Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül, ABD askerlerinin Afganistan’da çekilmesinin ardından Türkiye’nin başkent Kabil’deki Havaalanı’nın güvenliğini üstlenmesini değerlendi.
Afganistan’dan çekilmenin ABD ve Avrupa savunması için derin bir dönüşüme işaret ettiğini kaydeden Karagül, bu durumun Türkiye’ye olağanüstü yeni güç alanları sunacağını belirtti.
Batının geri çekilmeye mecbur bırakıldığını yazan Karagül, "Bu, yüzyılların büyük dönüşümüdür ve dünya genelinde çok köklü kırılmalara yol açacaktır. Siyasi güç haritaları kadar fiziki haritaları da sarsacak bir fırtına oluşturacaktır.
Soğuk Savaş’tan hemen sonra uygulamaya sokulan 'dünyanın tamamına sahip olma' planı şimdi; 'dünyanın bir bölümüne sahip olma' planına dönüşüyor. ABD ve Avrupa, Soğuk Savaş’ı kazandı ama ondan sonraki güç yükselişlerini durduramadı, boyun eğmek zorunda kaldı” değerlendirmesinde bulundu.
ABD’nin Orta Doğu’daki Patriot savunma sistemlerini geri çekme, askeri gücünü azaltmaya yönelik eğilimlerinin bulunduğunu ifade eden Karagül, "Daha doğrusu 'savunma'ya geçme halidir. Bu, belki yüzyıllardır ilk kez oluyor. Çünkü ABD ve Avrupa, Çin ve Rusya’yı dizginlemekte başarısız oldu” dedi.
"ABD ve Avrupa ülkelerinin çekildiği coğrafyamızdaki boşluğu Türkiye, Rusya ve Fransa’nın" doldurduğunu yazan Karagül,
"Bu, Ortadoğu ve Afrika’da böyle. Rusya agresif biçimde bölgeye girmeye çalışıyor. Suriye ve Libya girişimleri bunun göstergesi.
Fransa sömürge geleneğini de kullanarak, boşluktan pay kapmaya çalışıyor. Ancak Afrika’daki kötü şöhreti onu sınırlıyor. Akdeniz’de Türkiye’nin karşısına 'hırçın bir Avrupalı' gibi çıkmaya çalışması da bu yüzden.
Ama Fransa bu alanda başarısız olacak. Coğrafyadaki kanlı geçmişi önündeki en büyük engel. Bir de; ilk kez Türkiye gibi kararlı bir güç, coğrafyanın tamamında Fransa’nın nüfuz alanını hızla daraltıyor.
Türkiye ise; Orta ve Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’nun tüm bölgelerine, Balkanlar’dan Kafkaslar ve Orta Asya’nın derinliklerine, Güney ve Güneydoğu Asya’ya, aslında Atlas Okyanusu’ndan Pasifik kıyılarına kadar, aynı siyasi dilin konuşulduğu, yeryüzünün ana eksenini oluşturan coğrafyada olağanüstü ve şaşırtıcı bir güç yükselişinin ülkesi haline geldi” değerlendirmesinde bulundu.
ABD’nin Ortadoğu’da elini zayıflatmasının bir tercih değil, bir zorunluluk olduğunu ifade eden Karagül, ABD’nin iki şey deneyeceğini belirterek onları şöyle sıraladı:
"Birincisi; Türkiye’yi çevreleyip dar alanda tutarak, küresel bir rol üstlenmesinin, coğrafya gücü olmasının, Batı’yı bu bölgeden dışlamasının önüne geçecek.
İkincisi; Türkiye-ABD ilişkilerinin geçmişi, ortak alanlar, NATO ittifakı üyeliği gibi yakınlıkları kullanarak, Türkiye ile işbirliği içinde o boşlukların bir kısmını Türkiye’ye devredecek. Bu yöntem, ABD’nin bir elinin Türkiye üzerinden bölgede kalmasını sağlayacak, bazı sorumluluklar Türkiye’ye yüklenerek ABD'nin Çin’i çevrelemesine odaklanacak. Ama bu geçici bir çözümdür. Uzun vadede bunun Türkiye’yi ikna etmeyeceği de açıktır."
Yazının tamamını okumak için tıklayın