T24 - Çağnur Öztürk
Öncelikle talk-show türünün tarihçesine ve tanımına bakalım. İletişim Fakültesinde öğrenciyken Radyo ve Televizyonda Program Türleri dersim kapsamında sınıfta türler paylaştırılmış ve bizim gruba da talk-showu araştırmak ve o an (yıl 2004 gibi) ülkede yapılanlar üzerinden değerlendirmek düşmüştü.
Talk-show Amerikan televizyonlarında kullanılan bir deyim, İngilizler Chat-show olarak adlandırıyor. Talk-show, Chat-show birebir tanım olarak konuşma gösterileri ancak kapsamları daha geniş.
Talk-showların en ünlüsü Amerika’da 27 Eylül 1954’te NBC’de Steve Allen ile başlamış, The Tonight Show. Sırayla Jack Paar, ondan sonra dünyanın talk-show kralı olarak kabul edilen Johny Carson 30 yıl aralıksız sunduktan sonra şimdiki varisi Jay Leno’ya devrediyor.
Aslında talk-showlar yayın saatlerinde göre ikiye ayrılabilir; night talk-show (geceleri yayınlanan) ve daytime talk-show(gündüz kuşağında). Oprah Winfrey, daytime talk showun şu an piridir diyebiliriz.
Ülkemizde ise ilk özel televizyon kanalı İnterstar açılınca Orhan Boran ile Rüstem Batum aynı anda talk-show yapmaya başlıyorlar. Ve böylece özel kanalın verdiği özgürlükle programlara yasaklı isimler çıkabiliyor. Rüstem Batum yasaklı kişilerin listesini yapıyor ve her hafta programına yasaklı isimleri çıkartarak devrim yapıyor.
Bülent Ecevit, Uğru Mumcu, Ahmet Kaya… Rüstem Batum bir röportajında diyor ki; Benim felsefem şuydu; bu adamların konuşması lazım ve bu adamları dinletmek için de yanlarına popüler isim koymalıyım.
Uğur Mumcu’nun yanına mesela Tanju Çolak gibi isimleri koyuyordum. Gerçekte o isimler çok da önemli değildi, önemli olan konuşması gereken yasaklı isimlerdi. Mesela bizim bir zaman ayarlamamız vardı diyelim Bülent Ecevit elli dakika konuşmuş diğer konuklar ise üç beş dakika konuşurdu.
Bunu halk bilmiyor ama şimdi bilsinler artık çünkü bugün diğerlerinin yaptığıyla benim yaptığımın arasında uzaktan yakından bir alaka yok…Şimdi sadece geyik yapıyorlar. Bugünkü talk-showlara bir başbakan, bakan ya da bir cumhurbaşkanı çıkar mı? Söz konusu bile değil soramazsınız bile. Cumhurbaşkanının kendisi bizim programa gelmek istedi.’’
Gerçekten de bugün bırakın talk-showlara bu kişilerin çıkma mucizesini siyaset programlarına çıkarabilmek bile çok zor. Rüstem Batum başlı başına televizyonculuğumuzda devrimdir ve onu ekranlarda görmek istiyorum ekranların bu ara ona çok ihtiyacı var. Bütün bu açıklamaları okuyunca televizyonlarımızda talk-show türünün aslında tam olarak o zamandan bu zamana kadar yapılmadığını görüyoruz.
Ancak Okan Bayülgen’in yeni Kral serilerinden Muhallebi Kralı, Medya Kralı, Kral Çıplak, Muhabbet Kralı da bence talk-show türüne girer diyebilirm. Belki de Okan Bayülgen yıllardır yapmak istediği gerçek talk-showları gerçekleştirmek istediği için bu köklü değişime gitti ve bir süre de Kanal D’de bunun testini yapmış oldu. Okan Bayülgen, Rüstem Batum’u konuk etse de keşke televizyonculuk ve talk-show üzerine iyi bir sohbet dinlesek…
Medya Kralı’na benden naçizane bir tavsiye; program eğer medyayı konuşuyorsa medya sadece televizyondan ibaret değil ama programda sadece tv programlarınında yaşanan enteresan olayların bantlarını görüyoruz. Gazete manşetleri, haberleri, sosyal medyadan örnekler…medyaya yazılı ve görsel bir bütün olarak yaklaşılmalı.
Bayülgen’in geçen programda sarf ettiği şu sözlere de değinmeden geçememeli, içinde epey de kinaye var zira; ‘’Önemli olan o sezon içindeki üretimimiz neydi, reytinglere bakmayız çok çalıştıysak çok ürettiysek kendimizden memnunuzdur seyirci üretime bakar kendisi için ne kadar çalışılıyor ona bakar bu iş Fatmagül’e benzemez?!..’’
Beyaz Show ise daha çok içinde müzik ve eğlence barındıran bir konuşma gösterisi. Beyaz ile Bayülgen ise yıllar sonra farklı kanallarda aynı saatte ekranlarda. Medya Kralı ile Beyaz Show içerik olarak farklı olduğundan rakip olarak görmüyorum programları. Ancak Disco Kralı ile Beyaz Show kıyasa tabi olabilir kanımca. Bu anlamda Bayülgen’in karşısında yer alan Hakan Yılmaz’ı da sunucu olarak başarılı bulduğumu belirteyim
Larry King’in talk-showculara üç altın öğüdü önemli
1. Her zaman hazırlıklı olun
2. Mizah duygunuzu kaybetmeyin
3. Karşınızdakini dinlemeyi öğrenin.
Talk-showculara, *dinleme*yle ilgili ise; ‘Unutmayın seyirciler maça hakemi izlemeye gitmezler, oyuncuları izlemeye giderler. İyi bir talk-showcu da hakemdir, görevi sadece en can alıcı soruları sorup karşısındakinin konuşmasını sağlamaktır.’’ diye tavsiyede bulunuyor.
Yabancı talk-show ve programlarda pre-prodüksiyon aşamasında 80-100 kişi çalışıyor ve bunların içinde çok iyi araştırmacılar ve yazarlar var. Bizde ise genel olarak konuşma becerisi olan her kişiliği ekrana sürersek geyik muhabbetinden öteye gitmiyor. Birçoğunda ise aynı şarkıcılar ve türkücüler davet edilerek eğlenceden başka bir kaygısı olmayan programlar ortaya çıkıyor.
Sonuç olarak ise en önemli sorunumuz; talk-show ile müzik-eğlence türünün tanım olarak ülkemizde karıştırılması.