“Ergenekon davası siyasi bir davadır. Suç siyasi diye dava siyasallaştırılamaz. Dava A’dan Z’ye siyasallaştırılmıştır" diyen Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, Ergenekon’un kitabını yazdı.
"Batıgil Demokrasinin ve Hukukun Doğugil Serüveninden Kesitler / Adıyla Siyasallaşan Bir Dava: Ergenekon" adlı kitap Truva Yayınları’ndan çıktı. Hürriyet'İn verdiği habere göre, Ergenekon soruşturmasındaki hataları kaleme alan Selçuk, özetle şu görüşlere yer verdi:
Davanın siyasi adı
Ergenekon diye bir dava yoktur. Sadece Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne karşı başkaldırı suçu ve davası vardır. Davanın hukuki adı bu. Siyasi adı ise Ergenekon. Demek davayı siyasileştirme, daha işin başında, ona ’Ergenekon’ adını koyanda başlamıştır. Bu adla birlikte kimileri sanki bir Börteçine peşindedir.
Baştan kirletildi
Bugün Türkiye, 115 yıl sonra bir Dreyfus Davası olayını yaşıyor. Toplum ikiye bölünmüş. Ergenekon diye mitolojik ve politik anlam yüklü, toplum bilincini saptırıcı bir dava karşısındayız. Dava bu adlandırmayla birlikte daha baştan kirletildi. Kanımca bu yüzden daha da duyarlı olmak zorundayız. Çünkü böyle ortamlarda maddi gerçeklerin uç/düşsel/gerçek benzeri/ yanılgılara yenilme olasılığı artar. Tıpkı iyi huylu urun, kötü huyla ura dönüşmesi gibi. Olayda hukuksal yanlışlıklara değinenleri, davayı sulandırmak isteyen, ordu yanlıları; bunları dile getirmeyenleri ordu karşıtı diye göstermek, karalamak sığlıktır.
Yargıç kesildiler
Aziz Nesin, ’Türkiye’de üç kişiden beş kişi ozandır’ demişti. Bugünlerde de üç kişiden beş kişi yargıç kesildi, Türkiye’de. Dava dosyalarını inceleyen fakat duruşma yapmadıkları için yüzleşmeyi ve diyalektiği yaşamayan Yargıtay yargıçları bile bu yetkilere sahip değilken her önüne gelen aylardan beri soluk alır gibi hüküm kurup duruyor.
Şeref örselenmesin
Soruşturmanın gizliliği gerekçesi çok insancadır, çok güçlüdür, çok tutarlıdır. Kuşkulunun öz saygısı, şerefi örselenmemeli. Suç işledikleri sanılan insanlar incitilmemeli, lekelenmemeli. Ön soruşturma asla bir güç gösterisine dönüştürülmemeli.
Makul sürede olsun
Herkesin ve özellikle tutuklu bulunan kuşkuluların iddianameleri makul sürede yazılmalıdır. Yazılmazsa ve hangi eylemlerden dolayı yargılandıklarını bilme haklarına saygı duyulmazsa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesine göre adil yargılanma hakkı çiğnenmiş olur.
Gözaltı son çaredir
Özel yaşamı ve konut dokunulmazlığını çiğneyen arama, mülkiyet hakkını örseleyen el koyma, birey özgürlüğünü ortadan kaldıran gözaltı, tutuklama gibi işlemler birer önlemdir. Kural gereği ’istisna’dır. Zorunlu olduğunda başvurması gereken ’son çare’dir, ’sıra dışı’dır. Öyleyse özenle kullanmak gerekir.
Dreyfus: Haksız suçlamaların simgesi
Yüzbaşı Alfred Dreyfus, Fransız Savaş Bakanlığı’nda çalışırken Almanlar için casusluk yapmakla suçlandı. Somut kanıt olmamasına karşın Savaş Konseyi, bir gizli dosyaya dayanıp 22 Aralık 1894’te Dreyfus’a ömür boyu sürgün ve rütbesinin geri alınması cezası verdi. Ünlü yazar Emile Zola, bir gazetede Dreyfus’u savunan, "İtham ediyorum" başlıklı yazısını kaleme aldı. Bu yazıyla başlayan mücadele sonunda Dreyfus’un suçsuz olduğu anlaşıldı, nişanı ve rütbesi geri verildi. Bu dava, tarihte haksız suçlamaların simgesi haline geldi.