Ekonomi

'Türkiye ileri teknolojili üretim merkezi olacak'

Sanayi Bakanı Nihat Ergün, yakın gelecekte Türkiye'yi Avrupa, Orta Doğu ve Avrasya'nın ileri teknolojili üretim merkezi olacağını söyledi.

16 Eylül 2009 03:00

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, yakın gelecekte Türkiye'yi Avrupa, Orta Doğu ve Avrasya'nın ileri teknolojili üretim merkezi olacağını ifade etti.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, yakın gelecekte Türkiye'yi, Avrupa'nın, Orta Doğu'nun ve Avrasya'nın ileri teknolojili ve yüksek katma değerli ürünlerde üretim merkezine dönüştürme hedefini, sanayi stratejilerinin temeline yerleştirdiklerini kaydetti.

Uluslararası 63. Frankfurt Otomobil Fuarında düzenlenen toplantıda konuşan Ergün, fuarda bulunmalarının nedeninin otomotiv sektörüne olan desteklerini dünyaya göstermek olduğunu belirtti.

Ergün, otomotiv sektörünün Türk sanayisi içinde özel bir yeri bulunduğunu dile getirerek, Türkiye'de sanayinin yapısını değiştirme konusunda önemli çabaları olduğunu ve Türkiye'de sanayileşmenin gerçekten arzu ettikleri noktaya ulaşması için yapısında ciddi değişikliklere ihtiyaç hissettiklerini anlattı.

Türkiye'nin, düşük teknoloji kullanan sanayi üretiminden yüksek teknoloji kullanan sanayi üretimine hızlı geçmesi gerektiğini, bu konuda son yıllarda önemli ivme kazanıldığını kaydeden Bakan Ergün, düşük teknoloji ürünlerinin Türkiye'nin toplam sanayi ürünlerinin yüzde 65'ini oluşturduğunu, bu rakamın son zamanlarda yüzde 35'lere kadar geri çekildiğini, son dönemlerde, düşük teknolojilerden orta teknolojilere doğru önemli bir yoğunluk ortaya çıktığını kaydetti.

''Ama yüksek teknolojiler konusunda henüz arzu ettiğimiz seviyede değiliz. Toplam sanayi üretimimizin sadece yüzde 5 kadarı yüksek teknoloji ürünlere dayanıyor'' diyen Nihat Ergün, AB'de bu ortalamanın yüzde 20'nin üzerinde olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

''Demek ki hızlı bir şekilde yüksek teknoloji ürününü üreten bir sanayiye ulaşmak için daha almamız gereken yol var. Bu nedenle de Ar- Ge çalışmalarını destekleyen yaklaşımları son yıllarda harekete geçirdik. Bugün itibariyle Türkiye'de Ar-Ge'si bulunan firma sayısı 56'ya ulaştı. Bu 56 Ar- Ge merkezinden 8'i otomotiv sektörüne ait. Otomotiv sektöründen 5 ana firma, 3 yan sanayi olmak üzere 8 firmanın Ar- Ge merkezi çalışmaları sürüyor ve bu merkezlerde çalışan eleman sayısı da her gün daha da artıyor. Bugün itibariyle Türkiye'de bu sayı 12 bine ulaşmış bulunuyor.''

35 Teknopark

Türkiye'de teknoparklara çok önem verdiklerini ve bu dönemde tekno park sayısında da 35'e ulaştıklarını anlatan Ergün, bir kaç sene önce 2 teknoparkı bulunan Türkiye'nin bugün 35 adet tekno parka ulaştığını vurguladı.

Ergün, bu tekno parklardan 20 tanesinin aktif üretime geçen, ihracat yapan tekno parklara dönüştüğünü belirterek, Türkiye'nin ileri teknolojiye doğru yönelişinde tekno parkların da çok önemli bir yeri olduğunu kaydetti.

Sanayi, üniversite iş birliğine çok önem verdiklerini, sanayi, üniversite iş birliğini hem TÜBİTAK'taki projelerle hem de sanayi bakanlığında yürütülen sanayi tezleriyle, özellikle KOBİ'lerin Ar-Ge faaliyetleri yapmakta zorlanan KOBİ'lerin üniversitelerle iş birliğini sağlamak adına onların Ar-Ge çalışmalarının yüzde 75'ini finanse eden bir sistemi oluşturduklarını belirten Ergün, bugün itibariyle bakanlığının, çok sayıda KOBİ'nin Ar-Ge çalışması ve yeni teknoloji geliştirme faaliyetleri desteklediğini ve üç yıl boyunca bu çalışmaların yüzde 75'inin finanse edildiğini belirtti.

Türkiye'nin genç nüfusa sahip olması nedeniyle üniversite son sınıf öğrencileri, yüksek lisans öğrencileri, doktora öğrencileri veya doktorasını 5 yıl içerisinde tamamlamış akademisyenler arasında başlattıkları bir proje olduğunu ifade eden Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:

''2009 yılı içerisinde ilk defa ödemelerini yaptık. Her yıl 100 parlak zekalı, tekno girişimci dediğimiz genç müteşebbise 100 bin lira tekno girişim sermayesi veriyoruz. Şirketlerini kuruyorlar, tekno parklarda yerlerini tahsis ediyoruz kuruyorlar ve biz 100 bin lira kefilsiz ve geri ödemesiz işletme sermayesini kendilerine veriyoruz.

Böylece Türkiye'nin sanayi yapısında bu tür modelleri destekleyerek ileri teknolojiye geçmeyi hızlandırmak amacıyla bu projeleri sürdürüyoruz. Kuşkusuz otomotiv sanayide bizim ileri teknolojiyi yakalamamızda önemli unsurlardan biri. Bu nedenle otomotiv sanayideki gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Sanayi stratejimizin bir parçası olarak Türkiye'yi yakın gelecekte Avrupa'nın, Ortadoğu'nun ve Avrasya'nın, ileri teknolojileri ve yüksek katma değer üreten ürünlerde üretim merkezine dönüştürme hedefini sanayi stratejimizin merkezine, temeline oturtmuş bulunuyoruz.

Bakan Ergün, otomotiv sektöründe de inovatif gelişmelerin, Ar- Ge çalışmalarının ve ileri teknolojilerin uygulanmasının Türkiye'nin kendini göstereceği en önemli alanlardan birisi olduğunu dile getirerek, ilk defa elektrikli araç üretimini Türkiye'den başlatarak, dünyaya elektrikli araç satışını da Renault vasıtasıyla yapacaklarını anlattı.

Yeni gelişmelerin her zaman yanında olduklarını belirten Ergün, ''Türkiye'nin sanayi stratejisinin bir gereği olarak, Türkiye'nin Orta Doğu'da, Balkanlar ve Asya'da önemli sanayi üretim merkezi olma stratejisinin bir gereği olarak bu yaklaşımları benimsiyoruz'' dedi.

Nihat Ergün, vergi indiriminin uzatılmasıyla ilgili bir etki analizi yapmak gerektiğini ifade ederek, bu konuda Maliye Bakanlığı ve Sanayi Bakanlığının bir çalışma yürüttüğünü ve yapılan vergi indirimlerinin etkisinin ne olduğunun her açıdan değerlendirildiğini ve bir karara varıldığını bildirdi.

Yastık altı para enteresan finasman şekli

Otomotiv sektöründeki gelişmeleri sadece vergi indirimleriyle değerlendirilmesinin eksik olacağını vurgulayan Ergün, şöyle devam etti:

''Başka gelişmelere de bakmak lazım. Onlardan bir tanesi hurda teşvikiyle ilgili hangi noktadayız... Neler olabilir, neler olamaz? Katkısı ne olabilir? Onun üzerinde bir çalışma sürüyor. Bir başka konu da şimdiye kadar ki otomobil satışlarına baktığımızda, 180 binin üzerinde otomobil satıldı. Bunların 140 binden fazlası nakit parayla satılan otomobiller. Sadece 40 bin kadarı kredi kullanarak alındı. Demek ki kredi kullanımı otomobilde daha düşük seviyede kaldı. Evlerinde yastık altındaki biriktirdikleri parayla insanlar, bayiden arabaları satın aldılar, bu krizin içerisinde bu enteresan bir finansman şekli oldu.

Ama şimdi yeni dönemde aynı şeyin olmasından ziyade kredi mekanizmalarında nasıl gelişme olacak ona bakmak lazım. Hem bankaların kredi oranları, vadelerin uzaması, firmaların fiyat politikası, bütün bunların birlikte değerlendirilmesi lazım. İç piyasanın canlandırılmasında tek argümanın otomotivde vergi indirimi olmayacağını bunun yanında hurda teşvikinin de değerlendirilmesi gerektiğini finansman modellerinin, fiyat politikasının, bütün bunların bir arada sektörle birlikte değerlendirmemiz lazım geldiğini ifade etmek isterim. Ama vergi indirimleri konusu, bir etki analizinin tamamlanmasıyla ilgili ve yine Ekonomi Koordinasyon Kurulundaki (EKK) diğer arkadaşlarla birlikte değerlendirerek, vereceğimiz bir karardır.''

Nihat Ergün, vergi politikası açısından bakıldığında, Türkiye'de otomobilin özel tüketim aracı olarak algılandığını belirterek, Avrupa Birliği ülkelerinin önemli bir bölümünde artık otomobilin özel tüketim aracı olarak görülmediğini anlattı.

Türkiye'de otomotiv sektörü açısından çok ciddi, geniş bir pazarın bulunduğunu ve çok ilerleme kaydedilebileceğini dile getiren Ergün, bunun otomotiv iç pazarının büyüklüğünü ve dinamizmini göstermesi açısından önemli olduğunu anlattı.

Çevreci otomobillerde vergi politikaları

Nihat Ergün, çevresel etkilerin Türkiye'de de vergi politikalarında önemli olmaya başladığını ifade ederek, özellikle elektrikli otomobil üretiminin 2011'den itibaren devreye girmesiyle birlikte diğer araçlara göre vergi konusunda daha cazip hale getirmek gerekeceğini bildirdi.

Nihat Ergün, elektrikli araçlarının vergilerinin daha düşük olmasının diğer araçlara göre bu aracı teşvik edebileceğini belirterek, ''Hem de şarj ünitelerinin kurulması konusunda özel desteklemelere ihtiyaç hissettiren bir alan, aynı zamanda belki kamunun kullanımı daha öncelikli bir şekilde gündeme gelerek, bu tür araçların çevresel öneme sahip araçların desteklenmesiyle alakalı bir çok mekanizma birden devreye girebilecektir. Ama bugün üzerinde vergi politikası açısından netleşmiş bir konu yok. Fakat çevresel etkilerin artık bizim de vergi politikalarımız açısından gündemimizde olduğunu söyleyebilirim'' diye konuştu.

Türkiye'ye 500 milyon dolarlık yatırım

Türkiye'de uygulamaya konan teşviklerden sonra büyük yatırımlar konusunda çeşitli alanlarda başvurular bulunduğunu anlatan Ergün, sözlerini şöyle tamamladı:

''Teşviklerden sonra yatırımlar konusunda başvurular var. Otomotiv sektöründe Çinliler de Türkiye'ye girmek istiyorlar ve Chery'yi marka olarak Türkiye'den dünya pazarlarına açmak istiyorlar. Başvurularını da yaptılar. İlk etapta 500 milyon dolarlık yatırım ifade ettiler. Yüzde 50-50 Türk ortaklarını da tespit etmişler hep birlikte başvurularını yaptılar. Yer arayışları çalışmalarını sürdürüyorlar.

Otomotiv sektöründe bu teşviklerden dolayı 500 milyon dolarlık bir yatırımla faydalanmak ve Türkiye'den dünya pazarlarına açılmak istediklerini ifade ettiler ve başvurularını yaptılar. Biz Türkiye'nin özel sektör eliyle kalkınmasına kesin olarak inanmış bir hükümetiz. Dolayısıyla özel sektörü ister yüzde 100 yerli, ister yabancı ortaklı ya da yüzde 100 yabancı sermaye şeklinde olsun. Her türlü yatırımın bizim ülke ekonomisinde önemli bir yeri olduğunu ve bizim bu yatırımların, bu üretimin ve ihracatın yanında olduğumuzu bir kere daha ifade etmek için buradayız.''