Sağlık

Türkiye'de her yıl 3 bin çocuk kansere yakalanıyor

Türkiye’de her yıl yaklaşık 3 bin çocuğa kanser teşhisi konulduğu belirtildi.

18 Ocak 2009 02:00

Çocukluk çağı kanserleri, yeni doğan döneminden ergenlik dönemine kadar her yaşta görülmekle birlikte, genellikle ilk 5 yaşta ortaya çıkıyor. Multidisipliner ekip çalışmasını gerektiren tedavinin başarı oranı ise yüzde 70’leri buluyor.

Kanser tanı ve tedavisinde kaydedilen önemli gelişmeler sonucunda, günümüzde çocukluk çağı kanserleri başarıyla tedavi ediliyor. Prof. Dr. Rejin Kebudi, erken teşhis ve tam teşekküllü onkoloji merkezlerinde yapılacak tedavinin çok önemli olduğunu söylüyor.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada yaklaşık 25 milyon kişi kanserle yaşıyor, her yıl yaklaşık 11 milyon kişiye yeni kanser tanısı konuyor. Çocukluk çağı kanserleri ise tüm kanserlerin yüzde 2 ile 4’ünü oluşturuyor. Türkiye’de her yıl yaklaşık 3 bin çocuğa kanser teşhisi konuyor.

İstanbul Üniversitesi, Onkoloji Enstitüsü, Pediatrik Hematoloji-Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve VKV Amerikan Hastanesi Pediatrik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Rejin Kebudi, çocuklarda görülen kanser tiplerinin erişkin kanserlerinden farklı olduğunu belirtiyor. Çocukluk kanserlerinin dağılımları, tedaviye yanıt oranları ve uzun süreli sağ kalım açısından erişkin kanserlerinden farklılıklar gösterdiğini söyleyen Kebudi, çoğu ilk 5 yaşta olmak üzere çocukluk çağı kanserlerinin doğumdan ergenliğe kadar her yaşta görülebildiğini ve hızlı geliştiğini söylüyor. Ayrıca kemik tümörleri gibi bazı kanserler 10 ile 15 yaş arasında daha sık görülüyor.

Uyarıcı bulgu ve belirtiler önemli

Kanser tanı ve tedavisinde kaydedilen önemli gelişmeler sonucunda, günümüzde çocukluk çağı kanserlerinin yaklaşık yüzde 70’inin tamamen iyileşebildiğini vurgulayan Prof. Kebudi, “Ülkemizde çocukluk çağı kanserlerinin büyük bir kısmı ileri evrelerde başvurmaktadır. Erken tanı alan olgularda sağ kalım oranının anlamlı olarak daha yüksek olduğu bilinmektedir. Bu hastaların erken tanı alabilmeleri, bu konuda eğitimin yaygınlaştırılması ile mümkündür. Bunun için bu hastalıklara ilişkin bulgu ve belirtilerin bilinmesi, hızla tanıya gidilmesi ve bu hastaların tam teşekküllü onkoloji merkezlerinde tedavisi çok önemlidir” diyor.

Çocukluk çağında kanserin erken tanısı için, erişkinlerde kullanılan tarama testlerinin mevcut olmadığının altını çizen Prof. Kebudi, “O nedenle çocukluk çağı kanserlerinde, en sık görülen uyarıcı bulgu ve belirtileri bilmek ve bunların varlığında hızla doktora başvurmak gerekir” diyerek ailelerin dikkat etmesi gerektiğini belirtiyor.

Prof. Dr. Rejin Kebudi, teşhisten sonra aile görüşmesinin büyük önem taşıdığını vurgulayarak, “Tanıyı aileye söylemek ayrı bir uzmanlık. Çünkü böyle bir tanı bir anda aileyi ve çevresini yıkabiliyor. Doğru bilgiyi vermek ama bunu verirken hastaya çok iyi yaklaşmak gerekiyor. Hasta ve ailesinin psikolojik destek alması gerekebilir” diyor.

Çocuk onkoloğuna daha çok iş düşüyor

Kebudi, çocuk kanserlerinden korunma ve tedavi konusunda ise şunları söylüyor: “İstatistiklere göre günümüzde gelişmiş ülkelerde her 900 erişkinden biri, çocukluk çağı kanser sağ kalanıdır. Bu çocukların toplumun sağlıklı birer bireyi olarak uzun bir hayat yaşayabilmeleri için hem etkin tedaviyle çocukları kanserden iyileştirmek, hem de tedaviyi geç yan etkilerin en az olacağı şekilde planlamak gereklidir.

Çocuklarda kanser tedavisi multidisipliner bir ekip işidir. Bu ekipte çocuk onkoloji uzmanı liderliğinde, cerrah, radyasyon onkoloğu, radyolog, patolog, biyokimya ve mikrobiyoloji uzmanları, psikolog, kardiyolog, nörolog gibi çocuk uzmanlığının diğer yan dalları, çocuk onkoloji hemşireleri ve gerektikçe diğer branşlar yer alır. Onkoloji alanında dünyada çok hızlı gelişmeler olmaktadır. Çocuk onkoloğu dünyadaki bilimsel gelişmeleri yakından izlemeli, ekibi bir orkestra şefi gibi yönetebilmeli, bilimsel takip ve tedavi yanında, uzun ve zorlu süreçte çocuk ve aile ile yakın ve sıcak bir iletişim kurmalıdır.

Risk azaltma yöntemleri

Kanser tedavisi uzun ve zorlu bir süreçtir. Bu süreçte çocukların psikolojik ve sosyal yönden de desteklenmeleri gerekir. Çocukluk çağı kanserlerinde kesin korunma yolları yoktur. Ancak iyi beslenme ve enfeksiyonlardan korunarak bağışıklık sisteminin güçlenmesi, kimyasal karsinojenlerden korunma, doğumsal bozukluklar, anne adaylarının kullandıkları ilaçlar ve alkol açısından kontrol altında olmaları riski azaltabilir. Hepatit B aşılaması ile hepatit B virüsünün yol açabileceği habis bazı karaciğer tümörlerinden korunma sağlanabilir. Çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bulgu ve belirtiler gözlendiğinde ise derhal hekime ve kanser şüphesi varsa, tam teşekküllü sağlık kurumlarına başvurmak gerekir. Unutulmamalıdır ki, erken tanı ile başarı daha da artmaktadır.”