Gündem

CHP'nin 'hapisteki vekil' raporundan: Bir yıl 8 kişilik koğuşta 27 kişi kaldık

BDP’li Selma Irmak, cezaevine götürülürken ellerinin arkadan plastik kelepçelerle bağlandığını hatırlatarak, arka arkaya dizildiklerini ve refakatçi polislerle dışarı çıkarıldıklarını söyledi

21 Ekim 2013 14:45

 

Hülya Karabağlı - Ankara

CHP’nin “Türkiye Büyük Milletvekili Cezaevi” raporu, CHP, MHP ve BDP’nin tutuklu ve hükümlü milletvekillerine atfedildi. BDP’li Selma Irmak, “Yemekten çıkan çivi, tırtıl, sinek, kıl, saç vb. katkı maddelerinin cezaevinin ikramı olduğunu düşündük hep” dedi. 

CHP Cezaevi İnceleme ve İzleme Komisyonu Üyeleri Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Muğla Milletvekili Nurettin Demir ile Manisa Milletvekili Özgür Özel, “Türkiye Büyük Milletvekili Cezaevi (TBMC), İradesi Hapsolmuş Bir Ülkenin Çığlığı” başlıklı raporlarını açıkladı.

Rapor, CHP, MHP ve BDP’nin tutuklu ve hükümlü milletvekillerine atfedildi. 

Kemal Aktaş (Van), Engin Alan (İstanbul), İbrahim Ayhan (Şanlıurfa), Mustafa Balbay (İzmir), Hatip Dicle (Diyarbakır), Mehmet Haberal (Zonguldak), Selma Irmak (Şırnak), Faysal Sarıyıldız (Şırnak), Gülser Yıldırım (Mardin) raporda yer aldı. 

Rapor, milletvekillerinin cezaevindeki zorlu koşullarını göstermesi açısından büyük önem taşıyor.

 

‘Yemekten çıkan çivinin cezaevi ikramı olduğunu düşündük’

 

BDP’nin tutuklu Şırnak Milletvekili Selma Irmak, sağlık sorunları için verdikleri dilekçelerin kaybolmasını ve hizmete ulaşmada çektikleri sıkıntıları anlattı. Cezaevindeki temizlik, hijyen ve yemeklere de dikkat çeken Irmak, “Doğa tanrıçasından hep yardım diledik.Karavana usulü gelen yemekleri yiyebilmek için Doğa tanrıçasından hep yardım diledik. Yemekten çıkan çivi, tırtıl, sinek, kıl, saç vb. katkı maddelerinin cezaevinin ikramı olduğunu düşündük hep" dedi.

 

‘Hiçbirimizin kaçma şüphesi yok’

 

Irmak, CHP raporunda nasıl gözaltına alındığını ve yaşadıklarını da şöyle anlattı:

“Bunun çok açık bir siyasi operasyon olduğunu burada gözaltında bulunan ben dahiltüm arkadaşlarımın hakkında açılmış onlarca dava olduğunu, seçilmiş belediyebaşkanı, meclis üyesi partili arkadaşlarımın hiçbirinin kaçma şüphesi olmadığını, defalarca bu makamlara gelip ifade verdiğini, dolayısıyla varsa iddia edilen bir suç,soruşturma kapsamında, davet edildiğimiz takdirde gelip ifade verebileceğimizi böyle darbe görüntüsüyle bir operasyona gerek olmadığını belirttim.”

 

‘Plastik kelepçe takıldı’

 

"Cezaevine götürülürken ellerinin arkadan plastikkelepçelerle bağlandığını hatırlatan Irmak, arka arkaya dizildiklerini ve refakatçi polislerin sol taraflarında kalacak şekilde dışarı çıkarıldıklarını vurguladı.  Irmak, bunun basına daha rahat teşhir edilme amacı taşıdığını söyledi."

 

'Bir yıl boyunca 8 kişilik koğuşta 27 kişi kaldık'

 

Irmak, cezaevi koşullarını şöyle anlattı:

"Bir yıl boyunca 8 kişilik koğuşta 27 kişi, 22 kişilik koğuşta 45 kişi kaldık! Yerlerde,aralarda, mutfak masanın üstünde dahi yatmak zorunda kaldık. Bunu kendim bizzat Adalet Bakanlığı’na defalarca yazmama rağmen çözüm getirilmedi. Tam bir işkence ve kötü muamele örneği olan yaşamımız son 9-10 aydır nispeten normal bir sayıyla biraz yaşanılır hale geldi."

 

BDP’li Gülser Yıldırım: Milletvekili olduğum için cezaevindeyim

 

BDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım, raporda şunları söyledi:

"54 bin oy aldım. İçerde olmama değil, aldığım oyların karşılıksız kalmasına üzülüyorum. Gülser Yıldırım ilk görüşmemiz sırasında sağlık sorunlarına ilişkin şunları paylaşmıştır. Kötülükler o kadar çok ki, herkes kendi cephesinden bakar, önemli olan karşıkinincephesinden bakmaktır. 13. 02. 2010’dan beri cezaevinde tutuklu bulunuyorum. Gizli tanık biryıl sonra ifade verdi. BDP’nin çalışmalarını KCK çalışmaları olarak gösteriyorlar. BDP merkez ilçe başkan yardımcısıydım. BDP il binasına gitmem suç olarak gösteriliyor. Avukatım diyor ki: ‘Dosyanda bir şey yok, sen milletvekili olmasaydın, içerde olmazdın.’ Ben de cezaevinde kalmamın milletvekili olduğumdan kaynaklı olduğunu düşünüyorum."

 

İşte 9 milletvekilinin cezaevi günleri:

 

'12 Eylül’den daha ağır koşullar var'

 

Van Milletvekili Kemal Aktaş: “Bugün, 12 Eylül’den daha ağır koşullar var. Bir ülkenin Başbakan’ı daha yakın bir zamanda Diyarbakır’ın göbeğinde, halkın karşısına geçip Diyarbakır Cezaevi'ni işaret ederek “Ah…şu duvarların dili olsa dakonuşsa!” demesini nasıl izah etmek gerekir? Demek ki onun konuşması bir gerçekliği ifade etmiyor. Çünkü onun bu çağrısında propaganda amaçlı bir suç yok. Fakat benim, yani bizzat bu vahşetin canlı tanığı ve yaşayanı olarak gördüklerimi, yaşadıklarımı yazmam suç delili oluyor?”

 

'Hakimlerin vicdanları farklı'

 

İstanbul Milletvekili Engin Alan: "Bir hâkim 'çıkın' diyor bir hâkim 'girin' diyor. Bunlar aynı mektebi okumamışlar herhâlde. Bunların icdanları da farklı."

 

'Bir doktor binden fazla kişiye bakıyor'

 

Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan: Soda ve çiğ yumurtanın yasak olduğunu koğuş veya oda değiştirilmesine izin verilmediğini söyledi. Sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğunu söyleyen Ayhan “Bir doktor var, 1000’den fazla insana bakıyor. Doktorun tutumu iyi ancak bir doktor yeterli değil” diyor.
Ayhan “Namık Durukan, yarın Türkiye’yi kaosa sürüklemekten mahkum edilebilir" dedi.

İzmir Milletvekili Mustafa Balbay: “5,5 yıldan beri yargılama hiçyapılmamış gibi.  5,5 yıl önce savcı ne dediyse 5,5 yıl sonra aynısı diyorlar. ‘Savunmamızı yaptık düzeltilir dedik. TÜBİTAK delillerin sahte olduğunu kanıtladı, bilgisayardaki belgelerde suç unsuru yok. Hiç dikkate alınmamış. AKP ve Adalet Bakanlığı saldırısını DHKP-C üstlendi. Başbakan hala Ergenekon’a bağlamaya çalışıyor. Bu bile Ergenekon Davası’nın siyasi yönlendirmeyle sürdüğünü kanıtlar. İçişleri Bakanı DHKP-C diyor, Başbakan’ın talimatı ile Ergenekon’a dönüştü. Türkiye’de artık yargılamalar polis-savcı-hâkim zincirinde yapılıyor. Avukat yok sanık yok. Bu mantıkla İmralı görüşmelerini yazan Namık Durukan yarın Türkiye’yi kaosa sürüklemekten mahkûm edilebilir.

 

'Öcalan’ın ‘Hatip’e selam söyleyin’ iddianamede yer alıyor' 

 

Diyarbakır Milletvekili Hatip Dicle: "İmralı ile görüşmeler, taktikseldir. AKP 2013’ü savaşsız geçirmenin planını yapmaktadır. Samimiyeti kuşkuludur. 1 yıl 8 ay ceza aldım. 09.06.2011’de cezamın onaylandığını öğrendim. Oysa seçim için başvurum sırasında beni veto etmediler, veto etseydiler yerime başka bir arkadaş milletvekili olacaktı. 86 bin oy iptal edilmiş oldu. DTK eşbaşkanlığım sırasında organize ettiğim; 'Kürt sorunu nasıl çözülür, işsizlik nasılçözülür?' Çalıştaylar suç unsuru olarak gösterilmektedir. KCK ana sözleşmesinde yazan şeyler yaptıklarımızla çakışmışsa durumu örgütsel olarak yorumluyorlar. Örneğin, KCK Çalıştay’dan bahsediyor, biz de Çalıştay yapmışız, durum KCK’ya bağlanıyor. Diyarbakır İHD’nin de yaptığı çalışmalar da bu bağlamda değerlendiriliyor. Abdullah Öcalan, 'Hatip’e selam söyleyin!' demiş bu da iddiada yer alıyor."

 

'Neden tutuklandığımı bilmiyorum'

 

CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal: "Tutuklamamın üzerinden 356 gün geçtikten sonra mahkemeniz tarafından sorgulanmam yapıldı. Sorgulamamın üzerinden 3 yıl daha geçtikten sonra savcı mütalaasını okudu. 17 Nisan 2009’da tutuklandım. Fakat neden tutuklandığımı o gün de bilmiyordum, şimdi de bilmiyorum."

 

'16 kişilik koğuşta 40 kişi; mutfak masasında yatıyorlar'

 

Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız: Devletleşen AKP Kürt siyasal hareketi içinde yer alan insanlardan açık bir şekilde ahlaksızca intikam alıyor. Yaşananlar ihmallerin ötesinde bir hukuk katliamıdır. Tutuklu vekiller skandalı siyasal iradenin gaspıdır."

Mardin Cezaevi’nin kapasitesinin çok üstünde mahpus bulunduğunu söyleyen Sarıyıldız, cezaevindeki kötüyaşam koşullarını şöyle anlattı:

"16 kişilik koğuşlarda 40’a yakın insan tutulunca kimi koğuşlarda merdiven altında, lavaboda, mutfak masası üzerinde yatmak zorunda kalınırken kimi koğuşlarda da vardiya halinde yatmak zorunda kalınıyordu.”

 

'Ellerimiz kelepçeli'

 

"Üç yıl boyunca gittiğimiz mahkemeler ayrıca işkenceye dönüşmektedir. Cezaevi ringlerinin standartlara göre olmayışı, 50’e yakın tutuklu veya hükümlünün her seferinde neredeyse üst üste yığılarak taşınması, en önemlisi de mahkeme günü boyunca ellerimiz kelepçeli olarak tutulduğumuz adliye binasındaki hücrelerin havasız, kirli ve dar olması açık bir işkenceye dönüşmektedir. Söz konusu durumu birçok kez mahkemede dile getirmemize rağmen en ufak bir çözüm geliştirilmemiştir."
 

Tutuklu milletvekilleri raporunun tam metni için tıklayın...