Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül, Türkiye’de yalanın, milli güvenlik sorunu haline geldiğini belirterek “Her gün, istisnasız biçimde kurgulanıp servis edilen, sistematik bir amaca yönelmiş, siyasi muhalefet tarafından pazarlanan, toplumsal birliği ve siyasi bütünlüğü tehdit eden bir ‘iç tehdit’ haline geldi” dedi.
Suç örgütü lideri olmaktan hüküm giyen Sedat Peker’in videolarının muhalefet partileri tarafından kullanılmasını eleştiren Karagül, “ABD’de bazı çevrelerin kara parasını aklayan, Türkiye’ye yönelik yeni örtülü müdahaleler için fon yönetme görevi üstlenen, bu kirli parayı Türkiye içinde sisteme sokan, birileri üzerinden iktidar alanlarına yakınlaştırarak sistemin içinden bir operasyon için kilit adam rolü verilen bir adamın (Sezgin Baran Korkmaz) medyayı ve gazetecileri satın alarak, iş dünyasıyla güçlü ilişkiler kurarak ‘hayırsever/yardımsever işadamı’ imajı inşa edebilmesi gibi” örneğini verdi.
“Türkiye ekseninden çıkarılan CHP, bir milli güvenlik sorunu olmuştur” diyen Karagül,
"Mesela; Türkiye’nin 'kurucu partisi'nin (CHP) Türkiye ekseninden çıkarılması, örgütlerin ve dış istihbarat servislerinin önceliklerine göre yeniden yapılandırılması, Türkiye karşıtı cepheye yerleştirilmesi, içeride ve dünyada Türkiye’nin önceliklerine açıktan savaş açması örneğinde olduğu gibi” dedi.
CHP ve İYİ Parti’nin ‘FETÖ’ dili kullandığını iddia eden Karagül, “Hemen bütün siyasi muhalefet partileri devletin ve toplumun önceliklerinden çok, mafya liderlerinin, Türkiye’ye açık düşmanlık gösteren ülkelerin sözleri ve duruşlarıyla hareket ediyor” diye yazdı.
‘FETÖ’nün dilinin bazı çevrelere miras kaldığını yazan Karagül, “Şimdi onlar aynı yöntemi uyguluyor. Bunu bir politik tavır, siyaset etme biçimi olarak kullanıyor. Türkiye’yi felakete sürükleyeceğini, toplumsal çatışmalara yol açacağını bile bile bu silahı kullanıyor” dedi.
‘FETÖ’nün yalan ve kurgu yöntemini ilk kullananın İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu olduğunu iddia eden Karagül, “Vaatler ve yalanlar üzerinden bir kampanya yürütüldü. İnsanların beğenileri ile, hevesleri ile, duyguları ile oynandı. Seçimden sonra ise, bu vaatlerin tam tersi yapıldı” dedi.
“Savunma değil, taarruz esastır” diyen Karagül, şöyle devam etti:
“Bu ‘zihinsel terör operasyonu’na, bu yıkım saldırılarına karşı amansız bir saldırı başlatılmalı. Bütün kirlilikler, örtülü bağlantılar açığa çıkarılıp hesap sorulmalı. Çünkü hedef Türkiye’dir. Çünkü bu iş artık milli güvenlik, toplumsal birlik, ülke bütünlüğü meselesidir.
Onları; iç kaos, iç savaş silahlarını kuşanıp, süslü yalanların arkasına sığınamayacak hale getirmektir. Bu anlamda, siyasi iletişim yöntemleri radikal biçimde değiştirilmelidir.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın