Gündem

Turgut Özal, Fethullah Gülen'i 'darbe olacak' diye uyarmış

Turgut Özal’ın 1980’li yıllarda Başbakanlık Müsteşarı’yken Fethullah Gülen’i, “Askerlerin darbe yapması kesinleşti, saklanman iyi olur” diye uyardığı ortaya çıktı

14 Nisan 2013 13:15

ANAP döneminin etkili isimlerinden eski bakan Ekrem Pakdemirli, Turgut Özal’ın 1980’de Başbakanlık Müsteşarı’yken Fethullah Gülen’i, “Askerlerin darbe yapması kesinleşti. Saklanman iyi olur” diye uyardığını söyledi.

Pakdemirli, ‘Özal’ın Mirası’ adlı kitabında Turgut Özal’ın 1980’li yıllarda Başbakanlık Müsteşarı’yken Fethullah Gülen’i, “Askerlerin darbe yapması kesinleşti, saklanman iyi olur” diye uyardığını yazdı.

\

Pakdemirli, ANAP’ın iktidar yılları ve Özal’ın başbakanlığı ile cumhurbaşkanlığına döneminde meydana gelen önemli gelişmelerin perde arkasının da yer aldığı anılarını, “Özal’ın Mirası” adıyla kitaplaştırdı.

Turgay Yavuz’un kaleme aldığı kitap, önümüzdeki günlerde Ufuk Yayınları tarafından piyasaya çıkartılacak. Kitapta yer alan bazı çarpıcı bölümler şöyle:

GÜLEN’İ UYARDIK: Fethullah Gülen Hocaefendi ile İzmir’de tanıştık. Hocaefendi, Bornova Merkez Camii’nde vaiz idi. Ben de üniversitede hocaydım. Ben İzmir’e 1972’de taşınmıştım. İlk başlarda vaazlarını dinledim. Daha sonra Hacı Kemal Erimez vasıtasıyla zaman zaman Hocaefendi ile görüştük. Hocaefendi ile irtibatımız Hacı Kemal Erimez vasıtasıyla devam etti. 1980 ihtilalı yaklaşırken Turgut Özal, Hacı Kemal Erimez ve Fethullah Gülen’in de aralarında bulunduğu kişiler ile beraber Ankara’da benim evimde bir araya geldik. Bu toplantıda Fethullah Gülen’e askerlerin söz dinlemediğini, darbe yapacaklarının kesinleştiğini, kendisinin saklanmasının iyi olacağını tavsiye ettik. Amerika’ya gitmeden önce kendisi ile zaman zaman görüşüyorduk. Amerika’da da yanlış hatırlamıyorsam bir defa görüştük. Fethullah Gülen’in camiası eğitim öğretim işlerinde harikalar meydana getirdiler, ülkenin yurt dışında tanıtımını çok başarılı biçimde yaptılar.

BİTLİS ÖLDÜRÜLDÜ: 1993’te Eşref Bitlis, Jandarma Genel Komutanıydı. 1980’den beri Bitlis Paşa’yı tanırdım. Ülkesine bağlı bir vatan evladıydı. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sorunların çözülmesi için bazı adımların atılmasını o da gerekli görmekteydi. Bazı siyasi adımların atılmasıyla sorunun daha iyi yönetileceğine inanıyordu. Bu konularda raporlar hazırladı.

Bir kısım çevreler bundan rahatsızlık duyarak onu ortadan kaldırdılar. Bitlis Paşa kasıtlı öldürülmüştür. Bundan yüzde yüz eminim. Bir pilot olarak söylüyorum. O uçağın siparişini ben verdim havada öyle kolay kolay düşmesi mümkün değildi. Özelliklerini hala hatırlıyorum. Zamanın Genelkurmay Başkanı’na bu olayın bir suikast olduğunu söyledim ve konu ile bizzat ilgilenmesini rica ettim. Bu işte mutlak surette derin devletin parmağı vardır.

MASON BAKANLAR: ANAP çok renkli bir partiydi. Bu durum hükümete de yansımıştı. Mesela Sanayi ve Ticaret Bakanı olan Cahit Aral masondu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Devlet Bakanlığı yapmış olan Cemal Büyükbaş da masondu. Özal, Büyükbaş’ı okuldan ve bürokrasiden tanıyordu. Bu arkadaşların masonluklarının aktif olduklarını zannetmiyorum. Yükselmek için zamanında bu teşkilata girmişlerdi diye düşünüyorum. Yine mesela Şahap Kocatopçu  hem 1961’deki Kurucu Meclis’te Sanayi Bakanıydı ve o da masondu. Hem de masonların önde gelenlerindendi.

 

Semra Hanım’ın ayaklarını yıkıyorlardı

 

Semra Hanım, Özal’a çok iyi bakıyordu. Özellikle hasta olduğu dönemde Turgut Ağabey’e çok iyi baktı. Yani onun için Turgut Ağabey’e iyi bir hasta bakıcı oldu diyebilirim. Zamanla etrafında çok insan toplanmasından dolayı başı biraz sersemlemiş olabilir. Bazı kadınlar yanına geliyordu. Efendim siz bugün çok yoruldunuz deyip ayaklarını yıkıyor, sonra da kuruluyordu.

Böyle olunca tabii Semra Hanım da bu durumdan etkilendi. Sonra bazı programlara katıldı. Orda ona sesiniz güzel dendi. Bir mikrofon uzattılar, başladı şarkı söylemeye, tabii bu durum Özal’a biraz zarar verdi. Biz Turgut Ağabey’e bu durum üzerine biraz yüklendik. Ağabey dedik siz Bülent Ulusu’nun veya Süleyman Demirel’in karısının çıkıp şarkı söylediğini gördünüz mü? Bu sözlerimiz üzerine rahmetli, gözleri dolarak ‘Karısına söz geçiremeyen tek erkek ben miyim?’ dedi.