Gülsen Solaker
Rusya’nın Ukrayna’daki işgali devam ederken, ABD başta olmak üzere Batı ülkelerinin çeşitli alanlarda Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar da giderek ağırlaşıyor.
Türkiye ise işgalin başlamasının ardından Rusya’ya uygulanan yaptırımlara katılmayacağını açıklamıştı. Bu yöndeki bir mesaj en son Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın CNN’e verdiği demeç ile geldi.
Kalın, "Şu anda Rusya’ya yaptırımlar uygulamayı düşünmüyoruz. Çünkü güven kanalını açık tutmak istiyoruz. Ruslarla iletişim hatlarını açık tutmak istiyoruz. Ve tabii ki ekonomimizin etkilenmesini istemiyoruz" diye konuştu.
Ankara, Rusya 2014'te Kırım'ı ilhak ettiğinde de AB ülkeleri ve ABD tarafından uygulanan yaptırımlara katılmamıştı. Şimdi ise 2014’e kıyasla çok daha ağırlaştırılan bu yaptırımlara Türkiye’nin bir noktada katılmak zorunda kalıp kalmayacağı ve Batı ülkelerinin bu konuyu bir baskı unsuru olarak kullanıp kullanmayacağı gibi çeşitli sorular mevcut.
Ünlühisarcıklı: Türkiye için şu an sorumluluk yok
Ankara, ilkesel olarak yaptırımların sorunu çözmeyeceğini düşünüyor ve daha önce başka örneklerde de olduğu gibi genelde başka ülkelerin aldığı yaptırım kararlarına uymak gibi bir politika takip etmiyor.
Alman Marshall Fonu Türkiye Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, şu ana kadar zaten ortada Türkiye’nin uyması gereken bir yaptırım bulunmadığını söyleyerek şu saptamada bulunuyor:
"Çünkü gerek ABD gerekse AB’nin gerekse üçüncü ülkelerin empoze ettiği yaptırımlar; doğrudan yaptırımlar. Yani üçüncü ülkeler nezdinde bir sorumluluk yaratmayan yaptırımlar. Dolayısıyla Türkiye’den beklenen şey aslında Türkiye’nin bu ülkelerin yaptırımlarına uyması değil, kendi yaptırımlarını uygulaması.”
Türkiye’nin ise Rusya’ya özel bir yaptırım uygulayacağı yönünde herhangi bir işaret yok. Türkiye, Ukrayna ile ilişkilerinin devamlılığının ve savunma sanayi alanında verdiği desteğin yaptırımlara kıyasla daha önemli olduğu görüşünde.
Emekli Büyükelçi Oğuz Demiralp'e göre de Türkiye için yaptırımlara uyup uymama meselesinden daha önemli konu, yanı başında sıcak bir savaş durumunun olması.
Demiralp, Türkiye’nin yaptırımlara uyup uymamasının Ukrayna savaşı açısından ikincil bir sorun olduğunu, hatta Türkiye’nin yaptırımlara uyması açısından da bir ihtiyaç da bulunmadığını belirterek, “Kaldı ki öyle bir evrensel, herkes yaptırımlara uysun diye alınmış bir NATO ya da BM kararı da yok. Türkiye için önemli olan, iki Karadeniz ülkesi arasında kendi bölgesinde ortaya çıkan bir çatışma” diyor.
Türkiye-Rusya ilişkileri yaptırıma izin verir mi?
Türkiye’nin başka ülkelerden bağımsız olarak Rusya üstünde kendisinin yaptırım uygulayabilme seçeneği de Rusya ile olan ilişkilerinin her alanda çok iç içe geçmiş olması nedeniyle şu an için zor görünüyor.
Ünlühisarcıklı, Türkiye’nin Rusya üstünde yaptırım uygulamamak için beş sebebi bulunduğunu belirterek, bunları şöyle sıralıyor:
“Ekonomik yaptırımların etkili olduğunun düşünülmemesi ve Türk dış politikasının yaptırımlara ilkesel olarak sıcak bakmaması, geçmişte Türkiye’nin uymak zorunda kaldığı bazı yaptırımların Türk ekonomisini kötü etkilemesi, yaptırım kararı alan ülkelerin bunu tek taraflı yapması ve Türkiye’ye danışılmaması, Türkiye’nin halen bazı ülkelerin açık ya da örtülü yaptırımları altında olması ve yaptırımlara karşı Rusya’nın alacağı karşı tedbirler.”
Türkiye’nin 2015 yılında kendi hava sahasında bir Rus jetini düşürdüğü zaman Rusya’nın izlediği tutumu hatırlatan Ünlühisarcıklı, “Türkiye Rusya’ya yaptırım uygularsa Rusya’nın da eli armut toplamaz. Türkiye ekonomisi şu anda bulunduğu durum itibariyle daha fazla risk alma lüksü olan bir ülke gibi görünmüyor” diyor.
Türkiye’nin şu anda Rusya ile enerjiden turizme çeşitli alanlarda bazı uzmanlarca bağımlılık olarak nitelendirilen ilişkileri bulunuyor.
Ünlühisarcıklı, Türkiye'nin Rusya’ya yaptırım uygulaması durumunda Putin'in de 2015'tekine benzer tedbirleri yeniden devreye sokabileceğini söyleyerek, ayçiçek yağı gemileri haberlerine atıfta bulunuyor. Ünlühisarcıklı, "Eskiden Türkiye’nin Rusya’ya sadece enerji bağımlılığı olduğunu ve turizm açısından belli bir bağımlılığı olduğunu düşünürdük ama belli ki ayçiçek yağı açısından da bağımlılığımız varmış” yorumu yapıyor.
Türkiye’nin şu anda sıkıntılar yaşayan ekonomisinin durumu 2023 Haziran ayı olarak planlanan seçimin sonuçları için en belirleyici etkenlerden biri olarak gösteriliyor.
Demiralp: Batı’ya yaklaşmak için fırsat
Dış politika uzmanlarına göre Batı’nın uyguladığı yaptırımlar için Türkiye üzerinde şu anda çok yoğun bir baskı bulunmuyor. Ancak savaşın çok uzaması durumunda bu baskının artabileceği belirtiliyor.
Öte yandan Türkiye yaptırımlara uymasa da Batı ile ilişkilerini bu savaşın etkisiyle düzeltme yoluna girebilir.
Büyükelçi Demiralp, buna örnek olarak 1856’daki Kırım savaşını örnek gösteriyor ve Ukrayna savaşının Türkiye’nin Batı'ya yaklaşması açısından bir fırsat olabileceğini belirtiyor.
“Türkiye yaptırımlara uymayabilir ama Batı ile birlikte hareket ettiğini her zaman belli etmelidir. Bizim yerimiz Batı'dır. NATO’nun genel tavrını, Batı’nın genel saldırganlığa karşı tavrını desteklemeliyiz” diyen Demiralp, demokrasi ve insan hakları alanlarında atılacak adımların Türkiye’nin imajının restorasyonu için yararlı olacağını vurguluyor.
Ünlühisarcıklı da Türkiye için “hiçbir şey yapmıyor” demenin de doğru olmadığını ve Ukrayna ile sürdürülen ilişkilerin önemli olduğunu belirterek şunları kaydediyor:
“Siyaseten aslında bir denge politikası yok. Türkiye bu çatışmada Ukrayna’dan yana taraf. Bunu Türk yetkililer defalarca söylediler. Denge kelimesini belki şöyle kullanabiliriz; Türkiye Rusya’ya gösterdiği tepkiyi dengeli bir zemine oturtuyor. Ve aslında takdir de topluyor.”
Ancak hem sahadaki sıcak savaşın ve hem de yaptırımlara dayalı ekonomik savaşın daha uzaması ihtimali Ankara’yı zorlayabilir ve üstündeki baskı artabilir.
Ünlühisarcıklı, “Türkiye’nin Rusya’ya olan bağımlılığını ve Rusya kaynaklı kırılganlığını zaman içinde azaltıp kendisini ayrıştırması lehine olacaktır” diyor.