20 Mayıs 2025 13:20
Güncelleme: 20 Mayıs 2025 17:17
T24 Haber Merkezi
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan ve YİK Başkanı Ömer Arif Aras'ın 13 Şubat'ta dernek genel kurulunda yaptığı konuşmaları gerekçesiyle "yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" ve "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçlamalarından yargılandıkları davanın ilk duruşmasında yöneticiler hakkındaki yurt dışı yasağı kaldırıldı. Ömer Aras savunmasında "Kamu vicdanını yaralayan olaylar meydana geldiğinde kim görevini yerine getirmediyse adli ve idari olarak gerekli işlemlerin yapılmasını istemek doğaldır. Hesap sorulabilirlik hukuk devletinin gerekliliğidir" dedi. Algı oluşturmaya çalışmadığını söyleyen Aras, "İddianameyi hazırlayan cumhuriyet savcısının şahsi çıkarımları, benim cümlelerimin anlamını, bağlamını, ne anlatmak istediğimi değiştirmemektedir. Bahse konu konuşmamın tamamı ifade özgürlüğü kapsamındadır" diye kendini savundu. Orhan Turan da konuşmasında gerçeğe aykırı bilgi vermediğini belirterek, "Kamuoyunun bildiği bazı hususları objektif biçimde sıraladım ve ülkemiz ekonomisine olan etkilerini açıklamaya çalıştım. Konuşmamın içeriği, hukukun üstünlüğünün egemen olmasıyla ekonomimizin ileri gidebileceği yönündedir" dedi. Duruşma, 23 Eylül'e ertelendi.
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Arif Aras hakkında 13 Şubat’ta dernek genel kurulunda yaptıkları konuşmalar nedeniyle 'yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' ve 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs' suçlarından açılan davanın ilk duruşması bugün görüldü. İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Arif Aras ve avukatları katıldı. Duruşmayı, Alman Konsolosluğu ve çok sayıda gazeteci de takip etti.
İlk olarak savunma yapan Ömer Aras, “Hukuka ve hukukun üstünlüğüne her zaman saygı duymuş 70 yaşındaki bir bankacı olarak ilk olarak mahkeme huzurundayım Bahsettiğiniz suçlama dayanaksız ve delilsiz olduğundan huzurda bulunmaktan üzgünüm" dedi.
MLSA'nın aktardığına göre Ömer Aras, savunmasında şunları söyledi:
"Soruşturma aşamasında usulüne uygun işlem yapılmadı. Adresim belli olmasına rağmen zorla getirilme emriyle ifadem aldındı. Hukuka aykırı olarak polis vasıtasıyla adliyeye getirildim. Olay günü yaptığım konuşmada bağlamından koparılan ifadeler birbiriyle bağdaşmamaktadır. Tüm suçlamaların haklı savunması da iki kelimeden ibarettir. O da ifade özgürlüğümü kullanmamdan ibarettir.
Ekonomi, hukukla şekillenir, siyasetle yönetilir; rakamlar ise beklenti ve öngörüler doğrultusunda oluşur. Piyasadaki faiz ve döviz hareketliliği buna örnektir. Bu nedenle, toplumda karşılığı olan her olay ve olgu ekonomi alanının bir parçasıdır.
Dolayısıyla ekonomi üzerine yaptığım konuşmanın, hukuk ve politikadan bağımsız düşünülmesi mümkün değildir. Bu çerçevede, 'Neden bu konulara değindiniz?' şeklinde bir soru yerinde değildir. Yargılamaya konu olan konuşma bu perspektiften değerlendirilmelidir.
İddianamede yer verilen ifadelerim, ülkemizde yaşanan üzücü kazalar ile adli ve idari süreçlere temas eden bölüm çerçevesinde değerlendirilmelidir. Konuşmamda Bolu Kartalkaya yangınına, 6 Şubat depremine, Erzincan ve Manisa Soma’daki kazalara değindim.
Bu olaylar toplumda derin bir travma yaratmış, aynı zamanda ekonomiye etkileri de açıkça hissedilmiştir. Söz konusu örnekleri, somutlama amacıyla kullandım. Anlatmak istediğim tek tek olaylar ya da yargı süreçleri değil; bu olayların ekonomi üzerindeki etkileridir. Konuşmamın amacı da budur.
Bir otele gittiğinizde, bir ev kiraladığınızda veya bir restorana gittiğinizde buraların standartlara uygun işletildiğine ya da yapıldığına güvenirsiniz. Bilirsiniz ki sorumlu makamlar gerekli denetimleri yapmıştır. Hukuk ve hukukun uygulanış biçimine güven oluşur. Önlem ve denetimin yeterince sağlanamadığı ortamlarda güven problemi ve ticari hareketliliğin zayıflaması ortaya çıkmaktadır.
Bunların hepsi özel sektörün yükümlülerini yerine getirmemesi ve yeterli denetimin yapılmamasına sebebiyet verir. Konuşmamda bu hususlara değindim. Kamu vicdanını yaralayan olaylar meydana geldiğinde kim görevini yerine getirmediyse adli ve idari olarak gerekli işlemlerin yapılmasını istemek doğaldır. Hesap sorulabilirlik hukuk devletinin gerekliliğidir.
Konuşmamda bilgi paylaşmadım. Yalnızca toplumun tümü tarafından bilinen olaylar üzerinden görüşümü bildirdim. Konuşmanın diğer içeriğinde ise adli ve idari olarak gelişen olaylara yalnızca olgu olarak değindim. Yorum yapmadım, isim kullanmadım.
Gözaltı ve tutukluluk kararlarında titiz davranılması gerektiği yorumunda bulundum. Genel bir değerlendirmede bulundum. İnsanlar hukuk güvenliğini ve hukukun üstünlüğünü gözaltı ve tutuklama gibi işlemler üzerinden değerlendirmektedir. Kamu tarafından bilinirliği olan kişilere uygulanan bu işlemlerin yabancı yatırımcıda ve yabancı basında da bir karşılığı vardır. Bunun da yatırım kararları üzerinde etkisi vardır.
Hukuk ve ekonomi birbiriyle bağlantılıdır. Benim konuşmam da hukuk ve ekonominin yoğun ilişkisi bağlamındadır. İçeriğinde gerçeğe aykırı bir bilgi yoktur.
Sözlerimin adil yargılamayı etkileme ve yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçuyla ilgisi yoktur.
Algı oluşturmaya çalışmadım. İddianameyi hazırlayan cumhuriyet savcısının şahsi çıkarımları, benim cümlelerimin anlamını, bağlamını, ne anlatmak istediğimi değiştirmemektedir. Bahse konu konuşmamın tamamı ifade özgürlüğü kapsamındadır.
Konuşmamın hiçbir yerinde, halk arasında endişe, korku, panik oluşmasını asla amaçlamadım. Konuşmamda, ülkemizin geleceğiyle ilgili umudumuzu hiç kaybetmediğimizi belirttim.
Her iki suçun unsurlarını oluşturacak bir konuşma yapmadım. Konuşma metni dernek faaliyetidir, derneğin sitesinde yayımlanması benim inisiyatifimde değildir. Bu yönde talimat verip vermediğime dair TÜSİAD’a sorulmasını talep ediyorum. Ayrıca Qnb Finansbank, Qnb Sigorta’nın yönetim kurulu başkanı olarak yurt dışına seyahat etmem gerektiğinden ve sağlık nedeniyle seyahat etmem gerektiğinden hakkımdaki yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını ve beraatimi talep ediyorum.
Aras’ın savunmasının ardından savunma yapan Avukat Naim Karakaya, “Her iki suçun da unsurları kesinlikle oluşmamıştır. Sorgusu yapılan müvekkilimizin adli kontrol şartının kaldırılmasını talep ederiz” dedi.
Aras'ın ardından Turan savunma yaptı. Turan, "65 yaşında bir insan olarak mahkeme önünde böyle suçlandığım için büyük üzüntü duyuyorum. Hem iş hem de sivil toplum hayatında ülkeme faydalı olmaya gayret ettim. Konuşmamda hiçbir şekilde gerçeğe aykırı bilgi vermedim. Kamuoyunun bildiği bazı hususları objektif biçimde sıraladım ve ülkemiz ekonomisine olan etkilerini açıklamaya çalıştım" dedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme, sanıklar ve avukatlarına mütalaaya karşı savunma yapmak üzere süre verilmesine karar verdi.
Aras ve Turan hakkındaki yurt dışı çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına karar veren mahkeme, duruşmayı 23 Eylül'e erteledi.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras, 13 Şubat'ta derneğin genel kurulunda yaptığı konuşmada, son haftalarda politik hayatta olağanüstü olayların yaşandığını belirterek, "Seçilmiş belediye başkanları görevden alınıyor, yerlerine kayyım atanıyor. Bir siyasi parti lideri hakkında önce soruşturma başlatılıyor, sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor. Birçok sanatçının menajerliğini yapan bir iş kadını hakkında önce soruşturma başlatılıyor, sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor" ifadelerini kullandı.
Aras, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki davalara da dikkati çekerek, "Bir büyükşehir belediye başkanı hakkında, yaptığı konuşmalar nedeniyle basın toplantısından dakikalar sonra soruşturmalar açılıyor. Bilirkişi görüşmesini yayınlayan gazeteciler gözaltına alınıyor, genel yayın yönetmeni tutuklanıyor" diye konuştu.
Aras, 6 Şubat depremleri ve Kartalaya yangını başta olmak üzere yaşanan trajik olaylar hakkında da, "Kurallarımız vardır ama uymayan çoktur, yeterli denetim yoktur. Bu ölümlerin ana nedeni sistem bozukluğudur... Bu sistemin nasıl düzeleceği çok net bellidir. Sistemin kendi kendini düzeltme mekanizması olmalıdır. Sorumlular görevden ayrılmalı, hesap vermeli ve yerlerine yetkin kişiler gelmelidir" dedi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan da Genel Kurul Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Hem sanayici mutsuz hem çalışanlar. Hem büyük işletmeler zorlanıyor hem KOBİ’ler. Hem Batıdaki girişimciler yakınıyor hem Doğudakiler. Peki kimin yüzü gülüyor?" dedi. TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Aras da yaptığı konuşmada, 2025’te enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürmesi gerektiğini belirterek, "Kamunun da vatandaşlarla eşit düzeyde kemer sıkması şart. Devletin bütçe disiplinine uyması, kamuda tasarrufu artırması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
© Tüm hakları saklıdır.