Gündem

Yeni Şafak yazarından “Aile elden gidiyor” diyenlere: "Kral çıplak" diyemezsin, aslında sadece siniksin

16 Şubat 2020 14:37

Yeni Şafak gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması için yazanlar ve “Aile elden gidiyor” diye ‘slogan’ atanları bugünkü köşesinde eleştirdi. Bu Sünniliğin yıkılmaz kalelerini uyandırayım. O sizi destekleyen zengin işadamlarının ve benzerlerinin yarattığı korkunç kapitalist düzen var ya. Hah. O kapitalist düzen yüzünden insanlar tek maaşla geçinemiyor. Karı-koca çalışmak zorunda kalıyorlar. Hal böyle olunca 'aile hukuku' baştan aşağı değişmek zorunda kalıyor. Eşit sorumluluk eşit hak demek çünkü... Sense buna hiç kafa yormadan, bu korkunç zulüm düzenini eleştirmeyi 'çok riskli' bularak 'aile elden gidiyor' sloganı atıyor ve görevini yapmış insanların huzuruyla siperinde mayışıyorsun. Sıkıştığımız ve sürekli yumruk yediğimiz köşe orası. Çıksana o köşeden” ifadesini kullandı.

Kılıçarslan, “Çıkamazsın. Çıkamazsın çünkü çıkarsan 'kral çıplak' demen gerekir. Sen onu diyemezsin. Çünkü aslında sadece siniksin. Haydi başka yerden devam edelim konuşmaya. Kaç yaşında tutuşturuyorsun oğlunun kızının eline cep telefonunu? Akşamları 'flamingo sürüsü”' gibi herkesin kafasını gömdüğü ekrandan başınızı kaldırıp 'sohbet' ediyor musunuz hanenizde?” Görüşünü savundu.

Kılıçarslan yazısında şunları kaydetti:

Hayır hayır. Açıktan verme cevabı. Kendine ver. İçinden.

Bak iki soru daha sorayım: Eve gerçekten uğruyor musun? Kızını, oğlunu sen mi yetiştiriyorsun yoksa o aptal ekranlar mı?

“Aile elden gidiyor” diyorsun da hacım, sen kendi ailenin “elden gitmemesi” için yaptığın listeyi harfiyen uyguluyor musun yoksa sıkıştığında “ne yapayım bizim kızı ikna edemedim” cümlesini dolaşıma sokup kafalıyor musun kitleyi?

Basit bir önermem var benim: Sen eve uğrarsan aile elden gitmez.

Senin bu basitlikte, anlaşılır, okuduğumuzda ya da dinlediğimizde bizi ikna edecek argümanın nedir? “Aile elden gidiyor” dışında bir şey olsun lütfen.

Ağzını dayadığın marpuçtan başını kaldır, konferanslarına katılan insanların kellelerini saydığın parmağını bana doğrult ve söyle: Önerin nedir?

Sessizlik mi? Ben de tam öyle düşünmüştüm. O halde gölge etme de kendi sosyolojimizin dertlerine gerçekten kafa yormaya başla.

Yazının devamı için tıklayın