Gündem

'Türk-Kürt ittifakında AB'deki gibi bir yapı gündeme gelebilir'

Türk-Kürt İttifak'ından "sınırlar değişmeksizin Türk ve Kürtlerin ekonomik, siyasal, kültürel, sosyal, siyasal ilişki ve işbirliği içerisinde bulunacağı toplumsal ve siyasal bir vasatın oluşturulması" anlaşılmalıdır

19 Kasım 2013 12:13

2007 yılında AKP için Türkiye’nin ilk sivil anayasa taslağını hazırlayan ekipte yer alan Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Anayasa Profesörü Fazıl Hüsnü Erdem, Irak Kürdistanı Başkanı Mesud Barzani’nin Diyarbakır ziyaretini değerlendirdi. Erdem, Irak Kürdistanı Başkanı Mesut Barzani’nin Diyarbakır ziyaretinin ileriye dönük Türk - Kürt ittifakına ilişkin önemli bir mesajlar içerdiğini söyledi. Aynı zamanda Güneydoğu Anadolu Bölgesi Âkil İnsanlar Heyeti üyesi olan Erdem, konu hakkında, “Barzani’nin Kürdistan Bölgesel Yönetim Başkanı ve devletin resmî ziyaretçisi sıfatıyla Diyarbakır’a gelmesi fiili bir mesaj içeriyor. Bu ziyarete sonradan BDP’nin de sıcak bakması, destek vermesi Türkler ile Kürtler arasında büyük ittifaka ilişkin bir mesajdır. Tıpkı AB’de olduğu gibi bir yapılanma gündeme gelecektir. Asıl gezinin önemsenmesi gereken mesajı budur” dedi.

Taraf'tan Bahar Kılıçgedik'in Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Anayasa Profesörü Fazıl Hüsnü Erdem ile yaptığı söyleşinin ilgili kısmı şöyle:

 

Kırgınlık azaldı

 

Barzani’nin Diyarbakır ziyaretinin BDP tabanında rahatsızlık yarattığını söyleyen Erdem, bu rahatsızlığın nedeninin ise ziyaretin parti dışlanarak gerçekleştirilmesi olduğunu ifade etti. “İlk gün Başbakan Erdoğan’ın, Baydemir’i ziyaret etmesi ile kırgınlık azaldı” diyen Erdem, Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır’da yaptığı konuşmayı ise şu sözlerle değerlendirdi: “Dağdakilerin aşağıya ineceği, cezaevlerinin boşalacağı ifadesi herkesi şaşırttı. Bu üstü kapalı genel siyasi af olarak değerlendirildi. Başbakan af taahhüdünde bulundu. Kürt meselesinin çözüm sürecinin sonlandırılmasında kritik bir adımdı. Diyarbakır’da böyle bir mesaj vermesi çok önemli. Özellikle Başbakan tarafından taahhüt edilmesi daha da önemlidir.” 

 

Yüz sene sonra fırsat doğdu

 

“Yüz sene önce Misak-ı Milli sınırları içerisinde yaşayan Türk ve Kürtler arasında bir ittifak söz konusuydu. Irak, İran, Suriye ve Türk Kürtlerinin birlikte hareket ederek milli kurtuluş mücadelesine destek verdiklerini biliyoruz. O zaman da bir Türk - Kürt ittifakı söz konusuydu. Tıpkı Birinci Dünya Savaşı’nda ve Türklere Anadolu’nun kapılarını açan Malazgirt Savaşı’nın yapıldığı 1071’lerde olduğu gibi... Milli Kurtuluş Mücadelesi’nde Kürtlerin verdiği destek boşa çıkarıldı, tabiri caizse Kürtler kandırıldı. Ama yüz sene sonra Türkiye ve Kürtler arasında böyle bir fırsat doğru. Kürtler artık Ortadoğu’da önemli bir aktördür.

 

AB'deki gibi bir yapı gündeme gelebilir

 

Türk ve Kürt ittifakı derken şu kastediliyor: “Sınırlar değişmeksizin Türk ve Kürtlerin ekonomik, siyasal, kültürel, sosyal, siyasal ilişki ve işbirliği içerisinde bulunacağı toplumsal ve siyasal bir vasatın oluşturulmasıdır. Tıpkı AB’de olduğu gibi yapılanma gündeme gelecektir. Nasıl İkinci Dünya Savaşı sonrasında kömür ve çelik birliği etrafında Avrupa Birliği nüvesi oluşturulduysa bugün Kürdistan’ın doğal gaz rezervleri, petrol kaynakları Türk ve Kürt ittifakını oluşturacaktır. Konfederal yapıya benzer bir yapı oluşturulabilir.Öcalan’ın da sık sık vurgu yaptığı bir şey bu.”

 

'Başbakan çözüme stratejik yaklaşıyor'

 

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ise, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’da yaptığı konuşmayı şu şekilde değerlendirdi: “Başbakan Erdoğan’ın konuşmasının önemli mesajlar içerdiğini düşünüyorum. Özellikle toplumun bazı beklentilerine cevap niteliğinde sorunun çözümüne işaret eden bazı mesajlar içerdiğini düşünüyorum. Cezaevlerinin boşaldığı, dağdakilerin indiği günleri göreceğiz şeklindeki açıklaması bir kararlılığı bir vizyonu ortaya koyuyor. Vizyonunda nihai barışın sağlanmasının hedeflendiği görülüyor. Barış ve çözüm sürecine taktik olarak değil stratejik olarak baktığı ve bu çatışmayı nihayete erdirmede kararlılığa sahip olduğunu gördüm. Başbakan’ın konuşmasını bu anlamda önemli buldum. Silahlı güçlere, KCK’ya ve topluma mesajlar verdi. Çünkü demokratikleşme paketinde bizim de beklentilerimiz vardı. Silahsızlanma sürecine bağlı olarak adım atacağını ifade etmişti. Buna kapı aralayacak yasal düzenlemeye işaret etmemişti. Dünkü konuşmayla buna bir kapı aralandı. daha büyük adımların atılacağı bir zeminin oluşturulduğunu düşünüyorum. “