Sağlık

Yemek mi hata, yememek mi?

Yasemin Soysal, ‘Tek Şişman Beyniniz’ kitabında “Yemek yemenin tadına varın” diyor ve ipuçları veriyor

29 Temmuz 2010 03:00

T24- “Her şeyi yiyebilirim” diyenlerden misiniz? “Her şey bir yana yemek bir yana” diyen bir grubun içinde mi yaşıyorsunuz? En nefret ettiğiniz şey diyet yapmak mı? Cevaplarınız hepsi “Evet” ise doğru yerdesiniz

Yasemin Soysal, ‘Tek Şişman Beyniniz’ kitabında “Yemek yemenin tadına varın” diyor ve bunun için ipuçları veriyor:      
“Yemek yemeyi sevdiğini söyleyenler, ilginçtir ki, yemekten nefret ediyormuş gibi davranırlar. Bunu bir türlü anlayamam. İnsan sevdiği birinin yanından ayrılmak istemez, zevk aldığı bir işi alelacele tamamlamaz, mutlu olduğu bir ortamdan paldır küldür gitmez. Peki nedir bu acelemizin sebebi? Nedir bu panik, yemeklerden kurtulmak istercesine onları ağza tıkıştırmak, bir an önce bitmesi için çaba göstermek?

Yediğiniz şeyin kokusunu duyumsayın. Ağzınızda bıraktığı tadı tekrar tekrar deneyimlemek için, bir seferde bitirmeyin.

Önünüze çıkabilecek daha lezzetli bir şey için midenizde bir parça boşluk bırakın. Lezzet için yiyenlerdenseniz, tıka basa dolmuş bir mide, kocaman bir göbek, diğer yiyecekleri sindirememenin verdiği ağırlıkla keyif alamazsınız. Bu ancak, beynini doyurmaya çalışanların çabasıdır.”

Geçmişe dönüş

Soysal, “Beynimiz eşleştirmelerle çalışır. Nesnelerle görüntüleri, nesnelerle duyguları birleştirir. Duygularla, kokuları. Müzikle, yaşanılan olayları. Depresyondayken  dinlediğiniz müzikleri daha sonra duymak bile istemezsiniz. Aynı şekilde, besinlerin de üzerimizde olumlu ve olumsuz etkileri vardır.
Bunlar çocukluk döneminden itibaren başlar. Bildiğim bütün kutlama ve törenlerde pasta baş köşededir.   Düşünüyorum da bütün keyifli anlarımda, yapılan sürprizlerde, hediye aldığım anlarda ve en önemlisi bütün dostlarımın ve yanımda arkadaşlarımın olduğu o değerli günlerde pasta her şeye şahitlik etmiştir. Öyleyse mutlu günlerle pastayı eşleştirmek yanlış olmaz. O zaman mutsuz olduğumuzda neden pasta, tatlı ya da çikolataya sarıldığımızın nedenini bulduk” diyor.



Suç ve cezada çikolatanın payı

- Çocuklarınızı, tatlı, çikolata, pasta, şekerlemeyle ödüllendirmeyi kesin.
- Bir öpücüğün ya da kucak dolusu sarılmanın karşılığı bir avuç
şeker,
- Uzun zamandır görmediğiniz, özlemle beklediğiniz kişileri görmenin ödülü, cepte saklanan çikolatalar,
- “Uslu dur bakalım, artık büyüdün” demenin ödülü koca bir kase dondurma, 
-Doğum günü pastaları, arkadaşlığın, birlikteliğin, hediyelerin, sürprizlerin vazgeçilmezi olmasın.

Kıtlık bilinci

Tıka basa doymaktan kaçının. Bolluk duygusu bilincinizde olsun. Yediklerinizi yarım bırakabilirsiniz. Midenizi doldurmak zorunda değilsiniz. Bir yiyeceğin tadına bakmak bile bedeni tatmin eder. Bolluğu hissettirir. Kan şekeri düştüyse, birkaç üzüm ya da bir parça çikolata yeterli olacaktır. Bundan fazlası kıtlık bilincinden kaynaklanır.

Önerim, üç hafta boyunca ne yerseniz yeyin, yediğinizin yarısını bırakın. Masanızın üzerinde, atıştıracak sağlıklı şeyler olsun. Mesela akşam evde havuç kokteyli hazırlayın. İnce uzun kesilmiş havuçları bir bardağın içine koyun. Bardağın 3/4’ünü limonlu suyla doldurun. İşte sağlıklı  atıştırmalık! Çantanızda kuru üzüm bulundurun. Kan şekeriniz düştü-ğünde ağzınıza atabile-ceğiniz, harika bir alternatif. Beyninize şunu söyleyin: “Tıka basa doyarsam, önüme çıkan bir lezzeti kaçırabilirim.” O yüzden midenizde her zaman yer kalmalı.

NELER ÖĞRENDiK?

1. Daha lezzetli şeyler için midenizde hep bir parça
boşluk bırakın.
2. Yemeğin ağzınızda bıraktığı lezzeti tekrar tekrar hissetmek
için bir seferde bitirmeyin.
3. Yedikleriniz sanki düşmanınızmış gibi bir an önce onları
tüketip kurtulmaya çalışmayın.
4. Size kilo aldırdığını düşündüğünüz bir besini ödül olarak
koymayın.
5. Çocuklarınızı çikolata ve pasta ile ödüllendirmeyin.
6. Arada sırada zihninizde, karnınızı doyurmayı deneyin.
7. Kendinize çok fazla yasak koymayın. Bu, kıtlık bilinci
yaratacaktır.
8. Suları kadehlerde için.