Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, pandemi döneminde yaptıkların yeterli olmadığını belirterek; "Yardım yapmakla olmaz. Bu insanlar askerliğini yaptılar mı? Yaptılar. Okudular, çalıştılar ülkelerinin üretimine katkı sundular. Esnaf kapatıldı ne oldu? Öyle bir defa 500 lira, 700 lira vermekle olmaz bu işler. Biz de yapsak olmaz başkası da yapsa olmaz” dedi. Maçoğlu iktidarın "sosyal devlet anlayışı" ile hareket etmesini gerektiğine vurgu yaptı.
Sözcü TV Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş'ın sorularını yanıtlayan Maçoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"Halk sizi seçiyor ve bu şehrin bütün sorunlarını tartışma, kamu kurum ve kuruluşlarıyla birlikte yönetme onların hizmet alanlarını genişletme ve birlikte iş yapabilmek için uğraşıyoruz. Eğer mevcut sisteminin dışındaysanız ya da sizi kendinden görmüyorsa tüm kurumlardan azade ediyor sizinle çalışmıyor korkuyor, kaygı duyuyor acaba başımıza ne gelir diyor.
"Siz de böyle olunca istediğinizi, kafanızdakini yapamıyorsunuz. Biz bir çalışma yürüttüğümüzde o çalışma bir kamu kurumunu ilgilendiriyorsa ve o bunun içinde değilse engeldir size, yaptırmıyor size.
Yapsa da gizli kapaklı yapmak istiyor. Normalde ben yerel yönetimde seçilen bir belediye başkanı il tarım müdürlüğüyle ortaklaşa gitme ihmalim olsa ya da benzeri kurumlarla yetki alanlarımız olsa, onlarla birlikte çalışma durumumuz olsa onlarla birlikte bu şehre çok güzel şeyler yaparız."
"İnsanlara 3 kere yardım yaptın, bütün yaşamını onunla mı sürdürecek?"
"Pandemi ilk çıktığında hepimiz bir şekilde bir çalışma yürüttük. Sokakları dezenfekte ediyoruz. Yoksul insanlara yemek ve ekonomik destekler dağıttık ve hala daha devam ediyoruz. 3 ay boyunca belediye esnafından kira almadık. Uzun süre kiralarını ödeyemeyenleri erteledik. Bir insanda para yoksa ne yapacaksın? Bütün alanlara ilaçlama yaptık."
"Bin 500 aileye gıda yardımı yaptık, 230 yakın yaşlı yemek yapamaz ailelere yemek yaptık. Çocuklu ailelere bebek bezi, giyim, eğitim yardımı yaptık. İnternet ve tablet yardımı yaptık. Fakat nereye kadar yani insanlara 3 kere yardım yaptın bütün yaşamını onunla mı sürdürecek? Burada sosyal devlet anlayışıyla hareket edilmelidir."
"Bugün yıllarca devlete çalışan insanların 1 yıl ya da 2 yıl pandemiden kaynaklı yok sayıldığı bir dönemdeyiz biz. Yardım yapmakla olmaz. Bu insanlar askerliğini yaptılar mı? Yaptılar. Okudular, çalıştılar ülkelerinin üretimine katkı sundular. Esnaf kapatıldı ne oldu? Öyle bir defa 500 lira, 700 lira vermekle olmaz bu işler. Biz de yapsak olmaz başkası da yapsa olmaz."
Erdoğan Aktaş'ın, “En yaptığınız toplu sözleşmede ortalama 8 bin lira gibi çalışanlara bir maaş verebilecek bir duruma geldiniz. Ayrıca kadın çalışanlarınıza ‘regl izni' gibi daha önce olmayan bir takım uygulamaları gündeme getirdiniz ki kadınlara pozitif ayrımcı olma konusunda ben de hem fikirim her açıdan. Hem çalışanlarınızın yaşam standartlarınızın yükselebilmesi için hem de bu tip sosyal ya da psikolojik desteklerin verilebilmesi için somut koşullar yeterli mi Tunceli'de? Sürdürülebilir mi bu?” sorusuna Maçoğlu şöyle yanıt verdi:
"Kısa vadede zorlanabiliriz ama uzun vadede sonunda bunlar sürdürülebilir şeylerdir. Yani birilerine baskı kurmazsan herkesi kendin gibi eşit gör zaten bunun için bir çalışma yürütmene gerek yok kendiliğinden oluyor zaten. Bütün insanlar eşit. Biz sonradan ayrıştırıyoruz."
"Bugün kadını ötekileştiriyorsa, LGBT'yi ötekileştiriyorsa ya da hayvanları ötekileştirip erkek egemen bir yapıya bu doğanın efendisi olarak kendimizi görürsek bu sorulara cevap olmak zorunda kalıyor. Biz işçileri aldığı maaşla değerlendirmeyi doğru bulmayız. İlk olarak bütçemize bakarız halka hizmet için ama daha sonra o halka hizmet eden işçinin emeğinin değerinin karşılığını vermektir."
"Bütçe meselesi belediyeler için çok sıkıntılı bu süreçte. Çünkü belediyeler devletin vergilerden topladığı parayla belediyelere göndermiş olduğu paylardır. Bugün esnaf kapalı, vergi verilmiyor kimse çalışmıyor ki ne versin? Verilmeyince belediyelere para gitmiyor bu defa belediyeler de çökmeye başlıyor."
"Tüm belediyeler ekonomik sıkıntının içerisinde"
"Şu anda tüm belediyeler ekonomik sıkıntının içerisinde. Türkiye'de belediyelerin üç tane sorununu sıralarsak, birincisi yetki alanları, ikincisi ekonomi, üçüncüsü de şehrin bütününe dair söyleyecekleri ya da yapabileceği şeylerdir. İsviçre'deki devletin halkına sağladığı şeyi biz hak etmiyor muyuz? Bu devletin insanı ya da bu ülkede yaşayan insan Almanya, Norveç, Hollanda… onların bizden farkı ne?"
"Onların 4 gözü 4 kulağı mı var ki onlar bizden daha değerli biz daha değersiziz? Belediyenin yapamadığı 2 şey var, bir adam asamaz bir de para basamaz. Onun dışında her şey yapar. Yeter ki şeffaf, birlikte iş yapabilsin, yeter ki kadrosu olsun yeter ki bütçesi olsun. Bundan 20 yıl 30 yıl önce kara yolları kendi yollarını yapmıyor muydu? Şimdi hepsini ihale ediyorlar."