T24 - Geçen yılki ilerleme raporunda “Emniyet Asayiş ve Yardımlaşma” EMASYA protokolünün kaldırılmasına işaret eden AB Komisyonu, bu yılki yeni raporunda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin görevlerini düzenleyen İç Hizmet Kanunu’nun 35’inci maddesi ile Milli Güvenlik Kurulu’nun “güvenlik” tanımıyla ilgili bölümüne yer verdi. Raporda ilk kez, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Türkiye’yi karasuları ve hava sahasıyla ilgili şikâyeti de yer aldı.
2009 yılı ilerleme raporunda “Emniyet Asayiş ve Yardımlaşma” (EMASYA) protokolünün kaldırılmasını işaret eden AB Komisyonu, bu yılki yeni raporunda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “vazifesini” düzenleyen İç Hizmet Kanunu’nun 35’inci maddesi ile Milli Güvenlik Kurulu’nun “güvenlik” tanımıyla ilgili bölümünü genişletti. Cumhuriyet gazetesinden Barkın Şık'ın haberinde göre; Hükümet, 2009 ilerleme raporunun ardından AB’nin isteği doğrultusunda EMASYA protokolünü kaldırmıştı. Raporda, eski Genelkurmay Başkanı İlker Bağbuğ hakkında devam eden davalarla ilgili konuşmaları nedeniyle adli takibat yapılmaması da eleştirildi.
AB, 2009 ilerleme raporunda, “Güvenlik Güçlerinin Sivil Denetimi” başlığı altında, EMASYA protokolünün kaldırılmasını istemişti. Raporda, “Emniyet, asayiş ve destek birimleriyle ilgili olarak imzalanan 1997 EMASYA gizli protokolü hâlâ yürürlüktedir. Protokol, sivil makamların talebi olmaksızın, iç güvenlik sebebiyle askeri operasyonların yapılmasını mümkün kılmaktadır” tespitinde bulunuluyordu. Raporun yayımlanmasından kısa süre sonra EMASYA protokolü yürürlükten kalktı.
AB Komisyonu tarafından hazırlanan 2010 raporunda ise bu kez Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi ile Milli Güvenlik Kurulu’nun “güvenlik” tanımı üzerine mercek tutuldu. 2009 yılına göre daha geniş ve daha kesin ifadelerle ele alınan konuda, şöyle denildi: “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin görevlerini tarif eden ve askerlere siyasete müdahil olacak şekilde geniş bir hareket alanı sağlayan bir madde içeren Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nda değişiklik yapılmamıştır. Milli Güvenlik Kurulu Kanunu ise yoruma bağlı olarak neredeyse tüm siyasi alanları kapsayacak geniş bir ‘güvenlik’ kavramı içermektedir.”