T24- Türkiye nüfusunun yaklaşık 5'te birinin yaşadığı İstanbul, 2023'te 15 milyonu aşacak. Başkent Ankara'nın nüfusu 5,5 milyona, İzmir'in 4,5 milyona, Bursa'nın 3,4 milyona ulaşacak.
TÜİK Diyarbakır Bölge Müdürlüğünde görevli Uzman Yardımcısı Mehmet Doğu Karakaya ile Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Teknik Demografi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Sinan Türkyılmaz, ''Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yıldönümü olan 2023 yılı için il ve bölge düzeylerinde nüfus projeksiyonu'' hazırladı.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) 2008 veri tabanı esas alınan çalışma, varsayımlar ile kuşak-bileşenler yöntemini kullanarak gerçekleştirilen 81 il düzeyindeki ilk projeksiyon.
TÜİK'in yaptığı projeksiyonlar, toplam ülke nüfusunu esas alıyor. Seçilmiş bazı iller düzeyinde de projeksiyonlar bulunuyor ancak bu çalışma, 81 ilin tamamını kapsayan ilk projeksiyon olma özelliğini taşıyor.
NÜFUS BATIDA YOĞUNLAŞACAK
TÜİK tarafından düzenlenen 19. İstatistik Araştırma Sempozyumunda sunulan bildiriye göre, 72 milyonluk ülke nüfusu için 3 farklı modelle projeksiyon yapıldı. Söz konusu modeller uyarınca nüfus, azalan bir artış hızıyla 2023'te 81-83 milyon arasında bir değere ulaşacak.
Doğum oranının azalacağı, yaşlı nüfusun artacağı Türkiye'de, göç nedeniyle nüfus batıda yoğunlaşacak, az gelişmiş küçük iller daha da küçülecek. Bu çerçevede, 2023 itibariyle 49 ilin nüfusunda artış, 32 ilin nüfusunda ise azalma gözlenecek.
Doğum-ölüm oranları ve göç unsuru gözetilerek hazırlanan varsayımlar çerçevesinde, bugün 13 milyonu bulan İstanbul nüfusu, 2023'te 15,2 milyona ulaşacak. Ankara 4,6 milyondan 5,5 milyona, İzmir 3,8 milyondan 4,5 milyona çıkacak.
Sanayi kentlerinden Kocaeli'nin nüfusu 2,1 milyona, Bursa'nın nüfusu da 3,4 milyona yükselecek.
Turizmin yoğun olduğu güney illerinden Antalya'da nüfus 1,9 milyondan 2,6 milyona, Muğla'dan 800 binden 1 milyona, Aydın'da yaklaşık 1 milyondan 1,2 milyona çıkacak.
Son yıllarda büyük ölçüde doğu ve güneydoğudan göç alan Adana 2,1 milyona, Mersin 1,7 milyona ulaşacak.
Bölgesel cazibe merkezlerinden Şanlıurfa'nın ve Gaziantep'in nüfusu 2'şer milyon, Diyarbakır'ın 1,7 milyon, Konya'nın 2,1 milyon, Kayseri'nin 1,4 milyon, Trabzon'un 752 bin olacak.
BAYBURT, 49 BİNE KADAR GERİLEYECEK
Öte yandan, projeksiyon çerçevesinde göç veren az gelişmiş kentlerin nüfusunun daha da daralacağı öngörülüyor.
Nüfusun azalacağı hesaplanan illerden Erzurum'da nüfus 483 bine, Kars'ta 215 bine, Muş'ta 238 bine, Sivas'ta 497 bine, Yozgat'ta 290 bine, Ardahan'da 77 bine kadar gerileyecek.
Türkiye'nin bugün yaklaşık 75 bin kişi ile en az nüfusa sahip ili Bayburt'ta nüfusun 2023'te 49 bin nüfusa kadar düşmesi öngörülüyor.
En az nüfusa sahip 2. il olan Tunceli'de ise projeksiyona göre göreli artış meydana geliyor ve nüfusun 95 bini bulabileceği bekleniyor.
NÜFUS DAĞILIMI DEĞİŞİYOR
Çalışmanın danışmanlığını üstlenen Doç. Dr. Türkyılmaz tabloyu A.A muhabirine değerlendirirken, sanayinin, turizmin yoğun olduğu batı illerinde nüfus artışı öngörüldüğünü, ancak bu artışın doğum ve ölüm gibi doğal nedenlerden çok göçe dayandığını söyledi.
Türkyılmaz, özetle şu değerlendirmelerde bulundu:
- Türkiye Cumhuriyeti, 100. yılında yaklaşık 82 milyon nüfuslu, yaşlı oranının artık yüzde 10'lara ulaştığı, doğurganlık hızının yavaşladığı bir ülke olacak. Göçün etkisiyle batı illerinin nüfuslarının daha da artacağı, küçük illerin daha da küçüleceği söylenebilir.
- Nüfusun dağılımı değişiyor. Hem coğrafi hem demografik açıdan. Demografik yönüyle yaşlı nüfusun oranı artıyor, genç nüfusun oranı düşüyor. Coğrafi açıdan da cazibe merkezleri oluşuyor. Bunlar hem bölgesel hem de ülke genelinde cazibe merkezleri...ve küçük iller daha fazla küçülme, büyük iller daha fazla büyüme eğilimine giriyor.
- Özellikle Doğu, İç Anadolu veya Kuzey Karadeniz illerinden göç devam ediyor. İnsanlar büyük ölçüde iş için geliyorlar. Doğu illerindeki güvenlik gerekçesini de göz ardı etmemek gerekiyor.
- Türkiye'nin doğurganlık hızı 2,17, İstanbul'un 1,8. Yani 2'nin altına inmiş durumda. Başka bir ifadeyle İstanbul'a hiç göç olmasa kentin nüfusu artmayacak. Fakat göç yoğun olarak devam ediyor.
DOĞURGANLIK HIZI, 2,1 ÇOCUĞA GERİLİYOR
- Nüfus yaşlanmaya başlıyor: Hep genç nüfusla bilinen Türkiye'de doğurganlığın düşmesi, sağlık koşullarındaki iyileşmeden dolayı yaşam süresinin uzamasıyla yaş yapısında değişmeler başladı. Avrupa'daki gibi yaşlı nüfusun yüzde 17-18'lerde olduğu bir yapı değil ama yüzde 3-4 düzeyindeki 65 yaş üstü nüfus, günümüzde yüzde 7 civarında. Projeksiyonlar, 2023'te yüzde 10'lara yaklaşacağını gösteriyor. Bu da nüfusun yaşlanmaya başladığını gösteriyor. Gelecek için yaşlılıkla ilgili bazı önlemlerin, düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekiyor.
- Nüfus artış hızı yavaşlıyor: Türkiye'de doğurganlık, yenilenme seviyesi dediğimiz 2,1 çocuk, yani bir kadının arkasında 2,1 çocuk bırakması dediğimiz seviyeye yaklaşıyor. Günümüzde 2,14-2,17 seviyesinde. Avrupa'daki doğurganlık hızı, 1,2-1,8 çocuk arasında.
''NÜFUSUN SAYISI DEĞİL, NİTELİĞİ ÖNEMLİ''
- Nüfusun niteliği önemli. Biz 2023'te 82 milyon değil, 100 milyon olsak neler değişir diye sormak lazım. Bu nasıl bir 100 milyon? Dağılım olarak yaşlısı çok olan bir 100 milyon ama daha niteliğe dönecek olursak üniversite mezununun, sanayide, tarımda çalışanın, kadın istihdamının, işsizlik oranının kaç olduğu bir nüfus, ona bakmak lazım. Bunu projekte etmek çok daha zor. Bu nedenle 82 milyonun pozitif mi, negatif mi bir şey olabileceğini söylemekte güçlük çekiyorum.
- İçi rahatlatan şey gelişmemişlik göstergesi olan bebek ölümü gibi sağlık hizmetlerinden yararlanmada, kadınların eğitiminde, yükseköğretime devamdaki iyileşmeler. Bunlar dolaylı ve dolaysız olarak ülkeyi de değiştirmeye başlıyor. O yönden belki daha ümitle bakılabilir ama öbür taraftan çok niteliksiz, zorla göç etmiş nüfusun metropollerin kıyılarına atılması ve bundan kaynaklanacak sorunlar da başka bir tartışma konusu olur.
DOĞUM, ÖLÜM VE GÖÇ FAKTÖRLERİ DİKKATE ALINDI
Türkyılmaz, çalışma yöntemlerine ilişkin bilgi verirken de nüfusu doğum, ölüm, göç olmak üzere 3 faktörün etkilediğini belirterek, geçmişten gelen eğilimlere göre doğum hızları ve ölümlülük paterni belirlemenin zor olmadığını, asıl sıkıntının ''göç'' kavramında yaşandığını anlattı. Göçün tanımından kapsamına bir çok farklı yaklaşım bulunduğunu belirten Türkyılmaz, çalışmada ADNKS'ye göre 2007-2008 arasındaki yer değiştirmeleri göç olarak kabul ettiklerini söyledi.
Ahmet Sinan Türkyılmaz, söz konusu verileri programa aktardıklarını ve bilgi birikimleri üzerinden ''azalma ya da yükselme şu noktalarda yavaşlar'' gibi fikirler yürüterek, trendleri belirlediklerini söyledi.
Türkyılmaz, ''Nüfus projeksiyonları TÜİK tarafından hep ülke geneli için yapılıyor. İl düzeyinde bizim çalıştığımız ayrıntıdaki tekniklerle, ''kuşak bileşen yöntemi'' diyoruz buna, yapılmış ve her il için gerçekleştirilmiş akademik bir çalışma yok'' dedi.