Almanya merkezi Die Welt Gazetesi'nin Türkiye temsilcisi Deniz Yücel, Dilek Mayatürk ile cezaevinde hayatını birleştirdi.
Silivri Cezaevi'nde bugün gerçekleşen nikah törenine CHP Milletvekili Şafak Pavey ve Yücel'in avukatı Ferat Çağıl katıldı.
Cumhuriyet'ten Canan Coşkun'un haberine göre, 27 Şubat'tan bu yana tutuklu bulunan Alman Die Welt gazetesi Türkiye Temsilcisi Deniz Yücel, Dilek Mayatürk ile cezaevinde hayatını birleştirdi.
Mayatürk, cezaevinde evlenmenin alışık olmadık bir his olduğunu belirtirken, Yücel'in iş arkadaşları çektikleri fotoğrafla tebrik etti. Nikah töreninde Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın yayınladığı genelge sebebiyle fotoğraf çekimine izin verilmedi.
Gazeteci Deniz Yücel 27 Şubat'ta "örgüt propagandası yaptığı" ve "halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" iddiasıyla tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne konmuştu. Yücel'in tutuklanmasına gerekçe olarak haberleri sıralanmış, ancak Almanca yayınlanan haberleri Türkçe'ye yanlış çevrilmişti.
"Kapı açılıp Deniz içeri girdiğinde, orada ne için olduğumu unuttum bir anlığına"
Silivri Cezaevi'nde bugün gerçekleşen nikah törenine CHP Milletvekili Şafak Pavey ve Yücel'in avukatı Ferat Çağıl katıldı. Törende beyaz bir elbise giyen Mayatürk, “Kapı açılıp Deniz içeri girdiğinde, o an orada ne için olduğumu unuttum bir anlığına” dedi. Mayatürk, kedilerinin isminin “Şahit hanım” olduğunu belirterek, “Onu da Silivri'ye götürdük. Ama şahit olamadı, dışarıda bekledi” ifadelerini kullandı.
Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan gazeteci Tunca Öğreten de daha önce Minez Bayülgen ile cezaevinde evlenmişlerdi.
Birbirlerinin kulaklarına şiir okudular
Gazeteci Deniz Yücel ve eşi Dilek Mayatürk nikahta birbirlerinin kulaklarına Mayatürk'ün kaleme aldığı şiiri okudular.
"Durgunluğuna kanıp derin denizin
Fırtınasına hazırlıksız çıkmışım yok
Ne yolumu yeniden tayin eden tufanına küstüm;
Ne güneşi perdeleyen buluta ne yağmura.
Sende yolumu kaybettim
Sende yönümü kaybettim
dalgalarınla sırtımı sıvazla şimdi, Üşüyorum
Hasretin kanattı yaralarımı, tuzuna bas
Tuzuna hasretim
Kara uzakta, dönecek yerim yok kaybolduğum senden başka
Bağrına bas.
Bağrın, işte orası evim
Kıyılarına vur, sana akıttığım gözyaşlarımı
Irak olsun, sana hasreti karada bıraktım geldim
Sırf bu fırtınada demek için, bu adam işte, bu Deniz;
Durgunken yoluna baş koyduğum, tufanına kapılıp buralara geldiğim, bu Deniz işte
Aslında evim..."