Gündem

Yeni Şafak Temsilcisi: Öcalan hazırlık yapıyor

Selvi: Öcalan, çözüm sürecinin başarıya ulaşmaması konusunda Kandil'i ve devleti suçluyor

15 Ekim 2015 13:20

Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "buzdolabına kaldırıldı" dediği çözüm sürecine ilişkin olarak "İmralı'da gelişmeleri takip ettiğini" öne sürdü. Selvi, "Öcalan'ın 8-9 kez çatışma süreçlerini ve çatışmasızlığı yaşadığını" söyleyerek, "Çözüm sürecinin başarıya ulaşmaması konusunda Kandil'i ve devleti suçladığını, çözüm süreci başlar ve bir gün bana ihtiyaç olur diye hazırlık yaptığını" iddia etti.

"Çözüm süreci için AK Parti'nin seçim beyannamesinde güçlü ifadeler vardı" diyen Selvi'nin Yeni Şafak'ta "Çözüm sürecinin geleceği ne olacak" başlığıyla yayımlanan (15 Ekim 2015) yazısı şöyle:

Ankara Garı'nda canlı bombaların patladığı gün, PKK tek yanlı ateşkes ilan etti.

Murat Karayılan, Ankara'da yaşamını yitiren insanların vasiyeti gereği eylemsizlik sürecini uygulayacaklarını söyledi.
Hangi gerekçeyle olursa olsun silahların susması güzel.
Ama öyle olmadı.
PKK ateşkes ilan etti ama şehit cenazeleri gelmeye devam ediyor.
Tek yanlı ateşkes ilan için Kandil'de bir güç mücadelesi yaşandı.
“Eylemsizlik” kararının ilk işaretini Bese Hozat vermişti.

Çünkü geçen hafta PKK'nın üst düzey yöneticileri üç gün boyunca İran sınırındaki, ”Kaletuka Kampı”nda toplantı yaptılar. Türkiye'nin operasyonlarını, kış yapılanmasını, Suriye'de ABD ve Rusya ile ilişkileri ve “Eylemsizlik” kararını tartıştılar.
“Kaletuka kampı” sınırın İran tarafında olduğu için örgüt açısından güvenli bulunuyor. Cemil Bayık son zamanlarda röportajlarını bu kampta veriyor.

Cemil Bayık, Murat Karasu ve Duran Kalkan, eylemsizlik kararı alınmasına karşı çıktılar. Gerekçeleri ilginçti: ”Türkiye çatışma sürecinde tutulmazsa Suriye fırsatı elimizden kaçabilir. Suriye'de çözüme en yakın olduğumuz bir süreç gelişiyor.”

Murat Karasu aynı zamanda Kandil adına Suriye'deki silahlı unsurları yöneten isimlerden biri. Biz Salih Müslim'i tanıyoruz ama asıl güç, Suriye'deki silahlı unsurların başında olan Sofi Nurettin, Behoz Erdal ve Murat Karasu'nun elinde.
Murat Karayılan ve Sabri Ok'un eylemsizlik kararını savundukları biliniyor. Bu aynı zamanda örgütün Suriye üzerinde odaklanması ve kış yapılanması için başvurulmuş bir taktiksel hamle.

Murat Karayılan ve Sabri Ok'un tezlerinden biri de 1 Kasım seçimleriyle ilgili. Çatışma sürecinin HDP'ye zarar verdiğini, sıkışan AK Parti'ye siyasi olarak zarar verebilmek için çatışma sürecinin durması, HDP'nin yeniden yükselişe geçmesi gerektiğini yönünde.
Ama asıl Suriye süreci devam ederken, Türkiye'nin çatışma sürecinde tutulması tezine ne diyorsunuz? Öcalan, Suriye Devlet Başkanı Hafız Esat'ı işaret ederek, ”Büyük bir ülkenin devlet başkanı PKK'yı kurduğumda Türkiye'yi meşgul etmelisin” demişti.

PKK'nın Suriye kolu olan PYD; ABD tarafından Suriye'de radikal İslamcı IŞİD'e karşı savaşan özgürlükçü seküler Kürtler olarak tanıtılıyor. Terörist örgütler listesinde yok.

ABD, son olarak PYD'ye 50 ton silah yardımı yaptı.
Başbakan Davutoğlu, ABD'yi uyararak, ”Şu anda PYD'ye verilen yardımın PKK'ya gitmeyeceği konusunda hiç kimse bize inandırıcı bir gerekçe söyleyemez. Irak'ta kullanıldığı, Türkiye'de kullanıldığını tespit edersek, PKK'ya yaptığımız müdahaleyi yapar, bulunduğu yerde silahları yok ederiz” dedi.

ABD'den PKK, PJAK ve PYD yakında IŞİD'in elinde tuttuğu ve muazzam petrol gelirlerine sahip olduğu Rakka'ya saldıracak. IŞİD en büyük gelirlerinden birini Rakka'dan çıkardığı petrolü Esed rejimine satarak elde ediyor. ABD bir süredir Rakka'yı havadan vuruyor. Kısa sürede PYD, kara birlikleri olarak Rakka'ya saldıracak. Bunun için PKK birlikleri de bölgeye kaydırıldı. Barzani, kendi bölgesinden geçişe izin vermeyince Süleymaniye üzerinden kaydırıldı.

PYD, Suriye'nin yeni efendisi olan Rusya ile irtibat kurmakta gecikmedi Kamışlı'da PYD, Esed rejimi ve Rusya güçleri arasında ilişkileri düzenlemek üzere bir irtibat bürosu kuruldu.
Kamışlı'daki irtibat bürosunda 7 Suriyeli irtibat elemanı görev yapacak.
PKK'nın, ”Eylemsizlik kararı”na gelince. PKK'nın açıklaması Ankara'da heyecanla karşılandı mı? Yok. Tam aksine, ”Taktik bir hamle” olarak görüldü. Peki bu karar çözüm süreci için yeni bir zemin olabilir mi?

PKK'nın eylemsizlik kararı Ankara'da bir karşılık bulmadı. Kandil bu kararını açıklamadan önce Ankara'da seçimlerden 10 gün önce eylemsizlik kararı alınacak şeklinde bir bilgi zaten vardı. “Sorun eylemsizlik kararı alınması değil, saldırıların durması ve Türkiye sınırları içinde silahlı mücadelenin bittiği kararının alınması” deniliyor. Geçen çözüm sürecinin en büyük zaafı geri çekilmenin durdurulmasıydı. Bu kez geri çekilme konusunda büyük bir hassasiyet var. Silahlı unsurlarını içeride tutan PKK'nın bunu şehir yapılanmalarını gerçekleştirdiği ve bölge üzerinde baskı unsuru olarak kullandığı biliniyor. Bu kez, silahlı unsurlar Türkiye sınırlarının dışına çıkmadan, silah bırakma konusu müzakere edilecek bir zemin olmadan, tek yanlı eylemsiz kararı heyecan oluşturmuyor.

Elbette ki PKK'ya yönelik operasyonları yönetenler de çok iyi biliyor ki, bu iş dağdaki son terörist ölene kadar sürmeyecek. Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, ”PKK'yı 6 kez yenilgiye uğrattık ama PKK bitmedi” demedi mi?
PKK, şehirlerde iyice geriletene ve psikolojik üstünlük tamamen devlete geçene dek bu operasyonlar sürecek. Sonra? Bir diyalog süreci başlayacak. Ancak Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın belirttiği gibi bu ”Nerede kalmıştık?” şeklinde olmayacak. Çözüm sürecinde bir gözü kapalı bir devlet vardı, bu kez tam aksine PKK'nın şehir ve kırsal yapılanmaları üzerinde devletin dört gözünü açtığı bir süreç olacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ”Buzdolabına kaldırıldı” dediği çözüm süreci için AK Parti'nin seçim beyannamesinde güçlü ifadeler vardı. Kürt sorununa sivil çözüm AK Parti'nin en büyük başarı hikayelerinden biri. AK Parti kendi eserine sırt çevirme niyetinde değil.

Artık yıprandığı için adının bile değişip, ”Çözüm süreci” denilmeyeceğini umuyorum. Yeni bir formatla, yeni bir süreç yaşanacak.
Bu arada çözüm sürecinin arkasındaki önemli iradelerinden biri olan Öcalan'ın ise İmralı'da gelişmeleri takip ettiği söyleniyor. En az 8-9 kez çatışma süreçlerini ve çatışmasızlığı yaşamış, Özal'dan Erdoğan'a kadar çözüm süreçlerine tanık olmuş bir isim Öcalan. Çözüm sürecinin başarıya ulaşmaması konusunda Kandil'i ve devleti suçladığı ifade ediliyor. Çözüm süreci başlar ve bir gün bana ihtiyaç olur diye hazırlık yaptığı biliniyor.

Tüm bunlar sahada yaşananlar. Ama asıl belirleyici olan nokta 1 Kasım'da çıkacak tablo olacak. 1 Kasım'da sandıktan çıkacak sonuç birçok şeyin belirleyicisi olacak. Çözüm sürecinin kaderini de etkileyeceğinden kuşkum yoktur.