Türkiye’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da sahaya inerek iktidardaki AKP’ye destek verdiği 7 Haziran genel seçimleriyle ülkedeki 12 yıllık tek parti egemenliği son buldu. Seçim öncesi AKP'nin en büyük rakibi olarak gösterilen HDP’nin yüzde 10’luk seçim barajını aşmasıyla Ankara siyasetinde tüm dengeler değişti. Meclise girebilen dört partiden AKP, CHP, MHP ve HDP’nin tek başına hükümet kurması mümkün olmadığından Türkiye'de koalisyon hükümeti ya da erken seçime dayalı senaryolar kuvvetlendi. Uzmanlar olası hükümet senaryolarını Deutsche Welle’ye değerlendirdi.
Resmi olmayan seçim sonuçlarına göre iktidardaki AKP yüzde 40.8 oy oranıyla 258 milletvekili çıkarıyor. Ana muhalefet partisi CHP, yüzde 25 oy oranıyla meclise 132 milletvekili gönderebiliyor. MHP’nin oy oranı yüzde 16.3 olarak görüldü. Meclise bu oranla 81 milletvekili gönderen MHP’yi, dördüncü parti olarak HDP izledi. HDP’nin oy oranı yüzde 13.1'i buldu. Bu oranla meclise 79 milletvekili gönderecek HDP, iktidardaki AKP’nin meclisteki sandalye sayısını düşürmeyi başarmış oldu.
AKP'ye kapılar kapatıldı
Siyaset kulislerinde AKP’deki oy kaybında Erdoğan’ın cumhurbaşkanı sıfatıyla miting meydanlarından halka seslenmesinin mi, yoksa Başbakan Davutoğlu’nun ‘yetersiz performansı’nın mı etkili olduğu tartışıladursun, seçim sonuçlarına göre AKP 12 yıllık iktidar döneminin ardından bu kez hükümet için gereken 276 milletvekili çıkaramadı. HDP’nin barajı aşmasıyla birlikte parlamentoya 4 parti girdi. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, AKP’ye içerden ya da dışardan destek vermelerinin asla sözkonusu olmayacağını belirterek AKP’ye tüm kapıları kapattı. Demirtaş’a benzer bir tavrı CHP ile MHP’nin de gösterdiğini söylemek mümkün. AKP’li koalisyon seçeneklerinin böylelikle devre dışı kalmasıyla birlikte Ankara'da daha çok HDP’nin dışardan desteklediği bir CHP-MHP azınlık hükümetinin kurulmasının mümkün olabileceği konuşuluyor.
Ankara’da siyaset kulislerini çok yakından izleyen gazetecilerin başında gelen özellikle de parlamentodaki dengeler üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan gazeteci İsmet Demirdöğen, Deutsche Welle’nin “Böyle bir azınlık hükümeti mümkün mü” sorusuna “Evet” diyor ve bunun nasıl olabileceğini şöyle açıklıyor:
AKP'de neler olacak?
“Meclise girecek muhalefet partisi liderlerinin açıklamalarına göre hepsi AKP’li koalisyonlara kapılarını kapatıyor. CHP-MHP ikilisinin kuracağı bir koalisyona ise HDP’nin dışardan destek vermesi mümkün. Bu noktada parti liderlerinin HDP ve MHP'yi ikna edecek bir ilkeler bütününün hazırlanması süreci başlar. Bu ilkeler bütünü de; seçim barajının kaldırılması gibi demokratik açılımları içerebilir. Eğer bu seçenek işlemezse, meclis başkanının seçilmesini izleyen 45 günle birlikte erken seçim gündeme gelebilir. Bu da Türkiye’de yeni yıldan önce bir erken seçimle birlikte yepyeni değişikliklere işaret edebilir.”
Ancak erken seçim seçeneğinden önce Ankara’da önümüzdeki günlerde AKP’de neler olacağı konusunun dikkatle izlenmesi gerektiğini belirten İsmet Demirdöğen, paralel yapı olarak adlandırılan Fethullah Gülen Cemaati ile girişilen mücadelenin uzantılarının seçim sonuçlarıyla birlikte yeni bir boyut alabileceğine dikkat çekiyor. Demirdöğen, “Erdoğan’ın başbakanlıktan cumhurbaşkanlığına geçiş sürecinde özellikle dönemin cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yapılan nezaketsizlikler bilinmektedir. Bu seçim sonuçlarıyla birlikte AKP içinden yeni bir partinin çıkması bile sözkonusu olabilir” derken, AKP'deki değişikliklerle birlikte başka hükümet senaryolarının da değerlendirilebileceğini söylüyor.
“Erdoğan kilit aktör değil”
Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi Başkanı Sinan Ülgen de olası hükümet senaryoları üzerinden Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlarken “En yüksek ihtimal AKP-MHP koalisyonu görünüyor. Bu koalisyon olmazsa dışardan HDP'nin destekliği CHP-MHP hükümeti seçeneği değerlendirilebilir” diyor.
Peki ya Erdoğan; AKP hükümet kurmayı başaramadığında hükümeti kurma görevini teamülen 2.partiye vermezse ne olur? “Eğer böyle bir şey yaparsa Türkiye’de demokrasi askıya alınmış olur ki, Erdoğan da artık siyasette kilit aktör olmadığını biliyor. Muhalefet liderleri; hükümet senaryolarında daha etkili olacak bundan böyle. Bu senaryolar da işlemezse erken seçim kaçınılmazdır” diyen Ülgen, özellikle Erdoğan’ın seçim sonuçlarını iyi okuması gerektiğini söylüyor. Ülgen bu sonuçların “Halk başkanlık rejimine destek vermedi, HDP’ye Türkiye partisi olma şansı tanıdı ve –Tek adam istemiyoruz- “olarak görüldüğüne dikkat çekiyor.
Muhalefetin görevi
Ekonomist yazar Uğur Gürses, yeni seçim senaryolarında ekonomideki gelişmelerin belirli olup olmayacağı sorusu üzerinde duruyor. Gürses Deutsche Welle’ye “Dünya ekonomisinde bir gerileme yaşanırken, Türkiye’de AKP iktidardan gitti diye ekonominin bozulacağına dair söylentiler ortaya atacak olanlar büyük yanılgı içinde olurlar. Tek parti istikrardır algoritması çöpe atılmıştır” diyor ve muhalefet partilerinin akılcı bir şekilde biraraya gelerek hükümet kurma işini çözebileceğini söylüyor. “Koalisyon, belirsizlik ve azınlık hükümeti üzerine dayalı tartışmalar kısa sürer. AKP, bir an önce erken seçime gitmek isteyecektir ama muhalefet de AKP’nin bu isteğini geri çevirme şansına çok sahip. Muhalefetin görevini ve dersini iyi çalışmasında fayda var” diyen Gürses, “7 Haziran seçimleriyle birlikte Türkiye’de bir normalleşme yoluna gidilmiştir ve olumlu gelişmeler birbirini izleyecektir” değerlendirmesi yapıyor.
“Erdoğan ya istifa edecek ya da…”
7 Haziran seçim sonuçlarına ilişkin en yakın tahmini yapan seçim araştırma şirketi KONDA’nın başkanı Tarhan Erdem ise Deutsche Welle’ye “Meclise giren 4 partinin acilen biraraya gelip konuşması, uzlaşması lazım. Koalisyon ya da erken seçim meselesiyle Türkiye’nin gerçek meseleleri çok farklıdır. Eğer 4 lider biraraya gelmezse Türkiye perişan olur” değerlendirmesi yapıyor. Türkiye’de hukuk, medya, ekonomi, demokratikleşme gibi alanlarda sürdürülebilir olmayan sorunlar yaşandığına dikkat çeken Erdem, “Hiçbir meselemiz bekleyemez artık. Deniz bitti. Siyasi partiler kendilerini düşünmeyi bıraksınlar ve Türkiye’ye baksınlar. Türkiye’nin beklediği uzlaşmadır” değerlendirmesi yapıyor.
Seçim öncesinde söylediği gibi halkın 7 Haziran seçimiyle birlikte Erdoğan’a “büyük bir ders” verdiğini belirten Tarhan Erdem, önümüzdeki dönemde Erdoğan’ın da ne yapacağına dönük tartışmalara değinirken “Ya istifa edecek ya da anayasaya uygun davranmaya çalışacak. Başka çaresi yok” diyor. Türkiye’nin ‘çok zor’ bir döneme girdiğini ve bu zorluğu aşması için de Erdoğan’ın sandıktan çıkan mesajı iyi görmesi gerektiğini anlatan Erdem “Bu dönemde halk, liderlerin sorun çözme yeteneğini de yeniden test edecektir. Herkesin çok dikkatli ve duyarlı davranması hayati önemdedir” yorumunda bulunuyor.