Yenişafak yazarı Hüseyin Likoğlu, çok sesli bir Meclis için CHP'ye büyük görev düştüğünü belirterek, "Haydar Baş’lı, Doğu Periçek’li, Gültekin Uysal’lı, Önder Aksakal’lı, Meral Akşener’li ve adını bilmediğimiz diğer çatı partilerinin genel başkanlarının yer aldığı bir Meclis fena mı olur? Çok renkli, çok sesli bir Meclis için CHP’ye büyük görev düşüyor" dedi.
Likoğlu, "Hiç yan çizmeye gerek yok. İttifak ile ilgili yasa teklifi Meclis’te kabul edildikten sonra 2014’te çatısı altına aldığı ve Hayır cephesinde birlikte yürüdüğü partileri niye milletvekilliği seçiminde kanatları altına almıyor?" diye yazdı.
Hüseyin Likoğlu'nun Yenişafak'taki yazısı şöyle:
15 Temmuz darbe ve işgal girişiminden sonra oluşan Yenikapı ruhunun Türk siyasetindeki en önemli yansıması AK Parti-MHP ittifakı oldu. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 15 Temmuz’dan kısa bir süre sonra cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini öngören anayasa değişikliğini dile getirmesiyle süreç resmen başlamış oldu. Meclis’te kabul edilen anayasa değişikliği 16 Nisan’da halk tarafından da onaylandı.
Anayasa değişikliğinin kabul edilmesinin ardından AK Parti ile MHP arasındaki siyasi yakınlaşmanın nasıl bir hal alacağı merak edilirken, Bahçeli çok çarpıcı bir değerlendirme daha yaptı. Gazete ve televizyonların temsilcilerinin karşısına geçerek, MHP’nin cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğini ve milletvekilliği seçimleri için de ittifak yapılabileceğini söyledi.
Bahçeli’nin açıklamaları siyasette büyük yankı buldu. Önce Erdoğan-Bahçeli görüşmesi gerçekleşti. Ardından da iki partiden üçer kişiden oluşan bir komisyon oluştu. Komisyon, Türkiye’de seçim öncesi siyasi ittifakların zeminini belirleyecek yasal düzenlemeleri içiren teklifi hazırladı. Yine Erdoğan-Bahçeli görüşmesinin ardından teklif kamuoyuna açıklandı ve TBMM’ye sunuldu. Buraya kadar yazdıklarım hepimizin gözü önünde cereyan etti ve az çok herkesin bu süreçle ilgili malumatı var.
Bütün mesele ittifakların önünü açan ya da ittifaklarla ilgili yasal boşluğu gideren teklifin TBMM’ye sunulmasının ardından CHP başta olmak üzere muhalefetten gelen tepkiler. “Efendim bu düzenleme koalisyonu geri getiriyor. Düzenleme küçük partileri yutuyor. Düzenleme ile ittifak yapan partiler daha fazla vekil çıkaracak” gibi siyasi komiklik diyebileceğimiz tarzda itirazlarla karşılaştık.
Cumhurbaşkanlığı seçim sisteminde güvenoyunu millet vereceği için Meclis’te nasıl bir aritmetiğin oluştuğunun önemi yok. Dolayısıyla koalisyon parlamenter sistemin geçerli olduğu hükümet sistemleri için gereklidir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde bir koalisyondan bahsetmek ya sistemi bilmemektir ya da başka bir kasıt var.
Bütün bu itirazlar aslında ittifakın niçin yapıldığını perdelemeye yönelik olduğunu söyleyebiliriz. Bu ittifakın zemini 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin ardından oluştu. 15 Temmuz bize şunu gösterdi, 100 yıl önce bu milleti Anadolu’dan söküp atmak isteyenler, hala aynı hevesin peşindeler. Bu ittifak işte bu tehdidi bertaraf etmek için kuruldu. Bunu hem Erdoğan’ın hem Bahçeli’nin söylemlerinde açıkça görüyoruz.
CHP’nin ittifaka karşı çıkması bir başka ilginçliği gözler önünü seriyor. 2014 yılında cumhurbaşkanlığı seçiminde 14’ten fazla parti ile ittifak kurup, “Ne olursan ol. Erdoğan’a karşı isen gel bizim çatının altına” diyen CHP’nin bu ittifak kötü bir şeymiş gibi muhalefet etmesi dikkat çekiyor. Aynı CHP, ‘Hayır’ bloku adı altında anayasa değişikliğine karşı çıkan herkesi yine bir çatı altında toplamaya çalıştı. Ve çıkan yüzde 48’lik Hayır’ı da sahiplendi.
Bütün bunları, CHP’nin çelişkilerine dikkat çekmek için yazmadım. Asıl dikkat edilmesi gereken, CHP’nin bir anlamda barajı sıfırlayan ittifakın gereğini yapmaması. CHP sözde baraja karşı ama gerek cumhurbaşkanlığı seçiminde gerekse anayasa referandumunda çatısı altına aldığı partileri milletvekilliği seçimlerinde görmezden geliyor.
Hiç yan çizmeye gerek yok. İttifak ile ilgili yasa teklifi Meclis’te kabul edildikten sonra 2014’te çatısı altına aldığı ve Hayır cephesinde birlikte yürüdüğü partileri niye milletvekilliği seçiminde kanatları altına almıyor? Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy iste, referandumda oy iste ama ittifaka gelince yan çiz. Yok öyle yağma! Hani ‘Hayır’da hayır vardı? Gösterin hayrı şu milletvekilliği seçimlerinde. Haydar Baş’lı, Doğu Periçek’li, Gültekin Uysal’lı, Önder Aksakal’lı, Meral Akşener’li ve adını bilmediğimiz diğer çatı partilerinin genel başkanlarının yer aldığı bir Meclis fena mı olur?.. Çok renkli, çok sesli bir Meclis için CHP’ye büyük görev düşüyor…