Gündem

'Türk kadını da adet, gelenek ve görenek adı altında adaletsizlikten muzdarip'

Mısır'ın ünlü kadın dergilerinden birine konuşan Emine Erdoğan,

20 Şubat 2013 10:53

Yıllardır tüm röportaj tekliflerini geri çeviren Emine Erdoğan ilk kez Mısır'ın ünlü kadın dergisi Nisf el-Dünya’ya konuştu. Emel Fawzi adlı muhabirin sorularını yanıtlayan Emine Erdoğan " Türk kadını da adet, gelenek ve görenek adı altında adaletsizlikten muzdarip" dedi.

Türkiye'de kadınların iş dünyasında daha aktif olmaları için yatırımlar yapıldığını söyleyen Erdoğan'ın Nisf el-Dünya dergisine verdiği  röportaj şöyle:


En iyi kadın 'Emine'.. Kendisi de ismi gibi…

Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Myanmar'a ziyaret ettiğinde milyonlarca insanın önünde duygulanıp gözyaşlarını tutamayan bu kadın bir soruyu gündeme getirmiş oldu: Bizim gibi ülkelerde bu tip eşlere neden rastlanmıyor?. Şimdiye dek siyaset sahnesinde ya gölge eş modeli gördük ya da kocaları gibi despot ve kontrolcü kadınlar.

Eşine seven, ona inanan ve destekleyen, ülkesinin katı kurallarına meydan okuyan, başörtüsünü takan, o zamanın kanunlarına göre başörtülerini çıkarmaları gerekince kızlarını eğitim için yurtdışına gönderen bir kadın.
Emine Erdoğan eşinin hükümete ayak bastığı andan beri kalbinde kendi milletinin ve İslam aleminin endişelerini taşıyor. Ama ülkesinin siyasi işlerine müdahale etmeden…

Onunla, Arap dünyanın ilk basılı dergisinde belki de Ortadoğu’nun ilk röportajını yaptık. Mısır olaylarını, Arap devrimlerini, Türk kadınını konuştuk.

-Türk kadından başlayalım, bizler Türk dizilere tutkuyla bağlandık, kültürel olarak yakınız, birçok örf ve adetimiz benziyor. Şunu öğrenmek istiyoruz: Türk kadının toplumdaki pozisyonu ve en önemli sorunu nedir?

-E.E : Öncelikle Mısırın en önemli Kadın Dergisine başarılar diler ve Mısır'daki bütün kardeşlerime sevgilerimi sunmak istiyorum. Türk kadını bütün dünyadaki kadınlar gibi aslında. Sosyal problemler aynı. Mesela eğitim ve sağlık standartlarının düzeyini yükseltmek, eşitlik, tüm alanlarda eşit fırsatlar….Türk kadını da adet, gelenek ve görenek adı altında adaletsizlikten muzdarip.

-Ama biz Türkiye'de kadınların eşitlik hareketleri çok aktif olduğunu biliyoruz, bu yönden sonuç elde edilemedi mi?

-E.E : Evet, çok önemli kadın hakları reformları yapıldı. Kadın erkek eşitliği, yasal ve anayasal koruma altında. Ve kadına karşı şiddeti önlemek ve cezalandırmak için güçlü yasalar konuldu. Kadınların iş dünyasında daha aktif olmaları için ve iş hayatına katılmalarını sağlamak için krediler ve ikramiyeler uygulanıyor.

-Geçmiş yıllarda Türk kadınlarının eğitimi için birçok kampanya yaptınız gerçekten kızlara bu tür kampanyalar verimli oldu mu?

-E.E :Türkiye'de kadınların eğitim düzeyini yükseltmek için özellikle çok çaba harcanıyor. Kız çocukların okulla gitme oranının % 97’ye ulaşmış olmasından gurur duyuyoruz. Benim bizzat yürüttüğüm ülkenin her yerindeki kampanyalar, son on yıl içinde, yaptığımız teşviklerle kırsal kesimlerde yaşayan binlerce genç kızın eğitilmesine sebep oldu. Ve çok sayıda yaşlı kadın okuma yazma programlarına katılarak okuma yazma öğrendi. Kadınların siyasi alanda, kamu hizmetlerinde ve hükümet organlarında temsil oranı giderek artıyor.

Ancak kadınlar inisiyatifi kendi ellerine almalı. Böylece sorunlar çok daha hızlı çözülür ve gelecek için şansımız ve umutlarımız artar.

-Çağırınız sadece Türk kadınına değil tüm dünyada kadınların güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyorsunuz..

-E.E : Biz aslında kadın sorunlarını yerel veya küresel meseleler diye ayırmıyoruz. Tüm dünyadaki kadınların ortak sorunları var ve biz bu sorunları kolektif eylem yoluyla daha kolay çözülebileceğini inanıyoruz. Bu bağlamda, Türk ve Mısırlı kadınlar arasında bu tür yakın ilişkiler olmasını bekliyoruz, ortak sorunlarımızın çözümünde bizim dayanışmamız ve yakın işbirliği yapmamız çok önemli.

Önümüzdeki dönemde Türk-Arap ilişkilerinde bir patlama yaşanacak mı sizce?

-E.E : Türkler ve Araplar birçok bakımdan benzerlikler taşıyor. Tarihi, kültürel , dini ve etik bağlarımız var.. Hatta dilimizin farklı olmasına ve farklı ülkelerde yaşamamıza rağmen birbirimize çok yakın, bir elin parmakları gibiyiz. Bizler akrabayız ve komşuyuz. Ne yazık ki, uzun yıllar aramızda bazı engeller oluştu. Son zamanda bu engellerin kaldırılması ve halkların yakınlaşması çok sevindirici. Bölgedeki halkların birleşmesi için Türkiye çok istekli .

-Bu yakınlaşmada Arap devrimleri ve özellikle Mısır devriminin payı olduğuna inanıyor musunuz?

-E.E : . Mısır'da gerçekleşen devrim Türk vatandaşlarını çok mutlu etti. Yoğun işbirliği için önümüzü açtı. Türkiye ve Mısır bölgede çok güçlü ve etkili iki ülke.Türkiye ve Mısır arasındaki işbirliğinin, bölgedeki sorunların birçoğunu çözeceğini, barış, refah ve huzur sağlayacağını ve diğer ülkeler için bir ilham kaynağı olacağını düşünüyorum.

-Mısır’a iki kere devrimden sonra ziyaret ettiniz. Gelişmeler hakkında ne yorum yaparsınız?

-E.E : Mısır gördüğüm kadarıyla ‘Dünyanın Anası’ lakabını hak etmiştir. Tarihiyle ve kültürel medeniyetiyle ziyaretçilerini büyülüyor. Devrimden sonra Mısır zor durumlarla karşılaşsa da Mısır halkı bu sınavı başarıyla atlatacak, bu zorlukların üstesinden gelecektir. Biz Türkiye'de Mısır'daki gelişmeleri yakından izliyoruz. Ümidimiz bu pozitif değişim devam eder ve çatışmaları geçmişte bırakır ve Mısır dünyada hak ettiği noktaya ulaşır.

-Yemen, Tunus ve Suriye'de genel Arap Baharı devrimleri için vizyonunuz nedir?

-E.E : Biz hangi ülke olursa olsun büyük bir ilgi ve dikkat ile bölgedeki bütün Arap uyanışlarını takip ediyoruz. Halkların meşru insani isteklerini destekliyoruz. Daha iyi bir yaşam için ayaktalar. Ne yazık ki, yıllarca bu bölgedeki kardeşlerimiz hükümetlerin zulüm ile ezildi. Bugün bu baskıcı rejimler halkın özgür iradesi ile değiştirildi. Biz Suriye halkına da destek veriyoruz. Daha önce dostluk bağlarımıza rağmen Esma Esad’ın sessizliğini eleştirmiştim. Türkiye insani yaşam için mücadele eden tüm kardeşlerimize yardımcı olmya devam edecektir..

-Myanmar'a ziyaret ettiniz ve milyonlarca insanın önünde duygulandınız ve gözyaşı döktünüz. Gazzeye gittiniz, desteklediniz ve çeşitli toplantılara katıldınız. Sizce Müslüman kadınlar Müslüman dünyadaki ezilen toplumları savunmak için neler yapmalı?

-E.E : Trajedilere duyarsız kalmamalıyız. Ne yazık ki bu insanlık dışı ve utanç verici operasyonlara uluslararası toplum duyarsız.

Ben Filistinin gelişmelerini yakından takip ediyorum. Özellikle Gazze'yi. Dört yıl önce gerçekleşen katliamda 1500 insan öldüğünden bu yana Gazze'ye yardım gönderiyoruz. Ben şahsen yardım teslimatında çalışıyorum, birçok dost ülkenin lider eşleriyle Filistin için çeşitli etkinlikler düzenledik. Bütün dünya Filistini ve Gazze'yi bıraksa da biz onları terketmeyiz ve yalnız bırakmayız. Gazze'yi hapishane sinden kurtarmaya çalışacağız. Myanmar'da da çok duygulandım ve üzüldüm. Özellikle kadınlara ve çocuklara karşı yapılan zulme şiddetle karşıyım..

- Son söz olarak ne söylemek istersiniz?

Sizlere teşekkür ederim. Mısır kadınlarının devrimdeki ve genel olarak toplumdaki rollerine hayranlık duyduğumu belirtmek isterim ve hepsini sevgi ve saygılarımı sunarım.

Çeviren: MBC.COM muhabiri Abir Zaki