Gündem

Yeni Şafak yazarı: Sağlık çalışanları çok daha fazlasını hak ediyor

"Covid- 19’la mücadelenin en ağır yükü, bütün toplum adına onların sırtına binmiş durumda"

01 Eylül 2021 10:35

Yeni Şafak yazarı Yasin Aktay, “Vatandaş memnuniyeti ile sağlık çalışanının memnuniyeti arasında bir yol bulmak” başlıklı bugünkü yazısında AK Parti döneminde ciddi bir sağlık reformu yapıldığını hatta “devrim” yaşandığını belirterek “Vatandaş memnuniyetini öncelikli olarak gözeten ve büyük ölçüde bunu sağlayan bu hizmet kalitesi ve ucuzluğunun da büyük ölçüde sağlık çalışanlarının sırtına binmiş olduğunu görmek gerekiyor” dedi. Koronavirüs salgınıyla mücadelede sağlık çalışanlarının sırtına büyük yük bindiğini ifade eden Aktay, ”Bu büyük fedakârlık ve emek kesinlikle çok daha fazlasını hak ediyor” dedi.

Tıp eğitimine eve yurt dışında tıp eğitimi alanların YÖK’teki denklik konusuna değinen Aktay, “Covid19’la mücadelenin en ağır yükü, bütün toplum adına onların sırtına binmiş durumda. Bu konuda hayat tarzlarına, tempolarına bir şekilde muttali olduğum çok sayıda sağlık çalışanının bu süreç içinde ne kadar yıprandıklarını, yorulduklarını ve buna rağmen mesleklerini ne kadar büyük bir fedâkarlıkla yapıyor olduklarını hepimiz görüyoruz. Toplumca sağlık çalışanlarına ne kadar çok teşekkür etsek az. 36 saat aralıksız çalıştıktan sonra çok az dinlenip yine nöbetine devam etmenin mesleğin rutini haline geldiği bir yaşam tarzında çok şeyden feragat etmek gerekiyordur” diye yazdı.

 Sağlık çalışanlarının çalışma şartları zorluklarının sadece Covid-19 salgın döneminin koşullarıyla ilintili olmadığını normal şartlar altında da sağlık sisteminin ağırlığının büyük ölçüde sağlık çalışanlarının sırtına bindirilmiş durumda olduğunu yazan Aktay, şöyle devam etti:

"Türkiye’de AK Parti döneminde ciddi bir sağlık reformu hatta devrimi yaşandığı söylenebilir. Dünyanın her tarafından bakıldığında bu görülüyor. Hem sağlık hizmeti kalitesi hem de ucuzluğu dünyada en gelişmiş ülkelerle bile kıyas kabul etmez bir hal aldı. Ancak vatandaş memnuniyetini öncelikli olarak gözeten ve büyük ölçüde bunu sağlayan bu hizmet kalitesi ve ucuzluğunun da büyük ölçüde sağlık çalışanlarının sırtına binmiş olduğunu görmek gerekiyor.

Vatandaşın neredeyse doğrudan bütün tabiplere doğrudan erişimi var. Arada aile hekimliği kurumu aslında uzman doktorlara doğrudan akan hasta yoğunluğunu eleyerek azaltmak için düşünüldü ama hastanın doğrudan doktoruna gitme eğilimi bu sistemi işlemez kılıyor. Bu da hasta yükünün azalmadan sürekli artması, ancak buna paralel bir sağlık çalışanı artışının olmadığı bir durum oluşturuyor.

Bu konuda vatandaş memnuniyetini büyük ölçüde sağlamış olan sağlık sisteminin bundan sonra sağlık çalışanlarının da memnuniyetini olabildiğince sağlamaya çalışması, Türkiye’nin sağlık sisteminin sürdürülebilmesi açısından da çok önemli. Tabii işin bir yanında da ekonomik adalet var. Bu büyük fedakârlık ve emek kesinlikle çok daha fazlasını hak ediyor."

Yazının tamamını okumak için tıklayın