Şanlıurfa'da 24 Haziran seçimleri süresince pek çok ihlal ve darp haberi basına yansıdı. Bölgede Sandık Gücü organizasyonuna bağlı olarak görev yapan ve darp edilen CHP müşahiti Abdullah Şanlı, yaşanan olaylarda CHP Şanlıurfa teşkilatının yetersiz kalmasının etkili olduğunu savundu.
Şanlı'nın yayınladığı gözlem raporunda Kamerun, İngiltere, Almanya gibi çeşitli ülkelerde yaşayan ve İzmir, İstanbul gibi şehirlerden oylarından feragat ederek gelen müşahitlerin Şanlıurfa'da görev yaptığı belirtildi. Bu gönüllülere CHP Şanlıurfa İl Başkanlığı tarafından verilen oy verme usulü ve sandık güvenliğine ilişkin bilgilerin yetersiz kaldığı vurgulandı.
Müşahitlerin görev aldıkları köyler hakkında köylerin etnik yapısı, konuşulan dil gibi bilgilere sahip olmadığı aktarılan raporda Sandık Gücü'nün, ilin kendine özgü koşullarına göre değil, Türkiye genelinde uygulanan prosedüre göre hareket ettiği ifade edildi.
''Bu yöntem özellikle Şanlıurfa kırsalında köylüler ve bazı partilerin görevlileri ile müşahitlerin karşı karşıya gelmesine, ölüm tehditleri almalarına ve yer yer darp edilmelerine yol açacak çatışmalara sebep olmuştur'' denilen raporda olayların ardından müşahitlere gerekli hukuki desteğin verilmediği, yeterli sayıda avukata sahip olunmadığı kaydedildi.
Müşahit Abdullah Şanlı, darp edildiği seçim günüyle ilgili olarak şunları aktardı:
''23 yaşında bir hukuk fakültesi öğrencisi olarak, insanların hür iradelerini korumak için katıldığım Sandık Gücü’nün dört gönüllüsü ile CHP Şanlıurfa İl Başkanlığı’nca Uluhanlar köyünde müşahitlik yapmak üzere görevlendirildik. İl başkanlığından sandık kurullarında CHP’li üye olup olmadığını öğrenmek istediğimizde bunu bilmediklerini ve öğrenemeyeceklerini belirttiler. Özel araçla merkeze 60 km uzaklıktaki köye vardığımızda köy hakkında hiçbir bilgiye sahip değildik. Beklenilenden geç gelen kurul başkanları; çoğunlukla kuralları uygulama arzusunda fakat ürkektiler. Neredeyse 08:00’a kadar beklenmesine ve Ak Parti tarafından görevlendirilmiş kurul üyelerinin gelmemesine rağmen; gelecek tepkiden çekinilerek işlerin aksaması pahasına başka insanlarca kurul oluşturma yoluna gidilmedi. 08:00 civarında sandık kurulu üyelerinin gelmesi ile pusulalar mühürlenmeye başlasa da, gelen seçmene de bir yandan oy kullandırılmaya başlandı. Orada bulunduğum sırada kullanılan oyların neredeyse tamamı, kabine birden fazla kişinin girmesi ile usulsüzce kullanıldı. Ayrıca, başka insanların yerine oy kullanmak için ellerinde 5-6 adet kimlik bulunan bir kaç seçmen sandık kurulu üyeleri ile görüşüyorlardı. Saat 08:15 sıralarında daha önce kim olduğumu sorup müşahit olduğumu öğrenen Ak Parti’nin seçim görevlisi (müşahit olabilir) olduğunu düşündüğüm o köyden olmayan birisi tarafından darp edildim ve ölümle tehdit edildim. Kısa sürede, şahsın saldırması köylülerin de katılması ile linç girişimine dönüştü. Çömelerek başımı ancak koruyabildiğim bir kaç dakikadan sonra kolluk kuvvetlerinin müdahalesi ile değil kendi mücadelem ve araya girmeye çalışanların çabası ile kurtulabildim. Sonrasındaki süreçte şahsın kimlik bilgilerini öğrenemedim. Şahıs açık bir şekilde tüm CHP müşahitlerini ölümle tehdit etmesine rağmen hakkında herhangi bir şey yapılmadı, müşahitlerin ve sandığın güvenliği sağlanmadı''
Raporun tamamı için tıklayın.