-Yazıcı: "17 Eylül 1961 tarihi demokrasinin zedelendiği gündür" İSTANBUL (A.A) - 17.09.2011 - Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, ''17 Eylül 1961 tarihi, insanlık vicdanında derin yaralar bırakan üzüntünün günüdür, genç Cumhuriyetimizin ve Cumhuriyetimizin ülküsü olan demokrasimizin derin şekilde zedelendiği gündür'' dedi. Eski Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan için, idam edilişlerinin 50. yılında Anıt Mezar'da düzenlenen anma töreninde konuşan Yazıcı, idamların üzerinden yarım asır geçtiğini söyledi. Yazıcı, ''Geriye dönüp baktığımızda 17 Eylül 1961 tarihi, insanlık vicdanında derin yaralar bırakan üzüntünün günüdür, genç Cumhuriyetimizin ve Cumhuriyetimizin ülküsü olan demokrasimizin derin şekilde zedelendiği gündür'' diye konuştu. Türk Milletinin büyük yoksulluk içinde Kurtuluş Savaşını insanlık tarihinde benzeri olmayacak şekilde başarıyla sonuçlandırdığını anlatan Yazıcı, 1950 yılında da çok partili demokratik hayata geçildiğini belirtti. Yazıcı, milletin bağrından çıkan Demokrat Parti iktidarının 10 yıl boyunca Türkiye'yi yönettiği sürede Türkiye'nin sanayileşmede, bankacılıkta, sigortacılıkta ve ulaşım alanında önemli projelere imza attığını aktararak, ''İktidarı devraldığı 14 Mayıs 1950'den hemen sonra 6 Haziran'da ilk defa çok partili demokratik hayatta iktidar olmuş bir partiye karşı, dönemin askeri bürokrasisi -ki içlerinde dönemin Genelkurmay Başkanı Nafiz Gürman da dahil- üst düzey komutanlar 15 kişi ve 150 albay darbeye hazırlık yaptıkları gerekçesiyle re'sen emekli edilmiş. Bundan sonra hiç bir zaman milletin bağrından çıkmış bir iktidara yönelik, milletin kutsal saydığı bir ocağı, millete rağmen eylem icra edeceği düşüncesini Demokrat Partililer taşımamışlar. Ancak Türkiye 27 Mayıs 1960 darbesini yaşamış'' diye konuştu. Çok şeyin söylendiği ve söylenebileceğini ifade eden Yazıcı, şöyle devam etti: ''Darbe ile Türkiye'de milli irade yok sayılmış. Hukuk bir kenara bırakılmış, vicdanlar sızlatılmış, milletin gönlü ve şevki kırılmıştır. Sonuçta milli iradeyi ve hukuku hiçe sayanlar bugüne kadar yargı önünde hesap vermeseler de milletin vicdanında ebediyen mahkum olmuşlardır. Bu mahkumiyet önemli. Bizim siyasi tarihimiz kesintilerle dolu. Darbe yapılmış. Darbe günü bu ülkede yıllarca bayram olarak kutlanmış. Ben de öğrenci olarak o törenlerde bayramı kutlamak ismi adı altında yer aldık.'' Yazıcı, geriye dönüp bakıldığında susulacak ve ibret alınacak çok kişi ve kesimin olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Darbe deyince belki aklımıza hemen üniformalı bürokrasi geliyor. Ancak apoleti olmayan sivil giysili pek çok darbecileri geçmişte gördük. Günümüzde de bazıları var. Yassıada mahkemelerinin kuruluşunda fetva veren İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinin öğretim üyeleri vardı. Darbeciler onlardan güç almıştır. İstanbul Üniversitesi gibi seçkin bir üniversitenin hukuk fakültesinin öğretim üyeleri de oluşturdukları içtihatlarıyla yön vermek suretiyle darbe sürecine iştirak etmişlerdir. Bugün daha ümitliyiz. Türkiye gittikçe darbenin ve darbecilerin bu ülkeye ne kadar zarar verdiğini hep bir ağızdan farklı tonlarla da olsa haykırıyor olması geleceğe olan ümitlerimizi çok daha da yeşertmiş durumda.''