Gündem

Yeniden aday olan İstanbul Baro Başkanı Durakoğlu: Feyzioğlu'nu değiştirmek tarihi görevimiz

"Önümüzdeki bir yıl yargısal krizin çözülmesine yönelik hukuksal katkımızı vereceğiz"

15 Ekim 2021 10:09

 İstanbul Barosu seçimlerinde yeniden aday olan Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu,  “Yargı krizi ve bunalımının olduğu bir dönemde toplanıyoruz. Devasa sorunlarımız var. Önümüzdeki bir yıl yargısal krizin çözülmesine yönelik bir tablo konuşulacak ve biz de hukuksal katkımızı vereceğiz. Bu süreçte tarihsel sorumluluk içerisinde olduğumuzu düşünüyoruz ve Feyzioğlu’nun TBB başkanlığında kalmasına asla rıza göstermeyeceğiz." açıklamasını yaptı. 

İstanbul Barosu'nun pandemi nedeniyle ertelenen seçimleri bu hafta sonu yapılacak. Baro başkanlığı için 7 aday için oy kullanılacak.  Yeniden aday olan Durakoğlu, Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na konuk oldu. 

"Baroların etkin gücünün ortaya konulması gerekiyor"

Programda sorulan soruları yanıtlayan Durakoğlu, adalet mücadelesinin yanına artık demokrasi mücadelesini de eklemek zorunda olduklarını ifade etti. İzleyicilerden gelen “Sesiniz yeterince duyulmuyor” eleştirisini ise Durakoğlu şöyle cevapladı:

"Ses duyulmalı ve biz de bu sesi daha gür çıkarmalıyız. Eğer yeteri kadar ses çıkaramıyorsak bu bizim eksikliğimiz. Baroların etkin gücünün ortaya konulması gerekiyor, bu etkin gücün ortaya konulabileceği büyük bir fırsatın yılındayız. Biz ne zaman sesimizi çıkartsak adı siyaset yapmak oluyor, ne zaman sesimizi çıkartsak cübbeni çıkart da gel oluyor. Siyasetçiler bütün gün hukuk konuşabiliyorlar ama hukukçuların siyaset konuşmasından çekiniliyor."

"Asıl onların giyebiliyorlarsa cübbelerini giyip gelmeleri gerekiyor. Geldiğimiz nokta tam da bu. Hukuk bilmeden hukuk uygulamak, hukuk bilmeden yorumlamak gibi sürekli aynı şeyleri tekrarlayan ama bütün bunlarla birlikte de anayasasızlaştırılan, anayasaya bile uygun davranılmayan bir ülkede sesimizi çıkardığımız zaman siyaset yapmaktan söz ediliyor ve bundan rahatsız olunduğu için kendi barolarını kurmaktan söz ediliyor. Biz eğer rahatsızlık vermemiş olsaydık onlar o baroları da kurmaya kalkmayacaklardı."

"Feyzioğlu’nun TBB başkanlığında kalmasına asla rıza göstermeyeceğiz"

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile ilgili tavrın sorulması üzerine Durakoğlu şunları söyledi:

"Türkiye Barolar Birliği, başkanı nezdinde bir eksen kayması yaşıyor ve bunu çok net görüyoruz. 2017 yılında tek aday olarak giren, baroların büyük çoğunluğunun kendisi içerisinde en azından büyük bir delegenin onayını taşıyan süreçten gelen Feyzioğlu’nu aynı eksen içerisinde tarif edebilmek mümkün değil. İktidar dili kullanmaya özellikle insan hakları ihlalleri, hukukun üstünlüğünü gözetmek gibi kendisine verilmiş olan görevleri yerine getirmemeye özen gösteren, sanki iktidar ile anlaşırsa, ona boyun eğerse sonuçlar elde edebileceğini zanneden bir algıyı uzunca bir süredir götürmeye çalışıyor."

"Bizim tavrımız nettir. Tarihsel sorumluluk içerisinde olduğumuzu düşünüyoruz ve Feyzioğlu’nun TBB başkanlığında kalmasına asla rıza göstermeyeceğiz. Bunun için karşıt ses çıkarmayı, karşıt adaylığı ve seçimlerin kazanılmasına kadar hangi sürecin işletilmesi gerekiyorsa o süreçlerin içerisinde bulunmayı kendimize tarihsel bir görev sayıyoruz."

"Türkiye hukuk devleti olacak; umutsuzluğa gerek yok"

İstanbul Barosu’nun kapısına darbe dönemlerinde mühür vurulduğunu ancak bütün bunların avukatlar tarafından kırıldığını ve avukatların da görevlerini yapmaya devam ettiklerini hatırlatan Durakoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu ülkenin baroları gerçekten sesi kesilemeyecek umudun tükenmesini önleyen temel kurumsallıklardır. Düşünün ki Türkiye otoriterleşiyor ve biz bu ülkenin hukukçuları olarak biliyoruz ki otoriterleşen Türkiye’nin sonuç olarak gitmeyi düşündükleri yer totaliter rejimlerdir ve totaliter rejimler de muhalefetsiz rejimlerdir. Türkiye oraya doğru götürülmeye çalışıyor."

"Ülkenin hukuk tarihini yazan İstanbul Barosu’nun tarihinde okuyabileceğiniz bir gerçeklik var ki o gerçek de Türkiye’nin darbecilerinin ülkeyi yönettiği dönemlerde bile sesini kısmamış olan baro, bu otoriterleşmeye giderek totoriterleşmeye doğru yönelmesini engelleyebildiler ve Türkiye’de kör topal da olsa demokrasinin yürümesini sağlayabildiler. Türkiye hukuk devleti olacak ve bu konuda en ufak bir umutsuzluğa gerek yok."