Siyasi kararların ekonomi üzerinde ne gibi etkilerinin olabileceği hafta başında Türkiye'de görüldü. Bir Amerikan konsolosluk görevlisinin tutuklanması üzerine Türkiye ve ABD vize işlemlerini karşılıklı olarak askıya aldı. İstanbul borsa endeksi son ayların en düşük puanına gerilerken Türk Lirası'nın dış değeri de geçici olarak tarihinin en kötü kurlarını gördü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomiden sorumlu başdanışmanı Hatice Karahan, Deutsche Welle'ye verdiği demeçte, "Hafta ortasına kadar Lira değer kaybının yarısını telafi etti. Döviz kurlarının daha da düzelmesi tarafların konuyu tatlıya bağlama arzusuna bağlı" diye konuştu. Başdanışman, "Türkiye'nin yapıcı diplomatik süreç başlattığını ve ABD'nin bu sürece katılması durumunda uzun vadeli ekonomik zararla karşılaşılmayacağını" sözlerine ekledi.
OECD'ye göre Türkiye önlerde
Karahan'ın, en önemli ihracat pazarlarından biri olan ABD ile Türkiye arasındaki anlaşmazlık konusunda iyimserliğini koruması aynı zamanda Türk ekonomisine duyduğu güvenden de kaynaklanıyor.
Resmi rakamlara göre, Türk ekonomisi 2017 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5,1 oranında büyüdü. Dünyanın en büyük ekonomilerinden oluşan 20'ler Grubu'nda bu oranı aşabilen ülkeler sadece Çin ve Hindistan oldu.
Öncelikle Türkiye'nin bir numaralı ticari ortağı Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle arasındaki mal mübadelesi büyümede önemli rol oynadı. 2016 yılının ağustos ayında Türkiye'nin AB'ye yaptığı ihracat yüzde 9 oranında artarak bir önceki yılın aynı ayına göre 5,5 milyardan 6,3 milyar dolara yükseldi. Türkiye'den en fazla ithalat yapan AB ülkesi yine Almanya oldu ve Almanya 2017 ağustosunda Türkiye'den 1,34 milyar dolarlık ürün satın aldı.
Alman şirketleri kuşkulu
Alman Dış Ticaret Odası İstanbul Temsilcisi Jan Nöther olumlu rakamlara rağmen Deutsche Welle'ye yaptığı açıklamada temkinli konuştu. Nöther mikrofonlarımıza şunları söyledi:
"Türkiye ile Almanya arasındaki ekonomik ilişkilerin sağlam ve adeta sarsılmaz olduğunu söyleyebiliriz. Ancak temelde ilk çatlaklar oluşmaya başladı. Türkiye tecrübesi fazla olmayan Alman şirketleri Türkiye'nin faaliyet yeri olma konumuyla ilgili değerlendirmeleri paylaşmıyor. Sanayi sektörü uzun vadeli yatırımlarından verim alabilmek için istikrar ve hukuk güvenliği arar. Orta ölçekli Alman işletmeleri her iki bakımdan da Türkiye'yi sakıncalı buluyor."
Siyasi durum gerekli reformları engelliyor
Hamburglu sosyolog Yaşar Aydın güvensizliğin nedenlerini Deutsche Welle'ye şöyle sıraladı:
"Türkiye'deki siyasi gelişmeler ve öncelikle de başarısız darbe girişimi, anayasa referandumu ve referandumun yol açtığı siyasi çalkantılar zaruri ekonomik reformların yapılmasına imkân tanımadı."
Aydın problemin kaynağını devletin zirvesinde görüyor. Ona göre "Cumhurbaşkanı Erdoğan sürekli faizlerin düşürülmesini talep etmekle, kendi prestijini sağlamlaştırmak için ekonomik popülizm yapmış oluyor".
Türkiye'nin ekonomik reformlara ne kadar ihtiyacı olduğunu rakamlar da gözler önüne seriyor. Kadınların çalışan nüfus içindeki payı yüzde 28 dolayında. (OECD ortalaması yüzde 48,5) İşsizlik yüzde 12'nin altına düşmüyor. Önümüzdeki 12 aylık dönemde ödenmesi gereken dış borçlar 144 milyar Euro'yu buluyor. Eylül ayı enflasyon oranı yüzde 11,2 olarak açıklanmıştı. Yıl bazında yüzde 23 oranında artan dış ticaret açığı ağustos ayında 4,6 milyar Euro'ya çıkmıştı.
Heyetler arası görüşme
Hatice Karahan belki iyimser mizacından dolayı, belki de görevi icabı Türkiye'yi dışa olumlu göstermek zorunluluğunu hissetmesinden, Türk ekonomisinin doğru yolda olduğunu söylüyor. Cumhurbaşkanlığı ekonomiden sorumlu başdanışmanı Deutsche Welle'ye verdiği demeçte, "Türkiye'nin her zaman küresel, bölgesel ve iç krizlere ne kadar dayanıklı olduğunu gösterdiğini" belirttikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü: "Maalesef geçmişte bir dizi yanlış anlamalar oldu. Bunları birlikte aşmamız gerekir. Türk ekonomisini kapsamlı bir şekilde anlayabilmek doğru bilgiler vererek mümkün olur." Hatice Karahan son olarak "ekonomik diplomasi ve iletişimin gücüne inandığını" belirtti.
Diplomasi ve iletişim Türkiye ile ABD arasındaki vize krizinin aşılmasında da önemli rol oynayabilir. Önümüzdeki hafta üst düzey bir Amerikan heyeti görüşmelerde bulunmak üzere Ankara'ya gidecek. Görüşmelerin ardından alınacak siyasi kararların etkisini ekonomik gelişmeyle ilgili rakamlar gözler önüne serecek.
Daniel Heinrich
© Deutsche Welle Türkçe