorum.
Kuşkusuz, avro bölgesindeki borç sorunlarının küresel boyutta bir krize dönüşmeden çözümlenme olasılığı da bulunuyor. Ancak böyle bir durumda dahi, gelişmiş ülkelerde iktisadi faaliyet uzun süre zayıf seyrini koruyabilir. Buna karşılık, gelişmekte olan ülkelerde iç talep kaynaklı büyümenin devam ettiği, gelişmekte olan ülkelere kısa vadeli spekülatif sermaye girişlerinin yeniden hızlandığı, diğer bir ifadeyle küresel dengesizliklerin sürdüğü bir konjonktürle uzun süre yaşamak zorunda kalabiliriz. Bu senaryoda, muhtemelen dış talebimiz zayıf kalacak, emtia fiyatları yüksek seyrini koruyacak, ülkemize yönelik kısa vadeli sermaye girişleri sürecek ve bütün bunlar makro finansal riskleri besleyebilecektir. Böyle bir durumda, fiyat istikrarına ve finansal istikrara dair riskleri sınırlamak amacıyla düşük politika faizi ve yüksek zorunlu karşılıklar uygulamamıza uzun süre devam etmemiz gerekebilir.''


'Mali disiplin sürdürülmeli'


Para politikası stratejilerini oluştururken maliye politikasına ilişkin gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceklerini vurgulayan Başçı, mevcut konjonktürde iç ve dış talep arasındaki ayrışmaya bağlı olarak artan cari açığın getirdiği risklerin sınırlanması bakımından mali disiplinin sürdürülmesinin önemini koruduğunu vurguladı.

Başçı, gerek kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması yasası kapsamında elde edilen kaynağın gerekse güçlü seyreden iç talebin sağladığı ek gelirlerin tasarruf edilmesinin, fiyat istikrarına ve finansal istikrara dair riskleri azaltacağı gibi mevcut politika bileşiminin etkinliğini de artıracağını söyledi.

''Bu çerçevede Rapor'da baz senaryoda yer alan enflasyon tahminlerini oluştururken ek bütçe gelirlerinin büyük oranda tasarruf edileceğini varsaydık'' diyen Başçı, şunları kaydetti:
''Mali duruşun söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunu da güncellememiz söz konusu olabilir. Önümüzdeki dönemde fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesine odaklanmaya ve finansal istikrarı gözetmeye devam edeceğiz. Bu süreçte Bankamız ve diğer kurumlarca finansal istikrara yönelik alınan önlemlerin enflasyon görünümü üzerindeki etkilerini de dikkatle değerlendireceğiz.


Merkez Bankası 2011 yılı 3. enflasyon raporunun tam metni (pdf)