İstanbul ve çevresinde geçen hafta başlayan elektrik kesintileri, bu hafta da devam ediyor. Uzmanlar kış saatine geçilmemesinden bu yana elektrik tüketiminin arttığını, bunun yanı sıra elektrik üreten doğalgaz çevrim santrallerine gönderilen doğalgazdaki azalmanın kesintilere yol açtığını söylüyor.
İstanbul Organize Sanayi Bölgesi başta olmak üzere, İstanbul Anadolu Yakası'nda ve Kocaeli, Gebze, Çayırova Organize Sanayi Bölgelerinde yaşanan elektrik kesintileri 3 Ocak itibariyle sona erdi.
Fakat Pazartesi günü Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Alper Kanca, elektrik verilemeyen günlerde Gebze'deki otomotiv firmalarının 300 milyon euronun üzerinde zarar ettiğini açıkladı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke de, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, "TEİAŞ tarafından OSB yönetimlerine yapılan 'Ulusal kaynaklı bir sorun yaşanması nedeniyle elektrik verilemediği' yönündeki açıklamalarda söz edilen ulusal kaynaklı sorun nedir?" diye sordu.
BEDAŞ
Geçen hafta yaşanan elektrik kesintilerinden sonra Enerji Bakanlığı Perşembe günü yaptığı duyurularda, kesintilerin Anadolu'dan İstanbul'a gelen enerji iletim hatlarındaki kopmalardan dolayı olduğunu açıklamıştı.
Bakanlık ayrıca Cuma günü yaptığı açıklamada da, kesintilerin elektriğin yetersizliğinden dolayı olduğu yönündeki iddiaları yalanladı.
Fakat uzmanlar, söz konusu kesintilerin elektrik üretimindeki ve iletim hatlarındaki yetersizlik olabileceği görüşünde birleşiyor.
EMO, Elektrik santrallerine gönderilen doğalgaz oranındaki azalmanın, büyük şehirlerde elektrik kesintilerine neden olduğunu savunuyor.
Enerji Bakanlığı'nın 2015 yılı verilerine göre, Türkiye'nin toplam elektrik üretimin yüzde 38'i doğalgazdan karşılanıyor.
21 Aralık'ta ise Boru Hatları İle Petrol Taşıma Anonim Şirketi (BOTAŞ), doğalgaz çevrim santrallerine verilen doğal gazı, konutlardaki gaz kullanımının artması nedeniyle yüzde 90 oranında azalttığını açıkladı.
BBC Türkçe'ye konuşan Dünya Gazetesi'nden Mehmet Kara, geçen hafta başlayan ve hâlâ devam eden kesintilere, doğalgaz sıkıntısının yanı sıra birden fazla etkenin neden olduğunu söylüyor.
Kara, yaşanan elektrik sıkıntısının gerekçelerini üç ana başlıkta topluyor:
Elektrik Mühendisler Odası (EMO) ise kalıcı yaz saati uygulamasına geçişin artan elektrik talebinde önemli rol oynadığı görüşünde.
EMO araştırmasına göre Türkiye Elektrik İletim A.Ş (TEİAŞ) verileri, 2016'da toplam elektrik tüketiminin geçen yıla oranla 4,9 arttığını ortaya koydu.
Kış saati uygulamasına geçmediğimiz bu Kasım ayında yaşanan elektrik tüketimi artışı ise, yüzde 6,5 ile son beş yılın rekor seviyesine ulaştı.
EMO, bu artışın nedenini kış saati uygulamasına geçilmediği için gün ışığından daha az faydalanmak olarak açıklıyor. Dolayısıyla doğal gaz arzında sıkıntının yaşandığı bir dönemde, tüketimdeki bu artışın daha olumsuz sonuçlara yol açacağını savunuyor.
Ancak konuyla ilgili bilgi almak için başvurduğumuz Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı kaynakları, TEİAŞ sorularımıza yanıt vermedi.
Enerji Bakanlığı ve İTÜ'nün hazırladığı projenin yürütücüsü Prof. Ahmet Duran Şahin BBC Türkçe'ye yaptığı açılamada, "Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı yetkilileri ile yaptığımız görüşmeler sonunda, uygulamadan sonra ülkemizdeki verilerin detaylı bir değerlendirmesi yapılmadan konuyla ilgili basın açıklaması yapmama kararı alınmıştır" ifadesinde bulundu.
Elektrik tüketiminde en büyük pay %47 ile sanayi sektöründe. 'nin sorularını yanıtlayan EMO Enerji Birim Koordinatörü Olgun Sakarya ise, ekonomi ve üretimdeki durgunluğun elektrik tüketimindeki artışa neden olamayacağını söylüyor:
"İmalat sanayisinde de bir artış söz konusu değil. Dolayısıyla karşımızda elektrik tüketimini artıracak bir değişken yok. Sadece yaz-kış saati uygulamasından dolayı bir tüketim artışının olduğunu düşünüyoruz."
CHP İstanbul milletvekili Didem Engin, 2 Ocak'ta meclise sunduğu soru önergesinde yaz saati uygulamasının kalıcı hale getirilmesinin elektrik tüketimini artırıp artırmadığını, dolayısıyla elektrik arzının yetersiz kaldığı iddialarının doğruluğunu sordu.
Engin soruları arasında, BOTAŞ'ın elektrik üreten santrallerde gazda kesintiye gidip gitmediği ve İstanbul'da gezdirme yoluyla elektrik kesintileri yapılarak elektrik tüketiminin kontrol altında tutulmaya çalışıldığı iddiaları da var.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Makine Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz, elektrik üretimindeki doğal gaz payı için, "Yüzde 38 kuşkusuz yüksek bir oran. Bu kaynaktaki bir sınırlamanın doğuracağı sonuç mutlak elektrik kesintileridir. Kalıcı çözüm, elektrik üretimindeki doğal gaz payını düşürmek" diyor.
Türkyılmaz'a göre elektrik üretimindeki doğal gaz payını düşürmenin yolu, ithal kaynaklara olan payı azaltarak, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmekten geçiyor:
"Bugün 48 bin megavatlık bir rüzgar enerjisi kapasitesinden sadece 5. 400 megavat üretiyoruz. Yani potansiyelin yaklaşık yüzde 12'sini kullanıyoruz. Jeotermalde ise 2 bin megavatlık kapasite var, fakat bu kapasitenin 720 megavatını değerlendiriyoruz. Yaklaşık olarak yüzde 35'ini değerlendirdik ama yüzde 65'i henüz duruyor."
"Güneş enerjisinde ise daha çok yolun başındayız. Geçen sene 270 milyar kilovat saat elektrik tükettik. Fakat güneş enerjisi potansiyelimizin tamamını kullanarak 380 milyar kilovat saat elektrik üretebiliriz."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 23 Aralık'ta İzmir'de, doğalgaza alternatif olarak sunulan Türkiye'nin ilk yüzen LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) Terminali açılışını yaptı.
Erdoğan konuşmasında, "Doğalgaz bugün ülkemizin en önemli enerji kaynağı durumundadır. Elektrik üretimimizin neredeyse yarısını doğal gazdan karşılıyoruz. Doğalgazda malesef dışa bağımlıyız" dedi.
Doğal gaza olan ithal bağımlılık, alternatif enerji kaynakları ve yeni projeleri gündeme getiriyor. BBC Türkçe'ye konuşan Enerji Ekonomisi Derneği (EED) Başkanı ve Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, önümüzdeki beş yıl içinde hayata geçmesi beklenen projelerle birlikte Türkiye'nin doğalgaz sıkıntısı çekmeyeceğini söylüyor.
Kumbaroğlu, LNG'nın kısa vadeli çözüm olabileceğini söylemekle beraber, Türkiye'nin enerji konusunda daha kalıcı çözümleri olduğunu savunuyor:
"Rusya'dan boru hattı ile gelecek Türk Akım Projesi ve 2018'de hayata geçmesi planlanan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP) gerçekleşince doğalgaz konusunda daha olumlu bir tablo oluşacağını düşünüyorum. Bunların yanı sıra Doğu Akdeniz'deki proje gerçekleşirse, Türkiye'ye İsrail açıklarından da doğalgaz gelecek. Bence doğalgaz konusunda önümüz açık."
Kumbaroğlu, yenilenebilir enerji konusunda dikkat edilmesi gereken noktanın çevreye zarar vermemek olduğunu söylüyor:
"Yenilenebilir enerji teknolojileri de Türkiye için bir avantaj. Fakat bu projeler bir dereye adım başı Hidroelektrik Santrali kurmadan, doğal hayatı yok etmeden gerçekleştirilmek zorunda."