Bilim / Teknoloji

Türk bilimciden E=mc²'ye yeni yaklaşım

Okan Üniversitesinin "Türk bilimadamı Einstein'nın teorisini çürüttü" başlıklı açıklmasında Prof. Dr. Tolga Yarman'nın izafiyet konusunda büyük bir bu

17 Aralık 2008 02:00

Okan Üniversitesinin "Türk bilimadamı Einstein'nın teorisini çürüttü" başlıklı açıklmasında Prof. Dr. Tolga Yarman'nın izafiyet konusunda büyük bir buluş yaptığını duyuruyor:

Okan Üniversitesi'nin dünyaca ünlü öğretim üyesi Prof. Dr. Tolga Yarman'ın, Einstein'ın "Genel Görecelik Kuramı"nı çürüten yeni teorisi, deney yoluyla kanıtlandı. Yarman, bilim dünyasında çığır açacak teorisini, çalışma arkadaşları Prof. Dr. Metin Arık ve Prof. Alexander Kholmetskii ile birlikte, ilk kez, Okan Üniversitesi'nde yapacağı basın toplantısında açıklayacak.



Dünyaca ünlü nükleer fizikci Prof. Dr. Tolga Yarman, uzun süredir üzerinde çalıştığı teorisiyle Einstein'ın "Genel Görecelik Kuramı"na, farklı bir yaklaşım getirdi. Konu üzerinde Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Arık ile birlikte çalışan Yarman'ın tezini, Belarusya Devlet Üniversitesi'nde Prof. Alexander Kholmetskii yönetiminde yapılan deneyler doğruladı.

Prof. Dr. Tolga Yarman kimdir ?
 
Deneyler, ilk evrede "bağıl manyetik alanın", ışık hızından en az dört kat daha hızlı yayıldığını gösteriyordu.Yarman'ın teorisine göre, enerji alış verişi içermeyen "bilgi", örneğin "yer çekimi" ya da "elektriksel etkileşme" bilgisi, ışık hızından daha hızlı yayılabiliyor.
Duran cisimler ise, birbirleriyle hangi uzaklıkta olurlarsa olsunlar anî olarak etkileşebiliyorlar. Bu yaklaşımın, Einstein'ın özel görecelik kuramı ve enerji korunumu yasasından hareketle türetilen, diğer yandan çağdaş atom kuramıyla tamamen örtüşen "püf noktası", Prof. Yarman'ın önerisi uzantısında, son olarak, Belarusya Devlet Üniversitesi'nde, nükleer saatler zemininde gerçekleştirilen deneyle kanıtlandı.

Prof. Dr. Tolga Yarman, Prof. Dr. Metin Arık ve Prof. Dr. Alexander Kholmetskii, Okan Üniversitesi'nde 18 Aralık'ta saat 11:00'de yapacakları basın toplantısında dünya bilim çevrelerinin dikkatlerini üzerinde toplayan söz konusu kuramı, ilk kez kamuoyuyla paylaşacaklar.

Prof. Dr. Tolga Yarman ve Kuramı Hakkında

Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Tolga Yarman, bir süredir, çağdaş atom kuramı ile, Einstein'ın Görecelik Kuramı'nın sonuçlarını birbirine bağlamaya çalışıyordu. Bu çerçevede, "uzay", "zaman" ve "kütlenin" bir ve yalnızca bir biçimde yapılanması gerektiğini ortaya koydu. Prof. Yarman bu çerçevede, ancak, Einstein'ın Genel Görecelik (Yerçekimi) Kuramı'nın sonuçlarına, Büyük Usta'nın izlediği yoldan bambaşka bir yoldan (enerji korunumdan hareketle) ulaşıyordu.

Farklı farklı yollardan elde edilen sonuçlar, ölçüm aletlerinin yettiği kadarıyla hemen hemen aynıydı, ama, "tam eşit" değildi. Örneğin Prof. Dr. Yarman'a göre, kara delikler yoktu. Bu ilginç durum, 1999'da Fransız NASA'sının (ONERA) dikkatini çekti. Hem Einstein'ın, hem Yarman'ın sonuçlarının geçerli sayılması, mümkün görünmüyordu. ONERA Araştırıcıları, aradaki küçük farkı ölçmek üzere, kolları sıvadılar, ama eldeki aletlerin duyarlılığı, söz konusu sapmayı seçmeye, yetmedi. ONERA, Prof. Yarman'dan, ilk elde akla gelenlerden başka deneyler, düşünmesini, istedi.

Prof. Yarman sonunda, Prof. Metin Arık ve Prof. Vladislav Rozanov ile 2007'de Moskova'da gerçekleşen Physical Interpretations of Relativity Theory, Konferansı'na, aradaki farkı çarpıcı biçimde sergileyebilecek, öngörüler sundu. Yarman-Arık-Rozanov öngörüsüne göre, dönen bir tepsinin ucuna yerleştirilmiş olacak, örneğin nükleer bir saat, Einstein'ın Çağdaş Yerçekimi Anlayışı'nın ve Evren Davranışbilimi'nin temeli sayılan öngörüsünün, işaret ettiği katsayı kadar değil, bunun, yaklaşık iki katı kadar geri kalmak durumunda olmalıydı. Dahası, gerçekten eğer öyleyse, Einstein'ın, "yerçekimi etkisi" ile "ivmesel etkinin" aynı olduklarına dair, temel varsayımına ihtiyaç kalmayacaktı...
Bu bir tarafa, O'nun vazettiği şekliyle, bu varsayım, enerji korunumu yasasını, ihlal ediyor olacaktı. Bu olgu son toplamda, biliniyor olsa da, enerji korunumu yasasının mı, yoksa Einstein'ın temel varsayımının mı, esas olarak, doğayla barışık olduğu, bir sorunsal olmaya devam ediyordu.

Yarman-Arık-Rozanov'a göre, Einstein salt harekete bağlı etkinin ötesinde, "tek başına" ivmenin etkisini, göz ardı etmişti.
Söz konusu sav ile Belarusya Devlet Üniversitesi'nden Prof. Alexander Kholmetskii ve Arkadaşları, ilgilendiler.
Bir yıldan fazla bir zaman, deney hazırlıkları sürdü. Nihayet geçtiğimiz günlerde, deneyler sonuç verdi; Einstein'ın öngörüsü deneysel gözlemlerle hiç örtüşmüyordu. İvmeli harekette, ivmenin etkisine bir tek yer değiştirme etkisi yetmiyordu; bunun yanı sıra, münhasıran ivmenin etkisi, ayrıca dikkate alınmak gerekiyordu.
Bu gelişme uzantısında, neredeyse yüzyıldır, bir yanda atom dünyasına, öbür yanda gökyüzüne dönük, farklı farklı çizgilerde gelişmiş tasavvurlarımızın, nasıl olup da bir türlü bağdaştırılamadığı, önemli ölçüde açıklık kazanmış görünüyor.
Başka bir deyişle, beklenecek olduğu şekliyle, esas olarak, gökyüzü atom gibi, atom ise gökyüzü gibi davranıyor. Böylelikle madde ve kainat tasavvurumuz, benzersiz biçimde bütünleşiyor, rahatlıyor.

"Prof. Dr. Yarman'ın çalışmaları uzantısında gerçekleştirilen açılım, geçen yüzyılın baştan yazılması sonucunu beraberinde getirebilecektir..." Prof. Dr. Kholmestkii, böyle diyor.
Yaklaşımın bir başka ilginç tarafı şu ki, "etkileşme", bilindiği şekliyle "enerji alışverişi" yoluyla olabileceği gibi, alışılmışın iyice tersine, "enerji alışverişi" olmadan da olabilir, görünüyor.

Eğer böyleyse, Einstein'ın ilk kuramı olan, Özel Görecelik Kuramı ile herhangi bir uyum sorunu olmaksızın, özellikle yerçekimsel ve elektriksel etkileşmeler (ki kainatın temelini teşkil etmekteler), ışık hızından çok daha hızlı, hatta pratikçe sonsuz hızda olarak gerçekleşebiliyor, görünüyor. Bu olgu başlı başına bir çığır açabilecek gibi duruyor.
Gerçekte anî denebilecek (bir anda gerçekleşen) etkileşme, tuhaf biçimde, Çağdaş Atom Kuramı'nın işaret edegeldiği bir olgu olmakla beraber,
Özel Görecelik Kuramı ile bağdaşmıyor olarak algılanıp, Einstein'dan başlayarak, göz ardı ediliyordu. Başka bir deyimle, Prof. Yarman'la, Prof. Arık ve Prof. Khometskii'nin açtığı yol, bağdaşmıyor gibi duran iki farklı disiplini, sarmaştırmayı başarmış görünüyor.