Yaşam

TÜSİAD'dan cinsiyet eşitsizliği raporu

TÜSİAD ve Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) tarafından yayınlanan "Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği" adlı rapor, kamuoyuna açıklandı.

22 Temmuz 2008 03:00

TÜSİAD ve Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) tarafından yayınlanan "Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Sorunlar, Öncelikler ve Çözüm Önerileri" başlıklı rapor, düzenlenen toplantıyla kamuoyuna açıklandı.

Tanıtım toplantısında konuşan TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, ''Toplumun yarısını oluşturan kadınların potansiyellerini gerçekleştirmelerinin gözardı edilmesi sadece ülkenin ekonomik kalkınmasının önüne set çekmiyor, böyle bir anlayışın demokrasilerde de yeri olamaz'' dedi.

Yalçındağ, bugün hala Türkiye'de ve dünyada fırsat eşitliğinden yararlanamayan kesimlerin var olduğunu ve bunların başında da kadınların geldiğini belirterek, bu durumu düzeltmenin yolunun ise toplumda bireylerin güçlenme alanları olan eğitime, çalışma yaşamına ve siyasete kadınların katılımlarını artırmaktan geçtiğini kaydetti.

Son yıllarda kadınların siyasi, ekonomik ve sosyal hayata katılım konusunun ülke gündeminde daha çok yer aldığını, bunda sivil toplum kuruluşlarının ısrarlı çabalarının yanı sıra AB'ye üyelik sürecinde yapılan anayasal ve yasal düzenlemelerin de önemli katkısı olduğunu dile getiren Yalçındağ, "Ancak kabul etmeliyiz ki olumlu hukuksal düzenlemelere karşın hayatın içinde kadın-erkek eşitliğinden hala çok uzaktayız" dedi.

Eğitim konusunda yetişkin kadınların beşte birinin okuma yazma bilmediğini belirten Yalçındağ, bu konudaki projelerde artış görülmekle birlikte eğitime erişim ve devamlılık konusunda özel önlemlerin bütüncül bir politika eşliğinde gündeme getirilemediğini söyledi.

Toplumsal cinsiyet duyarlılığının öğretim programlarına ve ders kitaplarına yansıtılmasında eksikler bulunduğunu, kadın öğretmen oranlarının yüksekliğine karşın tüm eğitim kademelerinin yönetici kadrolarındaki erkek ağırlığının devam ettiğini ifade eden Yalçındağ, eğitimdeki bu sorunların toplumsal diğer faktörlerle de birleşerek işgücü piyasasına yansıdığını kaydetti.

Yalçındağ, "Ülkemizde kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 25'leri aşamıyor. Kentlerde bu oran yüzde 19'a düşüyor. Türkiye genelinde yüzde 10 ve kentlerde yüzde 17 kadın işsizlik oranıyla birlikte, üyesi olmayı hedeflediğimiz AB ortalamalarının çok uzağındayız" diyerek eğitim eksikliği, sosyal dönüşümler ve köyden kente göçün işgücü piyasasının talep ettiği niteliklere sahip olmayan kadınları ev kadınlığına ya da kayıt dışı sektöre ittiğini belirtti.

Toplumda kadına biçilen rollerin de işgücü piyasasına katılımda bir engel oluşturduğunu, çocuk ve yaşlı bakımının geleneksel olarak kadına yakıştırıldığını, erken yaştaki çocuklarının bakımının annelerin sorumluluğuna kalması nedeniyle özellikle kentlerde kadınların işgücü piyasasına girseler bile bir süre sonra ailevi sorumluluklar nedeniyle geri çekilmek zorunda kaldıklarını anlatan Yalçındağ, TÜSİAD olarak uzun süredir işgücü piyasasındaki bu durumu kapsamlı şekilde ele alan bir ulusal kadın istihdamı politikasına ihtiyaç duyulduğunu söylediklerini aktardı.

Yalçındağ, "Yasalaşan istihdam paketinde, sigorta primi üzerinden kadın istihdamına verilen teşvik olumlu bir adım olmakla beraber, kadınların önündeki engeller çok boyutlu bir şekilde ele alınmayı gerektiriyor. Eğitimde ve işgücü piyasasında hal böyleyken, siyasi hayatta, yani bu tabloyu değiştirmek için en etkili karar mekanizmalarında da kadın varlığı çok yetersiz. Son genel seçimlerde parlamentoda kadın milletvekili oranının yüzde 9'a çıkmasına karşın, bu gelişmenin sürekliliği, ancak önümüzdeki dönemde uygulanacak politikalara bağlı olacak" dedi.

Yalçındağ sözlerine, "Günlük yaşama en yakın siyaset alanı olan yerel yönetimlerde de, kadınların neredeyse 'yokluğu', hep ihmal edilen bir sorun alanı olarak önümüzde durmakta... Geldiğimiz nokta bize, kadın-erkek eşitliğinde çok az ilerleme kaydettiğimizi gösteriyor. 2000 tarihli raporumuz, cinsiyete dayalı ayrımcılığın zeminini oluşturan ataerkil toplum yapısına da göndermede bulunuyordu. Var olan toplumsal yapıların ve ilişki sistemlerinin önemli dönüşümler geçirmesi gereğine dikkat çekiyordu. Çünkü toplumun yarısını oluşturan kadınların potansiyellerini gerçekleştirmelerinin göz ardı edilmesi, sadece ülkenin ekonomik kalkınmasının önüne set çekmiyor. Böyle bir anlayışın demokrasilerde de yeri olamaz" diye devam etti.