DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, birleşme kararı aldıkları Anavatan Partisi Genel Başkanı Salih Uzun ile birlikte Adana'da Anavatan Partisi'nin il kongresine katıldı.
Cindoruk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın söylediği `Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda' şarkısına gönderme yaparak, "Sayın Başbakan bir dam bulamadınız mı? Saçak altı bulamadınız mı? Yoksa yağan yağmur, ahmak ıslatan yağmur muydu?" dedi. Anavatan Genel Başkanı Uzun ise, Kürt açılımıyla ilgili Sezen Aksu'yu hedef aldı. Uzun, oyuncu Müjde Ar'ın, şarkıcı Sezen Aksu'nun 4'üncü kadehi içtikten sonra Başbakan Erdoğan'ı aradığı şeklindeki sözlerini anımsatıp, "Bence Başbakan, 5'inci kadehi de Sezen Aksu'ya kendisi ısmarlasın, Ermeni açılımıyla ilgili de ne yapması gerektiğini öğrensin. 8'inci kadehe kadar gidebilirler mi bilmiyorum, ama sonra bütün yollar dümdüz olur" sözleriyle eleştirdi. 31 Ekim'de yapılacak kongreyle birleşecekleri açıklanan DP ve Anavatan Partisi'nin genel başkanları Hüsamettin Cindoruk ile Salih Uzun, Seyhan Oteli'ndeki Anavatan İl Olağan Kongresi'nde partililer tarafından sevgi gösterileriyle ve alkışlarla karşılandı.
"Kürt açılımı içi boş ve kapaklı bir defter"
Kongrede Anavatanlılara hitap eden Hüsamettin Cindoruk, Türkiye'nin birikmiş sorunlarının temelinde ayrışmanın olduğunu, Başbakan Erdoğan'ın da bu ayrımları arttırdığını öne sürdü. Cindoruk şöyle konuştu:"Başbakan, dün kongresinde uzun uzun konuştu. Söylediklerinin içinde şiir vardı, şarkı vardı, atasözleri vardı, bir sürü isim saydı, ansiklopedi gibi okudu, ama kendi fikri yoktu. Açılım dediği bir defter. Defterin kapağı var ama içi boş! Sadece kapaklı bir defter. O defterin içini dolduracak vakti mi yoktu? Bence hayır. O boş defterin içinde olanları sanki soğan suyuyla yazmış gibi okuyamadı. Türkiye, bugün ahalisinde bölünme korkusu olan bir ülke oldu. Bir Başbakan her gün ismiyle bir takım mezhepleri, ırkları ortaya atarsa, bir başka fikir söyleyip ondan cayarsa, hiçbir ülke halkı buna dayanamaz. Ama Türk halkı büyük tecrübesi ve ahlakıyla buna dayanıyor. Biz birlikte yaşadık, beraberce pek çok siyasi yol açtık. Partiler arasında tartışmalar olabilir, ama bu söylemlerin altından devletin bölünme korkusu ortaya çıkmamalı. Devletin siyasetinde bölücülük, ayrımcılık olmamalı."
"Bu millet Türk milletidir ve tektir'
Türkiye'nin ılımlı İslam modeline sokulmak istendiğini, ancak buna karşı çıkacaklarını kaydeden Cindoruk, laik, demokratik, insan haklarına saygılı, özgürlükleri başının tacı yapan bir devletin egemen olmasını istediklerini vurguladı. Türkiye'yi her şeyin yerli yerinde olduğu bir anayasa devleti haline getireceklerini vurgulayan Cindoruk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Siyasette yolsuzluk yapmazsanız inanın Türkiye'deki suç sayısı azalır. Siyasette yolsuzluk egemense, Başbakanın çocuğunun gemisi konuşulabiliyorsa, bakanların aile dostlarına verdikleri tartışılıyorsa, siz medyada bir yandaş grup ortaya çıkarmışsanız, vatandaşın size güveni sarsıldığı gibi, devlete güveni de sarsılıyor. En tehlikelisi budur. Türkiye'yi bunlardan kurtaracağız. Bu devlet cumhuriyettir ve tektir, bu millet Türk milletidir ve tektir. Başından sonuna kadar milli olan bir cumhuriyeti, gayri milli hale getiren bu iktidara karşı, Türk halkı DP'nin çatısı altında toplanacaktır. Dün Başbakan kongrede `Beraber ıslandık biz bu yollarda' şarkısını söyledi. Sayın Başbakan bir dam bulamadınız mı? Saçak altı bulamadınız mı? Yoksa yağan yağmur, ahmak ıslatan yağmur muydu? O yağmurda beraber ıslananları DP'nin çatısı altına çağırıyoruz, artık hiçbirimiz ıslanmayalım.
"Asıl felaket zihinlerdeki bölünmedir"
Anavatan Partisi Genel Başkanı Salih Uzun da konuşmasında, Türkiye'nin çok kritik ve zor bir süreçten geçtiğini söyledi. Bursaspor-Diyarbakırspor maçında yaşanan olayları hatırlatan Uzun, şöyle dedi:"Türkiye'de, geçen hafta Bursa'daki maçta, bu ülkenin ateşinin yükseldiğini gözümüzün önüne sokacak bir hadise yaşandı. Bu maçta atılan sloganlar çok tehlikeli bir psikolojinin kritik eşiğine geldiğini gösteriyor. Böyle durumlarda şapkamızı çıkarmamız lazım. Türkiye için asıl felaket zihinlerdeki bölünmedir. Eğer bugün içinden geçtiğimiz bu süreç iyi yönetilemezse, özenli olunmazsa, Türkiye için en büyük tehlikesi kardeşliğimizin zedelenmesi olabilir. Bu ülke terör kaynaklı çok acılar çekti. 25 yıldır da çekiyor. Ama şimdiye kadar hiç kimse, hiçbir yerde Kürt vatandaşlarımızı bu acıların sorumlusu olarak görmedi. Kardeşlik hukukumuza halel gelmedi. Bu süreç için Türkiye'nin başına gelebilecek en büyük felaket, şimdiye kadar bu acıların sorumlusu olarak görülmeyen Kürt kökenli kardeşlerimizin, bundan sonra sorunun bir parçasıymış gibi algılanmaya başlamasıdır. Eğer bu ülkede yaşayan insanları bir kısmı, bir diğerini sorun olarak görmeye başlarsa, Türkiye için bundan daha büyük bir felaket olamaz. En fazla hassasiyeti burada göstermeli ve dikkatli olmalıyız. Siyaset kurumuna da çok büyük iş düşüyor. Kardeşliğin ne kadar önemli olduğunu her fırsatta dile getirmeliyiz."