Yeni Şafak gazetesi yazarı İbrahim Karagül, "CHP’li Engin Altay’ın 'Umarım Erdoğan’ın sonu da Menderes’e benzemez' cümlesi bir siyasi hesabı açık ediyor. Bunu CHP’den ve unsurlarından defalarca duyduk. Onlar Erdoğan’ın sadece devrilmesini değil, idamını bir siyasi hedef haline getirdiler. 15 Temmuz’da Marmaris’e giden suikastçilerle Engin Altay’ın açık ettiği misyon aynı. Ancak bu CHP ile sınırlı değil artık. Erdoğan’dan ayrılan Ali Babacan’ın; 'sadece emekliler değil, muvazzaf askerler de böyle bildiriler yayınlayabilir' anlamına gelen cümleler kullanması bize başka bir şeyi işaret ediyor. Bu, 'Türkiye’yi durdurma'ya ayarlı ABD ve Avrupa projesinin nihai hedefi. Erdoğan’ı devreden çıkarırlarsa Türkiye’yi durdurabileceklerine inandıkları için bunu bir siyasi proje olarak muhalefet ittifakının önüne koydular. Hiçbirinin itirazı olmadı, hepsi sahiplendi. Şimdi CHP’den PKK’ya, Ak Parti’den ayrılan 'muhafazakar muhalefet' partilerinden ittifakın diğer üyelerine hepsi bu misyonla 'Erdoğan’a bir son hazırlamak' için çalışıyor" görüşünü savundu.
Karagül, yazısında "CHP’yi Engin Altay’a ve tüm açık ve gizli darbecilere İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun cümlesi ile cevap verelim: '15 Temmuz’dan beter ederiz…'" dedi.
Karagül, "ABD’nin, Avrupa’nın, İsrail’in, 'Türkiye Uyanışı'ndan huzursuzluk duyan ülkelerin silahını sadece Erdoğan’a değil, ülkeye, millete, yüzlerce yıllık siyasi genetiğe ve hafızaya doğrulttular. 2023’den umutlarını kesmişler. Normal yollardan, siyasi süreç içinde Erdoğan’ı devirebileceklerine dair umutlarını yitirmişler. Sadece onlar değil, 'Türkiye’yi devirme'ye çalışan arkadaki güçler de umutlarını kesmiş. Bu yüzden darbe, idam, demokrasi dışı araçlarla müdahale umutlarını yeniden yeşertiyorlar. Özellikle AK Parti’den ayrılanlarda 15 Temmuz saldırısının başarısız olmasının hayal kırıklığı çok belirgin" ifadesini kullandı.
Karagül, ''Acaba bir fırsat daha çıkar mı' beklentisi aşikar. Bu amaçla bir tür 'olağanüstü durum arayışı' çok öne çıkıyor. Kullandıkları siyasi dilin çirkinliği ve seviyesizliği PKK-FETÖ literatürü ile birebir aynı. Yalan ve kurgunun böylesine sistematik hale getirilmesi, bunun bir siyasi dil olarak pazarlanması tamamen FETÖ öğretisidir. Onlara da bunu kimlerin öğrettiğini zaten biliyoruz. Öyleyse birileri birilerini bir şeyler için ikame ediyor demektir" görüşünü savundu.
Karagül, şöyle devam etti:
"AK Parti’den ayrılan iki siyasi partinin kullandığı dil CHP’den daha kirli. Onların oluşturduğu medyanın kullandığı dil Sözcü gazetesinden daha seviyesiz.
Türkiye’yi kendisiyle vurmak. Muhafazakar kimlikli iktidarı muhafazakarlarla bitirmek. Erdoğan’ı kendi (eski) adamları ile devirmek.
Mesele, proje, hesap budur.
CHP’yi Engin Altay’a ve tüm açık ve gizli darbecilere İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun cümlesi ile cevap verelim: '15 Temmuz’dan beter ederiz…'
2023’de amaçlarına ulaşamazlarsa ya da ulaşamayacaklarını anlarlarsa bir 'olağanüstü müdahale' daha deneyecekler. Bunun en büyük kanıtı kendi ifadeleri, duruşları, arayışları, çalışmaları.
Bu sefer 'karşı darbe' sadece onlara değil, arkalarındaki bütün güçlere karşı da olacak. İşte o zaman yer yerinden oynar.
Hiçbir güç, hiçbir kukla Türkiye’yi bu büyük yükselişten döndüremez. Hepsi tarih dışı kalacak. Türkiye, önüne çıkan her engeli kendi gücüyle aşabilecek bir ülkedir. Artık öyleyiz.
Ne olmuştu?
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay KRT'de katıldığı bir programda, "Benzetme yapmış gibi olmasın, (moderatöre) 'Cumhuriyet tarihinin en büyük hatası nedir?' diye bir soru sormuş ol lütfen. Ben de şöyle cevap vereyim; Menderes'i idam etmektir. En büyük hatadır. Türk demokrasisine vurulmuş en büyük darbedir o. Ama rahmetli Menderes de bir dönem dinci odaklara pek yüz vermişti, taviz vermişti. Ve onlar o kadar ileri gitmişlerdi ki Menderes’ten aldıkları güç ve yüzle… Menderes sonra ne yapmak zorunda kaldı. Atatürk’ü Koruma Kanunu yapmak zorunda kaldı. Umarım Erdoğan da, 'sonu benzemesin' Menderes’e… Onu biz sandıkla tıpış tıpış göndereceğiz' ifadelerini kullanmıştı.
Altay Gazeteci İsmail Saymaz'ın araya girerek, "Açarsanız, yanlış anlaşılmasın, 'sonu benzemesin' cümleniz için" demesi üzerine de Altay şöyle konuşmuştu:
"Tabii, Menderes'in ve arkadaşlarının idam edilmesi Türkiye'ye yapılmış en büyük yanlıştır. Cumhuriyete', demokrasiye yapılabilecek en büyük hakarettir, yanlıştır. Erdoğan da bunlara taviz verirse, yeni bir kanun çıkarmak zorunda kalır, bunu söylüyorum. Tabii ki, hiç birimizin sonu benzemesin, benim de benzemesin, öyle şey olur mu?"
Altay'ın bu açıklamasını iktidara yakın medya kuruluşları kesilerek yayınlanmış, aralarında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da bulunduğu bakanlar ve AKP'liler Altay'a yönelik 'darbecilik' suçlamaları gelmişti.
Altay, Twitter'dan yaptığı açıklamada konuşmasının tamamını paylaşmış, "Bu konuşmadan darbe algılayanların IQ'sü ayakkabılarının numaraları kadardır" açıklamasını yapmıştı.
Erdoğan bugünkü grup toplantısında Altay'ın ismini vermeden, "Kapatma davasından gece yarısı bildirilerine kadar pek çok hukuksuz, ahlaksızlıkla karşı karşıya kaldık. Şimdi bir ahlaksız benim de akıbetimin Menderes gibi olacağını söylüyor. Be ahlaksız biz kefenimizi giyerek yola çıktık. Ölümden korkmadık. Bu yolculuğumuzu böyle devam ettireceğiz. Siz zaten ölümden kaçacak delik arayanlardansınız. Menderes'in akıbetinden memnun mu oluyorsunuz? O akıbeti hazırlayanlar da sizdiniz.. Bize de aynı akıbeti mi hatırlatıyorsunuz? Biz 15 Temmuz'u gördük, onlara mezar ettik." açıklamasını yapmıştı.
Erdoğan, daha sonra Altay hakkında, "Adnan Menderes" göndermesi yaptığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuştu.