-TÜSİAD GENİŞ KATILIMLI ANAYASA İSTEDİ ELAZIĞ (A.A) - 21.09.2010 - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, Türkiye'nin önünde çözülmesi gereken, vatandaşı devletin önüne koyan, vatandaşı devletten koruyan anayasanın geniş katılımlı ve toplumsal mutabakat sağlanarak hazırlanması ve Kürt meselesinin çözümüyle ilgili yaratıcı, yapıcı ve birleştirici yaklaşımlar olmak üzere iki mesele olduğunu kaydetti. Boyner, ''Aslında yeni anayasanın yapılış süreci ve yöntemi, bu derin soruna ilaç olabilme özelliği taşıyor'' dedi. TÜSİAD ile Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nun (TÜRKONFED), kalkınma ajanslarıyla iş dünyasının gönüllü temsil örgütleri arasındaki işbirliğini güçlendirmek amacıyla düzenlediği ''Bölgesel Kalkınma ve İş Dünyasının Rolü'' toplantı serisinin üçüncüsü Elazığ'da gerçekleştirildi. Boyner, burada, ''Türkiye'nin birçok yerine gidiyoruz. Ama ben her Doğu'ya, her Güneydoğu'ya geldiğimde ayrı bir heyecan duyuyorum. Bu topraklarda farklı bir enerji var. Ama bu topraklardaki heyecan ve enerjinin önünde de maalesef buraların gelişmesini engelleyen çok ciddi sorunlarla da karşı karşıyayız'' dedi. Terör ve güvenlik sorununun çok önemli bir sorun olduğunu, yatırımların önünde de ciddi engel oluşturduğunun altını çizen Boyner, bunun sona ermesinin çok çok önemli olduğunu, Doğu potansiyelini gerçekleştiremezse, Batı'nın ileriye gitmesi de söz konusu olamayacağını dile getirdi. Boyner, şöyle konuştu: ''Türkiye, hep beraber kalkınmak zorunda, hep beraber büyümek zorunda... Adil paylaşım, hepimizin önceliği olmalı... O nedenle hem bu bölgedeki güvenlik sorununun, Kürt sorununun çözülmesi, bu bölgenin barışa kavuşması bizim için çok büyük önem taşıyor. Ayrıca birtakım eksik altyapı yatırımlarının yerine getirilmesi, belki teşvik sisteminin tekrar gözden geçirilmesi ve yatırım ortamının daha elverişli hale getirilmesi, en az bu bölgenin insanı için olduğu kadar bizler için de tüm Türkiye için çok önemli... Aslında buradan şu noktaya gelmek istiyorum; belki de devlet ile vatandaş arasındaki ilişkinin yeniden düzenlenmesinden bahsediyoruz. Bu bölge bugünlere kadar çok çeşitli sorunlar yaşadıysa bunun en başında aslında devletin vatandaşa, vatandaşın devlete bakışında bir problem aramak lazım. İster 'evet' demiş olsun, ister 'hayır' toplumun tüm kesimlerinin 1982 Anayasasının değiştirilmesi yönündeki talebini açıkça ortaya koyduğu bir referandum sürecini geride bıraktık. 82 Anayasası, son 30 yılda Türkiye'nin doğrudan veya dolaylı değişimini engelleyen en önemli unsur olarak karşımıza çıktı. Bugün önümüzde üzerine gidilmesi ve çözülmesi gereken iki tane mesele var. Birincisi; yeni anayasanın, yani vatandaşı devletin önüne koyan, vatandaşı devletten koruyan anayasanın geniş katılımlı ve toplumsal mutabakat sağlanarak hazırlanması. İkincisi; Kürt meselesinin çözümüyle ilgili yaratıcı, yapıcı ve birleştirici yaklaşımlar... Aslında yeni anayasanın yapılış süreci ve yöntemi bu derin soruna ilaç olabilme özelliği taşıyor.''