Gündem

Uras:

29 Eylül 2011 03:00

T24 - Milliyet gazetesi yazarı Güngör Uras, Akdeniz'de yaşanan "sondaj" krizini ve Türkiye'nin petrol arama

Uras'ın Milliyet'te "TPAO Akdeniz’de 1970’te petrol aramaya başlamıştı" başlığı ile yayımlanan bugünkü (29 Eylül 2011) yazısı şöyle:


Akdeniz’de petrol arayanlar arasında kavga var. Ne oluyor? Bilenler olan biteni bize doğru dürüst anlatmıyor. Neyin ne olduğunu anlayabilmek için derleyebildiğim bilgileri sayın okuyucularıma sunuyorum:

- Rumlar sondaj başladı diye biz alelacele Piri Reis gemisini “sismik araştıra” yapması için Akdeniz’e çıkardık. Hükümetin açıklamasına göre “Türk savaş uçakları ve fırkateynleri geminin çalışmasını yakından takip ediyor.”

- Sismik araştırma petrolün içinde toplandığı kapanları (strüktürleri) arayıp bulmak, sondaj kuyusu  açılabilecek yerleri tespit etmek için petrol jeologları tarafından yapılan araştırmaya verilen isimdir.

- Sondaj ile petrol kapanı bölgelerini tespit etmek, petrol bulmak demek değildir. Petrolsüz kapanlar da bulunur ve bunlar çoğunlukta olur. Petrol olup olmadığı, ancak yapılacak sondaj çalışmaları neticesinde ortaya çıkar.

- Rumlar 2003’ten önce sismik araştırmalarını tamamladı. Akdeniz’deki petrol kapanlarını tespit etti. Güney Kıbrıs’ın güneyindeki Akdeniz bölgesini parselledi. 2003’te Mısır ile, 2007’de Lübnan ile, 2010’da İsrail ile anlaşma yaptı. 12 sayılı parselde kuyu açma işini ihaleye çıkardı. İhaleyi bu işte en büyük deneyime sahip Amerikan firması Noble kazandı. Noble firması yüzer arama kulesini Akdeniz’e getirdi. Denizin dibini delmeye başladı.

- Rumların başlattığı sondaj, Akdeniz’in Kıbrıs adası ile Türkiye arasındaki sularda değil, Kıbrıs Adası ile Afrika arasındaki alanda yapılıyor. Kıbrıs hükümetini biz “Rum kesimi” diye küçümsüyoruz ama, Birleşmiş Milletler’in tamamının tanıdığı bağımsız bir devlet. AB’nin tam üyesi. Uluslararası usullere, hukuka göre kuyu açıyor. Denizaltı, uçak, fırkateyn göndererek bu işten vazgeçirmek mümkün değil.


TPAO ne yapıyor?

Bizim sismik araştırma yapmak, sondaj ve üretim kuyusu açmakla sorumlu bir devlet kuruluşumuz var. Adı “TPAO- Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı”dır. TPAO devlet kuruluşu. 1954’te milli petrol şirketi olarak kuruldu. Arama, sondaj, üretim, rafineri, taşıma, pazarlamada faaliyet gösterirken, 1983’te kolları ve kanatları kesildi. Sadece arama, sondaj ve üretim faaliyeti göstermesine karar verildi. TPAO’nun 3 milyar TL sermayesi var. Bütçeden destek almıyor. Tersine kârını bütçeye aktarıyor.

TPAO, denizde petrol aramaya 1970 yılında başladı. İlk olarak İskenderun Körfezi ve Mersin civarında Payas-1, Çınar-1 ve Karataş-1 isimleri verilen 3 adet boff-shore kuyusu açtı. Sonra Karadeniz’e yöneldi.

Karadeniz’de Akçakoca-Ayazlı-Akkaya ve Doğu Ayazlı’da 2004 yılında doğalgaz keşifleri yapıldı. Bunlardan Ayazlı-Akkaya ve Doğu Ayazlı sahaları üretime alındı. Bu sahalardan günde yaklaşık 500 bin metreküp gaz üretimine başladı. Doğalgazın bulunması Karadeniz’de petrol bulma ümidini artırdı.

TPAO, kuruluş kanunundaki ve statüsündeki sınırlamalar nedeniyle doğrudan platform kiralayamıyor. Bu nedenle denizlerdeki sondaj, arama, üretme faaliyetleri için yabancı petrol şirketleriyle ortaklıklara gitmek ve dolaylı olarak platform kiralamak zorunda.


Arıyoruz, arıyoruz, bulamıyoruz

TPAO, 2009 Nisan ayında Brezilya’nın Petrobras Şirketi’yle anlaşma imzaladı. Petrobras kuyu açmak için Leiv Eiriksson sondaj platformunu Türkiye’ye getirtti. Petrobras ve ABD’li Exxon Mobil ile Sinop açıklarında yapılan petrol arama ve sondaj çalışması olumsuz sonuçlandı. Daha sonra ABD firması Chevron ile Zonguldak açıklarında arama sondaj çalışmaları yapıldı. Bu kuyudan da umulan sonuç alınamadı.

Karadeniz’deki ‘en ümit vaat eden bölge’ olarak gösterilen Sürmene ilçesi açıklarında, tamamı TPAO’ya ait sahada yapılacak arama ve sondaj çalışmaları için Leiv Eiriksson platformunu kiraladı. Bu platformla yapılan arama sondaj 4.830 metreye inildikten sonra sondaj güçlükleri nedeniyle yarım kaldı. Son olarak “Deep Water Champion” sondaj gemisinin Karadeniz’e gelmesi ile 23 Mayıs 2011 tarihinde “Kastamonu-1” kuyusunda  başlatılan çalışmalar sürüyor.

Devamlı olarak kamuoyuna yapılan açılamaların, “Petrol bulundu. Petrolde ithalat bağımlılığımız azalıyor” haberlerinin gerisi (maalesef) hep boş çıkıyor. TPAO 1999’da Türkiye’deki kuyulardan yılda 2.9 milyon ton petrol üretiyordu. Üretim  zamanla 2.2 milyon tona geriledi. Açık anlatımıyla son on yılda açılan kuyulardan fışkırdığı söylenen petrole rağmen üretim yüzde 24 azaldı. (TPAO Türkiye’deki kuyulardaki toplam üretimin yüzde 75’ini gerçekleştiriyor.)

Bütün bunlar TPAO’nun işlevinin sona erdiği anlamına gelmez. TPAO gerekli bir kuruluştur. Esas sorumluluğu Türkiye topraklarında petrol aramak, bulmak, çıkarmak. Bunun için kaynak yetersiz ise kaynak, eleman yetersiz ise eleman desteği sağlanarak esas işlevini yapması gerekir.