T24 - Bu hafta vizyona giren filmlerin kısa hikayesi şöyle:
Kız ve Kurt
Valerie (Amanda Seyfried) iki erkek arasında kalmış genç ve güzel bir kızdır. Köyün en güzel kızı Valerie, gönlünü yoksul Peter’ a (Shiloh Fernandez) kaptırmıştır. Ancak ailesi onu varlıklı Henry (Max Irons) ile evlendirmek istemektedir. Birbirini kaybetmek istemeyen âşıklar, birlikte kasabadan kaçma planları yaptığı sırada korkunç bir olay yaşanır. Valerie’ nin kız kardeşi köyün çevresinde, karanlık ormanda sinsice dolaşan bir kurt adam tarafından vahşice öldürülmüştür.
Yıllarca, insanlar bu yaratığa ayda bir kez hayvan kurban vererek kendilerine zarar vermesini engellemişlerdir. Ta ki, bir dolunay gecesi, kurdun aralarından birini öldürmesine dek.
Köy halkı intikam almak için, ünlü bir kurt adam avcısı olan Peder Salomon (Gary Oldman)’dan yardım isterler. Lakin pederin gelişiyle hiç beklemedikleri bir gerçeği öğrenirler. Kurt gündüzleri insan kılığında dolaşıyordur ve içlerinden herhangi birisi olabilir.
Her dolunayda ölü sayısı arttıkça, Valerie kurt adamın sevdiği biri olabileceğinden şüphe duymaya başlar. Tüm köyü panik sarmıştır ancak Valerie yaratıkla arasında çok özel bir bağ olduğunu keşfeder. Fakat bu onları engellenemez bir sona doğru sürükleyecektir. Valerie şüpheli ve … yem olmuştur.
Arı Kovanına Çomak Sokan Kız
Geçmişin sırları ortaya çıkar ve roller değişir. Açıklanması zor olaylar aydınlığa çıktığında kim aklanır peki? Soluk soluğa bir macera ve gerilim. İyi seyirler…
Güneşin Karanlığında
Mick Haller karizmatik ve yakışıklı bir ceza avukatıdır. Los Angeles’ta Lincoln marka arabasını ofisi olarak kullanmasıyla ünlüdür. Kariyeri boyunca genellikle önemsiz suçlar işlemiş suçluları savunmuştur.
Ancak birden bire önüne hayatının fırsatı çıkar; Beverly Hills’in yakışıklı bir zengini cinayetle suçlanmaktadır ve kendisini savunması için Mick’i tutmak istemektedir. Bu kadar basit ve kendisine kolayca para kazandıracak gibi gözüken bu dava bir anda bir ölüm kalım savaşına dönüşür.
Film, Michael Connelly’nin ülkemizde Altın Kitaplar’dan “Güneşin Karanlığında” adıyla yayınlanan çoksatar kitabından uyarlanmıştır...
Atlıkarınca
Erdem, Sevil ve çocukları Edip ve Sevgi’nin küçük bir kasabada süren yaşamları, Sevil’in annesinin felç geçirmesi sonucu İstanbul’a taşınmalarıyla değişime uğrar. Edip, yatılı okulda olduğu on yıl boyunca evden uzaklaşmıştır; Erdem’in ise iyi bir yazar olma hayalleri sürmektedir.
bir şekilde değişen tavırlarını, içine kapanmasını ve mutsuzluğunu fark eden
Sevgi’nin ani tavır değişikliklerinden şüphelenen Sevil, evin içerisinde yaşanan bazı olayları sorgulamaya girişir ve yıllardır kapalı kapılar ardında saklanan sırrı keşfeder. Erdem bir trafik kazasında yaşamını kaybedince, ölümü ailede yeni sırların ortaya çıkmasına neden olur. Küçük bir ailenin her üyesi hayatları boyunca tek başlarına taşımak zorunda kalacakları gerçeklerle baş başa kalır.
Kendilerine bile itiraf edemedikleri bu sır nedir? ,
Hop Dedik
Deli Dumrul (Emir Benderlioğlu), İstanbul’un Kurtlar Kuşlar Alemine meydan okumuş ve oyuna getirilerek hapse düşmüştür. İçerde hayatının zindana döneceğini düşünürken, ruh dünyasında derin tesirler meydana getirecek olan gönül erlerinden İhsan Bey (Bulut Aras) ile tanışır. Hapiste Dumrul ile İhsan Bey’in en has talebesi ve manevi evladı Alperen ( Orhan Bıyıklı) arasında sıkı bir dostluk başlar. Deli Dumrul’u, gönül eri İhsan Bey’i ve yiğitlik timsali Alperen’i uğradıkları iftiralardan aklayıp kurtaracak kişi ise Başkomiser Semih’tir( Mesut Çakarlı). Önce İhsan Bey ve Alperen, ardından da Deli Dumrul aklanarak tahliye olur.
Tefeci Salim’in elinden kan kusan mahallelinin tek umudu Deli Dumrul’dur. Dumrul’un tahliye haberi ezilen, sömürülen mahalleliye özellikle de Vildan’a (Perihan Savaş) bayram havası yaşatır. Artık kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacaktır. Çünkü; yalana, dolana, talana, hırsıza, arsıza, yolsuza, laine ve haine.. ve de cümle haşerata HOP DEDİK! diyen Deli Dumrul artık özgürdür. Deli Dumrul’u yeni serüvenler beklemektedir. Kavgalar, sevdalar, çoğu zaman kahkahalarla izlenen neşeli olaylar.. kimi zaman da insanın yüreğini sızlatan duygusal anlar...
İhsan Bey’in etrafında kümelenen bir avuç gönüllü fedakar Anadolu insanı vardır. Yabancı istihbarat servislerinin elinde taşeron firma haline gelen ve Bir Numara olarak bilinen Maça Beyi (Erdal Cindoruk) ise sinsi bir plan içindedir. Maça Beyi’nin babası olduğunu henüz bilmeyen ?... ise tüm bunlardan habersiz babasının başında bulunduğu karanlık yapıyı çökertmek için mücadele vermektedir. Mücadelenin baş kahramanı İhsan Bey, bir gece kumpasa düşürülerek öldürülür. Başkomiser Semih ve Emniyet Müdürü Yavuz Türk (Sabri Özmener), olayı tezgahlayan yapıyı deşifre etmek için büyük bir operasyon başlatır. Dumrul da artık emniyette gizli görevli olarak operasyonlara müdahil olmuştur. Bir Numara Maça Beyini yakalamak için başlatılan operasyon sırasında Başkomiser Semih şehit edilir. Semih’in biricik kızı Feyza ise artık Dumrul’a emanettir. Yoğun bir mücadele ortamında kendini bulan Dumrul ile Komiser Zeynep arasında bir türlü itiraf edemedikleri gizli ve tatlı bir aşk başlamıştır. Ne var ki; kirli eller tarafından Dumrul’un Vatan sevdasına sıkılan kurşun, bu kez gönül sevdasına sıkılacaktır.
Yürüyüş
“Hikâye, tüm ülkeyi kasıp kavuran 12 Eylül 1980 darbesinin günler öncesi ve hemen sonrasının yansımalarının yaşandığı Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde geçer. Darbe zaman zaman fonda hissedilirken, bazen de hayatın tam orta yerinde patlamaktadır
Cengo ile birlikte kalabalık bir grup çocukla tanışıp arkadaş olan Xelilo, kısa bir süre için de olsa, dışlandığı, öfkelendiği, önemsenmediği dünyadan uzaklaşır
Xelilo’nun arkadaşlarının kimi babasız kalır, kiminin ailesi ilçeyi terk eder, kiminin yakınları gözaltına alınıp bilinmeyen yerlere götürülür. Xelilo, ağzında rast gele birilerinden aldığı sigarası ile sessiz protestosunu sürdürmektedir..”