Koronavirüs (Kovid-19) salgını insanları farklı önlemler almaya iterken kimi zaman hastalıktan yana duyulan kaygı ve panik duygusu psikolojik sıkıntıları da beraberinde getirme riski yaratıyor. Uzmanlar, Koronavirüs'ün insan ve toplum psikolojisindeki olası etkilerini değerlendirdi. Uzman Psikolog Yasemin Meriç Kazdal, sosyal hayatın kısıtlanması ve kişilerin uzun süre aynı kişilerle bir arada kalmasının ilişkileri zedeleyebileceği uyarısında bulundu. Psikiyatrist Cemal Dindar da salgına karşı aşırı tepki gösteren kişileri daha öncesinden ruhsal zorlanmaları olabileceğine işaret etti.
Independent Türkçe'den Ali Kemal Erdem'in haberine göre Uzman Psikolog Yasemin Meriç Kazdal, kaygının kişiyi tedbir almaya yönlendirmek gibi koruyucu bir etkisinin olduğunu ancak aşırıya kaçması halinde yaşamı zorlaştıracağını söyleyerek, sözlerini şöyle devam ettirdi: Uzun süren panik durumu hem ruhsal hem de bedensel açıdan yıpratıcıdır. Panik ve yoğun stres kişiyi sürekli yakın gelecekle ilgili yoğun kaygılara odaklı kalmasına neden olur ve yaşadığı anın farkına varmasını, o anın tadını çıkarmasını imkansızlaştırır. Hayatın olumlu taraflarını görmesini engelleyebilir ve yoğun kaygı bir zaman sonra depresif duygu durumu beraberinde getirebilir.
Bu süreçte neler psikolojiye iyi gelir? Kazdal bu duruma karşın şu öneride bulundu: Sakin kalmaya çalışmak, felaket senaryolarından uzak durmak, uzmanların önerilerini dinlemek, uzman olmayan kişilerin yorumlarından ve spekülasyonlarından korunmak, duygusal kaynaklarınıza yoğunlaşmak, Sevdiklerinizden ve yakınlarınızdan duygusal destek almak bu dönemde kişiye iyi gelecektir.
“Sosyal anlamda kısıtlanmak ilişkileri bozma noktasına getirebilir”
Koronavirüs nedeniyle insanlara toplu yerlerden, etkinliklerden bir süreliğine uzak kalma önerileri de getiriliyor. Peki bu toplumsal ilişkileri nasıl etkiler? Kazdal bu soruyu da şöyle cevapladı:
Bulaşıcı bir hastalık riski nedeniyle insanlar arası fiziksel temasın kısıtlanması ya da az sayıda insanla görüşüyor olmak, sosyal olarak kısıtlanmak kişiyi ilk aşamada huzursuz hale getirip ilerleyen zamanlarda da ilişkileri bozma noktasına getirebilir. Öncelikli olarak bu durumun geçici olduğunu hatırlamak lazım. İnsanlar arası ilişkilerin çok farklı boyutları vardır. Sarılıp öpüşmenin ya da kısıtlı bir aradalığın yaratacağı uzaklık ve izolasyon hissinden korunmak için bol bol sohbet etmek, duyguların yazılı ya da sözlü paylaşımı, ben diliyle konuşmak, özellikle geleceğe yönelik olumlu beklenti aktarımı gibi yaklaşımlar insanlara iyi gelecektir. Böyle zamanları kenetlenmek ve duygusal olarak destek olmak bağlamında değerlendirmek çok daha yapıcıdır.
“Aynı kişilerle uzun süre bir arada kalmak sıkıntı getirebilir”
Koronavirüs’ün ilk başladığı Çin’in Vuhan şehrinde karantinanın bitmesiyle birlikte yüzlerce çiftin boşanmak için mahkemelere başvurduğu iddiası da gündeme geldi. Uzun süre bir arada kalmanın insanların ilişkilerini gerebileceğini Kazdal da doğruladı:
Sosyal hayatın kısıtlanmasıyla çok daha uzun süreler aynı kişilerle bir arada olmak da bazı sıkıntıları beraberinde getirebilir. İnsanların deşarj oldukları ya da eğlendikleri bazı aktivitelerden uzak kalması birlikte yaşadıkları kişilere karşı bir tahammülsüzlük oluşturabilir. Bunun da önüne geçmek için aynı evin içinde olunsa bile bireysel zamanlar yaratmak faydalı olacaktır.
“Aşırı tepki hali öncesinde de ruhsal zorlanmalar olduğunu gösterir”
Psikiyatrist Cemal Dindar da bu tür durumlarda korku ve kaygının ortaya çıkmasının normal olduğunu belirtti ancak devamında şu uyarıda da bulundu:
Fakat şunu unutmamak gerekir, çoğunluğun tepkisinden kopmuş bir tepki hali gerçekte kişinin daha öncesinde de ruhsal zorlanmaları olduğunu gösterir. Belki de bu yeni durum bir ruh sağlığı çalışanına başvuru için bir uyarı olabilir. Hastalığı yaşayanlar ya da hastalık nedeniyle yakınını kaybedenler bunun dışında tabii ki. Yakınlarını kaybedenler için bir yas tepkisi olağandır ve toplumsal sistemin bu süreci de iyi yönlendirmesi gerekir. Hastalığın bulaştığı kişilerin karantina süreçlerinin insanileştirilmesi ve tecrite dönüşmemesi de önemli. Bir de şunu söylemek lazım; sağlık çalışanlarının değeri mevcut sağlık sisteminde çok düşürülmüştü. Onların eylediği hizmetin değerini de toplum bu vesileyle hatırlar umarım.