Adalet Bakanlığı, hukuki delil niteliği olmayan istihbari dinlemelerin de delil sayılmasını isterken Yargıtay, suç işlemek amacıyla kurulan örgütün üyelerine “hukuka aykırı dinlemelerle” ceza verilemeyeceğine hükmetti. Daire, hangi suç için dinleme kararı alındıysa ancak dinlemelerin ona delil sayılabileceğine, bunun dışındaki suçlamalara dayanak yapılamayacağına da işaret etti. Yargıtay 10. Ceza Dairesi, bu gerekçelerle suç örgütünün üyelerine yasadışı elde edilmiş telefon dinlemelerine dayanılarak verilen cezayı bozdu.
İlhan Taşçı'nın Cumhuriyet'teki haberine göre, Yargıtay temyiz incelemesini yaptığı bir dosyada dinlemenin delil olarak kullanılma ölçütlerini belirlediği olay şöyle gelişti: Adana’da 8 kişi “suç işlemek amacıyla örgüt kurma, suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapma, suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma” suçları kapsamında yargılanarak bu suçlardan mahkûm oldu.
Temyiz üzerine dosya Yargıtay 10. Ceza Dairesi’ne geldi. Daire, bir sanık hakkında "suç işlemek için örgüt kurma" suçundan; 5 sanık hakkında ise "örgüte üye olma" suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesini yaparken suç işlemek için örgüt kurma suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması gerektiğini belirtti. Sanıklar hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” nedeniyle iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması kararları alındığı anımsatılan kararda her dinlemenin delil olamayacağı şöyle anlatıldı:
"... Dinlenen telefon görüşmeleri, ancak uyuşturucu madde ticareti yapma suçu yönünden delil olarak kullabilir. ‘Suç işlemek amacıyla örgüt kurma veya kurulmuş olan örgüte üye olma’ suçları yönünden dinleme kararı bulunmadığından, sözü edilen telefon konuşmaları bu suçlarda delil olarak kullanılmaz. Öte yandan, CMK’nin 135. maddesinin 6. fıkrası uyarınca, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasına ilişkin hükümler ‘suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma’ suçu için uygulanamaz. Olayda, örgüt oluşturmak için sanıkların sayısı yeterli ise de suç işleme iradelerinde devamlılık ve aralarında hiyerarşik ilişki bulunduğuna ilişkin delil olmadığından, TCK’nin 220. maddesinde düzenlenen ‘suç işlemek için örgüt kurma’ ve dolayısıyla ‘suç işlemek için kurulan örgüte üye olma’ suçlarının unsurlarının oluşmadığı; hukuka aykırı delil niteliğindeki telefon konuşmalarının bu suçlar yönünden hükme esas alınamayacağı gözetilmeden, sanıkların bu suçlardan beraatları yerine mahkûmiyetlerine karar verilmesi yasaya aykırı, hükümlerin bozulmasına..."