-Türkiye tarihi ile yüzleşmeye hazır ANKARA (A.A) - 26.12.2011 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin tarihi ile her düzlemde yüzleşmeye hazır olduğunu belirterek, ''Yeter ki bu tarih, objektif ve adil bir hafıza ile ele alınsın'' dedi. Davutoğlu, 4. Büyükelçiler Konferansı çerçevesinde İsviçre Konfederasyonu Başkanı ve Dışişleri Bakanı Micheline Calmy-Rey'in büyükelçilere hitabı öncesinde yaptığı konuşmada, Türkiye ile İsviçre arasındaki dostluğun yüzyıllara dayandığını kaydederek, cumhuriyetin ilk yıllarında ilk büyükelçiliklerden birinin İsviçre'de açıldığını vurguladı. Bugün de Türkiye ile İsviçre arasında Avrupa ve Ortadoğu'ya ilişkin politikalarda birçok paralellikler bulunduğunu anlatan Davutoğlu, Avrupa Birliği'nin ekonomik ve siyasal anlamda yaşadığı süreçten en fazla etkilenecek ve aynı zamanda en çok katkıda bulunacak iki ülkenin de İsviçre ve Türkiye olduğunu belirtti. Davutoğlu, ''İsviçre'ye bir konuda gerçekten teşekkür ve takdirlerimizi iletmek istiyoruz ki o da Türkiye ile Ermenistan arasında yürütülen normalleşme müzakerelerinde son derece objektif ve bizce sonuca ulaşmada önemli etki yapan aktif bir politika yürüttüler. Türkiye ile Ermenistan arasındaki müzakerelerde İsviçre'nin yürüttüğü, takip ettiği bu objektif arabuluculuk rolünü bir kez daha ben takdirle buradan hatırlatmak istiyorum'' diye konuştu. Micheline Calmy-Rey'in, Büyükelçiler Konferansı için yapılan daveti kabul etmesinin ardından Fransa Parlamentosu'nda 1915 olaylarına ilişkin bir karar alındığını belirten Davutoğlu, bu kararın ardından İsviçre'deki bir yargı süreciyle de ilişkilendirilerek değişik spekülasyonlar ve doğru olmayan karşılaştırmaların yapıldığını ancak bu konuda İsviçre ve Fransa arasında farklılıklar olduğunu söyledi. İsviçre'de 1915 olayları konusunda yasal süreci tamamlamış herhangi bir parlamento kararının olmadığını kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti: ''2003 yılında bu şekilde bir girişim söz konusu olmuştur. Fakat bu girişim nihai yasal süreç tamamlanmadan ulusal parlamento düzeyinde kalmış, sayın Micheline Calmy-Rey de o dönem Dışişleri Bakanı olarak o karara, o teşebbüse karşı net bir tutum takınarak bu sürecin başarısız kalmasında önemli bir rol oynamıştır. Türkiye olarak biz o zaman gerekli tepkiyi gösterdik ve nihayet böyle bir olumsuz gelişmenin önüne geçildi.'' 21 Aralık'ta da böyle bir teşebbüsün olduğunu ama İsviçre parlamentosunun bu teşebbüsü reddettiğini dile getiren Davutoğlu, ''Dolayısıyla İsviçre Parlamentosunda Fransa'nın aksine böyle bir yasal süreç tamamlanarak sözde soykırımla ilgili bir nihai sonuca ulaşılmamıştır'' dedi. Davutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın teklifiyle gündeme gelen Ortak Tarih Komisyonu kurulması fikrine en aktif desteğin de İsviçre'den geldiğini hatırlatarak, ''Böyle bir komisyonda taraf olan ülkenin o tarihin tartışılmasını engelleyecek bir tutumda olması söz konusu olamaz'' diye konuştu. Protokollerin müzakeresi sürecinde de İsviçre'nin yoğun bir çaba sarf ettiğini kaydeden Davutoğlu, Fransa'nın da İsviçre'nin benimsediği gibi Ortak Tarih Komisyonu fikrini benimsemesini, parlamentolar tarafından tarih yazılmasının önüne geçmesini ve özellikle de cezalandırıcı bir yöntemi benimsememesini dilediklerini söyledi. Davutoğlu, ''İsviçre'de mahkemenin aldığı bu tek taraflı karar, yasama sürecinden bağımsız karar, sayın Rey tarafından da tenkit edilmiş benimsenmemiş, bu karara karşı da bir tavır sergilenmiştir. Bu hususların bilinmesi bu konuda tek taraflı bir pozisyon alınmaması bakımından önemli'' dedi. Tarihin adil bir hafıza ile ele alınması gerektiğini dile getiren Davutoğlu, şöyle konuştu: ''Türkiye tarihi ile her düzlemde yüzleşmeye hazırdır. Yeter ki bu tarih objektif ve adil bir hafıza ile ele alınsın. Ve tarihçilerin özellikle devrede olduğu, bütün arşivlerin açıldığı entelektüel bir tartışma ortamı sağlansın. Fransa'ya olan tepkimiz böylesi bir entelektüel tartışma ortamını dahi imkansız kılacak bir adım atmış olmalarıdır. Ümit ederiz ki Fransa bu tür tutumlar sergileyeceğine Minsk grubu içindeki misyonunu yerine getirir ve adil bir barışın Kafkasya'da gerçekleşmesini sağlar. Bu adil barış Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecinin de önünü açar ve kalıcı barış sağlanır. Aksi takdirde bu barış perspektifi olmaksızın yasaklayıcı ve cezalandırıcı bir üslup Türkiye'den hak ettiği karşılığı görecektir.''