Çevre

37 sivil toplum kuruluşu, Türkiye'nin Paris Anlaşması'nı onaylaması için imza kampanyası başlattı

25 Şubat 2021 11:52

Küresel iklim kriziyle mücadele etmeyi amaçlayan Paris Anlaşması’nı Türkiye’nin de onaylaması için sivil toplum kuruluşları TBMM’ye iletilecek bir imza kampanyası başlattı. Paris Anlaşması’na bugüne kadar 197 ülke imza attı, bunların 191’i anlaşmaya taraf olarak süreci tamamladı. Türkiye ise anlaşmaya taraf olmayan altı ülkeden biri.

Türkiye, Paris Anlaşması’nı onaylamayan tek G20 ülkesi. Onaylama sürecini tamamlamayan ülkeler Eritre, İran, Irak, Libya, Yemen ve Türkiye.

Anlaşma’ya taraf ülkeler, “ulusal katkı beyanı” adı verilen ve ülkelerin kendi şartları doğrultusunda hazırladığı bir plan çerçevesinde iklim krizine yol açan sera gazı emisyonlarını nasıl sınırlayacaklarını ya da azaltacaklarını belirtiyor. Paris Anlaşması, ülkelere bir azaltım hedefi koymazken, taraf ülkelerin kendi iradeleriyle belirlediği ulusal katkı beyanlarının küresel ısınmayı iki derecenin altında kalacak şekilde iyileştirilmesi için müzakere edilmesini öngörüyor. Gelişen ülkelere ise gelişmiş ülkelerce teknolojik ve mali destek sağlaması isteniyor.

İmza kampanyasına bugüne kadar çevreyle ilgili çalışmalar yürüten 37 sivil toplum kuruluşu destek verdi. Toplanan imzalar, Paris Anlaşması’nın onay sürecinin tamamlanacağı TBMM Başkanlığı’na teslim edilecek. İmza kampanyasını başlatan kuruluşlar, Türkiye’nin Paris Anlaşması’na taraf olmaması halinde uluslararası iklim müzakereleri sürecinin büyük oranda dışında kalacağını da belirtiyor.

İmza kampanyası metni: change.org/ParisiOnayla


Sivil toplum kuruluşlarının görüşleri

Süheyla Doğan - Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü

“Türkiye bir an önce Paris Anlaşmasını onaylamalı ve en kısa sürede de karbon nötr bir ülke olmalı. Bu amaca ulaşmak için de hedeflerini belirleyerek, bu hedeflere ulaşılmasını sağlayacak somut adımları atmalıdır. Paris Anlaşması'nı sürecin ilk adımı olarak kabul ediyoruz."

Özgür Gürbüz - Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi

“Karbonsuz yeni bir düzen kuruluyor ve Türkiye bu düzenin dışında kalıyor. En çok seragazı emisyonu üreten 20 ülkeden biri olan Türkiye'nin de hemen harekete geçmesi gerek. Kimse Türkiye’den tek başına dünyayı kurtarmasını beklemiyor ama evinin önünü süpürmesini istiyor. Türkiye petrol ve doğalgazda zaten dışa bağımlı, tükettiği kömürün de yüzde 60’ı ithal. Dolayısıyla, fosil yakıtlardan kademeli bir şekilde çıkıp yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğine geçmek zaten her açıdan Türkiye’nin lehine”.

Bengisu Özenç - Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) Direktörü

Düşük karbonlu ekonomiye geçiş stratejileri bugün ülkelerin yalnızca sanayilerini değil, dış politikalarını da şekillendiriyor. Net-sıfır emisyona ulaşma hedefi 29 ülkede kanunlaşmış ya da politika dokümanlarına yerleşmiş durumda. 98 ülke ise bu yönde hedef almayı tartışıyor. Uluslararası ilişkiler söz konusu hedefler üzerinden yeniden tanımlanırken, Türkiye maalesef bu gruplar arasında yer almıyor. Açıkça belirlenmiş bir “yeşil kalkınma” stratejisi bulunmayan Türkiye’nin, kendisini bu küresel gündemin bir parçası haline getirebilmesi için ilk adım Paris Anlaşması’nın onaylanması. Bu konuda daha fazla vakit kaybedilmemesi gerekiyor.

Ceren Pınar Gayretli - TEMA Vakfı Çevre Politikaları ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı

23 Şubat 2021 tarihinde Güney Sudan’ın da anlaşmaya taraf olması ile Türkiye, Paris Anlaşmasını onaylayarak yürürlüğe koymayan 6 ülkeden biri oldu. Türkiye'nin sera gazı azaltım taahhütlerini iyileştirmesi ve sözleşmeye taraf olan diğer 191 ülke gibi Paris İklim Anlaşması’nı onaylayarak yürürlüğe koyması gerekiyor. Türkiye, Paris Anlaşmasını onaylamamaya devam ettiği takdirde, geleceğin siyasetinin, ticaretinin ve ekonomisinin çerçevesini çizen ülkelerin dışında kalacak, yön veren değil, izleyen olacak. Türkiye'nin bir an önce Paris İklim Anlaşması'nı onaylayıp, iklim hedeflerini güçlendirerek küresel çalışmaların liderleri arasında yer almasını talep ediyoruz.

Aslı Pasinli - WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Genel Müdürü

“Etkilerini her geçen gün daha belirgin bir şekilde hissettiğimiz iklim krizi bugün artık herkesi tehdit eden bir ekolojik kriz haline gelmiş durumda. Türkiye ise, kuraklık başta olmak üzere iklim krizinin etkilerini en ciddi ölçüde yaşaması beklenen bölgelerden biri olan Akdeniz Havzası’nda yer alıyor. Bu nedenle, dünyanın geri kalanından ayrı hareket etmesi düşünülemez. Dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri olan Türkiye’nin iklim krizi ile mücadelede sorumluluğunu yerine getirmek için acilen Paris Anlaşması’na taraf olacağını ve ivedilikle ulusal katkı hedeflerini iyileştireceğini umuyoruz.”