Donald Trump'ın ABD Başkanı olarak göreve başlamasının ardından tam bir yıl geçti.
Trump'ın başkanlığının ilk yılını grafiklerle inceledik.
Trump'ın bir yıllık karnesi selefleriyle kıyaslandığında oldukça şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıktı.
Donald Trump modern çağın en sevilmeyen başkanlarından biri.
Gallup araştırma şirketine göre rump'a destek yüzde 39 civarında.
Bu seçilmiş bir başkanın birinci döneminde kayıtlara geçen en düşük oran. Clinton'a desteğin en çok düştüğü dönemde bu oran yüzde 49 idi.
Watergate Skandalı'ndan sonra selefi Richard Nixon'u özel afla affetmesinin ardından bile ABD Başkanı Gerald Ford'a destek oranı yüzde 40'ların üstündeydi.
Trump 20 Ocak'ta görevine başladıktan sonra yeni göreve başlayan başkanlar arasında en düşük desteğe sahipti. Trump seçimleri de güçlü bir farkla kazanmadığı için desteğin düşük olması şaşırtıcı değil.
Trump'ın ana seçmeni yani üniversite mezunu olmayan beyaz erkekler ve taşralı ABD'liler arasında desteğin azalması Beyaz Saray'da alarm zillerinin çalmasına neden olabilir geçirebilir.
Eğer destek oranları düşmeye devam ederse Kasım ayında yapılacak olan Kongre seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti içinde de tartışmalar başlayabilir.
Peki ABD dışında durum nasıl?
Gallup anketlerine göre Barack Obama görevden ayrıldıktan ve Trump göreve geldikten sonra dünya genelinde ABD liderliğinin imajını olumlu bulanlarda yüzde 18'lük bir azalma yaşandı.
George W. Bush, döneminde bu oran yüzde 34'tü.
Meksika'nın masraflarını karşılayacağı sınırdaki inşa edilecek bir duvar Trump'ın seçim kampanyasının önemli vaatlerinden biriydi ancak bunun gerçekleşmesi pek olasılık dahilinde görünmüyor.
Duvarın maketleri hazırlandı ancak Demokratlar tek bir kuruşa bile onay vermiyor ve Meksikalı liderler de bunu asla karşılamayacaklarını söylüyor.
Trump ülkede yasal olarak bulunma hakkı olan göçmenlerin yakınlarına öncelik sağlayan düzenlemeleri ve kura ile yeşil kart verme sistemini içeren ABD göçmen yasasının değiştirilmesi için Kongre'ye baskı yapmayı sürdürüyor.
Öte yandan Trump göçmenlik bürosu yetkililerinin var olan yasaları daha katı biçimde uygulamaları talimatını veren başkanlık kararları imzaladı.
Ekim ayında Trump yönetimi Obama döneminde başlatılan kayıt dışı göçmen çocuklara ABD'de yaşama hakkı veren programı bitireceğini ilan eti.
Beyaz Saray ve Kongre benzer korumalar getiren yasal düzenlemeler için görüşmelere başladı ancak henüz bir sonuca ulaşılmadı.
Göçmen uygulamaları ve Trump'ın sert açıklamaları nedeniyle ABD'ye yasa dışı yollardan girmeye çalışanların sayısında başlarda azalma yaşandıysa da bu rakamlar 2017 yılında yeniden yükseldi.
Obama döneminde göçmenlere müsamaha gösterildiği algısı çok da gerçekçi değil. 2009-2015 yılları arasında yasadışı yollarla ülkeye giren 2,5 milyon kişi sınır dışı edildi.
Ancak ABD'de hala çoğu Meksika'dan 11 milyon yasadışı göçmen yaşıyor.
Göç ve Gümrük İdaresi ise Trump seçildiğinden bu yana ülke çapında yasadışı göçmenlere yönelik bir dizi baskınlar düzenledi. Yakalanan yasadışı göçmenlerin sayısında yüzde 40'lık bir artış görüldü ancak henüz bu göçmenlerle ilgili sınır dışı kararları verilmedi. 600 binden fazla dosya göç yargıçları tarafından incelenmeyi bekliyor.
Donald Trump, kampanyası sırasında 10 yıl içinde 25 milyon iş yaratacağını ve "en büyük istihdam başkanı" olacağını iddia ediyordu.
Trump'a göre seçim kampanyası sırasında işsizlik oranı yüzde 40'tan fazlaydı. Ancak Trump şimdi sahte olduğunu iddia ettiği işsizlik oranlarını kabul ediyor.
Trump dönemindeki ekonomik gidişat Obama dönemindekiyle aynı.
Ekim ayında işsizlik oranı, 17 yılın en düşüğü olan yüzde 4,1'e geriledi.
Borsa rekor yükselişler yaşadı, petrol fiyatları düşük kaldı, tüketici ve küçük işletmelerin güveni büyüdü ve enflasyon kontrol altında kaldı.
Perakende satışlar artışa geçtiyse de otomobil satışları 2017'de azaldı. Gelir artışı ise mevcut düzeylerini korudu.
Beyaz Saray'ın koyduğu yüzde 3'lük büyüme hedefi 2017'nin ikinci ve üçüncü çeyreklerinde geçilerek düzenli ekonomik büyümenin 42'nci ayına girildi.
Cumhuriyetçiler vergi indirimlerinin büyümeyi artıracağını söylese de uzmanlar bunun geçmişteki kanıtları konusunda tartışmaları sürdürüyor.
Donald Trump, Aralık ayında "En fazla yasayı biz geçirdik. Harry Truman'ın rekorunu kırdık" demişti.
ABD Kongresi'nde yasaları izleyen site GovTrack'e göre Trump ilk yılında Kongre'den 107 yasa geçirdi. Bu kendinden önceki üç başkanın gerisinde.
Trump, George W. Bush (118) ve Obama'nın (124) gerisinde.
Ulusal Halk Radyosu'nun (NPR) hazırladığı bir analizde kabul edilen yasaların 30'u, var olan yasaların genişletilmesi ve eklerden oluşuyor.
Başkan'ın ayrıca tek taraflı başkanlık kararname ve talimatları gibi Kongre'deki yasama sürecini zaman zaman aşabileceği siyasi gücü bulunuyor.
Trump bu gücünü Trans Pasifik Ticaret Anlaşması'ndan çekilmek için ve tartışmalı iki boru hattının inşasına onay vermek için kullandı.
Ancak buyöntemin de belli sınırları var. Kamu kurumlarına yeni finansman sağlanması ve bunlarla ilgili yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi için Kongre'nin onayı gerekiyor.
Sağlık sigortasını seçim kampanyasının ana konusu yapan Trump için bu meselenin ilk sınavlarından biri olması bekleniyordu.
Obama'nın her gelir düzeyine uygun sağlık hizmeti yasası daha önce sigortası bulunmayan 20 milyon ABD'liye destek sağladı. Ancak sistem kapsamında primler giderek artmaya başladı ve Trump da bunu iptal edeceğini açıkladı.
Kongre, 2026 yılına kadar 24 milyon ABD'liyi sigortasız bırakacak yeni bir yasayı kabul etti.
Ancak Senato destek bulunmadığı gerekçesiyle yasanın tartışmalı versiyonunu genel kurula getirmedi. Bu, hem Trump hem de Kongre'nin iki kanadında da çoğunluğa sahip Cumhuriyetçi Parti'yi zor durumda bıraktı.
Ancak Trump, Obama'yı tanımlayan yasayı engellemek için başka yollara başvurdu. Sigorta şirketlerine daha yoksul vatandaşların maliyetlerinin karşılanması için getirilen ödemeleri askıya aldı.
Devlet destekli sağlık planını imzalamayı teşvik eden fonları kesti ve Kongre'deki Cumhuriyetçiler vergi yasasında tüm ABD'lilerin sağlık sigortası satın alma ya da ceza ödeme maddesini kaldırdı.
Bu talimatın iptal edilmesi sağlıklı ABD'lilerin sigorta yaptırmamaları ve hasta vatandaşların da daha fazla prim ödemesi anlamına geliyor.
2027 yılına kadar sigortasız ABD'lilerin 13 milyon ve on yıl içinde piyasadaki primlerin yüzde 10 artacağı sanılyor.