Yaşam

'Tüm uzuvlarımı kaybettiğim sene en muhteşem yılımdı'

Yeni görüntüsü ve sürekli akan burnuyla Alex Lewis kendisini Simpsons çizgi filmindeki karakterlere benzetiyor

23 Ocak 2015 12:48

Alex Lewis sağlıklı bir bar sahibiyken, geçirdiği rahatsızlık nedeniyle yalnızca birkaç hafta içinde iki kolunu ve iki bacağını kaybetti. Fakat yine de, bu son bir seneyi "hayatının en güzel yılı" olarak tanımlıyor.

"Bazen uyandığımda, omuzlarımın veya bacaklarımın ağrıdığını hissediyorum. Ama yine de kendimi zorluyorum" diyor Alex Lewis.

Elleri olmadığı için telefon tutamıyor ve telefonun hoparlörüyle iletişim kuruyor.

BBC Türkçe'de yer alan habere göre, Lewis, uzuvlarının yanı sıra dudaklarını ve burnunu da kaybetti.

Ameliyatını yapan doktorlar, omuzlarından aldıkları deriyle Lewis'e dudak yapmışlar. Yeni görüntüsü ve sürekli akan burnuyla Lewis kendisini Simpsons çizgi filmindeki karakterlere benzetiyor.

İngiltere'nin Hampshire bölgesinde yaşayan 34 yaşındaki Lewis, son bir yılın çevresindekiler için güç olduğunu fakat kendisini hastalık öncesi döneme göre daha iyi hissettiğini söylüyor.
Birçokları buna inanmakta güçlük çekebilir ama Lewis, bu durumun kendisine iyi şeyler de getirdiği görüşünde.

"Baba olmak, eş olmak ve insan olmakla ilgili daha farklı düşünmemi sağladı" diyor Lewis. Adına kurulan yardım vakfıyla da diğerlerine yardım etme konusunda güçlü bir güdüye sahip olduğunu söylüyor.

 

Önemsiz bir hastalık zannetti

 

Bu pozitif yaklaşımına rağmen, yemek yapmak, golf oynamak gibi daha önce yapmaktan hoşlandığı aktivitelere dönmesi artık imkânsız. Lewis ve partneri Lucy, bir zamanlar işlettikleri barı da kaybetti.

Lewis, 2013 yılı Kasım ayında önemsiz bir hastalığı olduğunu düşünüyordu.

Fakat idrarında kan tespit edilince ve cildinde lekeler oluşmaya başlayıp derisi çürüyünce hastalığının daha ciddi olduğunun da farkına vardı.

A tipi streptokokal enfeksiyon kaptığının anlaşılması üzerine 17 Kasım 2013'te hemen Winchester'deki hastaneye başvurdu.
İltihabın dokularına ve organlarına nüfuz etmesi üzerine kanında zehirlenme (sepsis) oluştu. Organların iflas etmesine yol açacak bu rahatsızlık Lewis'in hayatını da tehdit ediyordu.
Kol ve bacak derisi ile yüzünün bir kısmı hızla karardı ve kangren oldu.

Lewis yaşam destek ünitesine bağlı haldeyken her gün başucunda bekleyen ailesi ve arkadaşları için "şok edici" bir görüntüydü.

Fakat o dönem 3 yaşında olan oğlu Sam ise "babasının çikolataya bulandığını" düşünüyordu.

Lewis'in iltihaplı uzuvları vücudunu zehirlemeye başlamıştı. Yaşam destek ünitesinden ayrılır ayrılmaz sol kolunun dirsekten aşağısının kesilmesi gerektiği söylendi.

Bu haberin ardından, doktorlar gerçekçi yaklaştığı için herhangi bir üzüntü veya heyecana kapılmamış. "Kolum beni öldürüyordu, dolayısıyla kesilmesi gerekiyordu. Durum bundan ibaret" diyor Lewis.

Aralık'ın ikinci haftasında, bir kolunu kaybetmiş olsa da hala tehlikeyi atlatamamıştı.

Bu sefer de iltihap kapan bacakları vücudunu zehirliyordu. Hızla iki ameliyat daha geçirdi ve önce bir bacağı, daha sonra da ikinci bacağı kesildi. Vücudunda yalnızca sağ kolu kalmıştı.
Lewis ameliyatları şöyle anlatıyor:

"Her ameliyata tek başıma girdim. Bir tarafım sürekli ameliyat çabucak bitse de hastaneden çıkıp evime gidebilsem diyordum."
Çok fazla düşünmeye de vakti olmadığını söylüyor.

 

Sağ kolu kurtarmaya çalıştılar

 

Sağ kolu da enfeksiyon kapmış olsa da doktorlar yine de kurtarılabileceği ihtimali olduğunu düşünüyordu. 2013 yılı Noel gecesinde doktorlar 17 saat süren bir ameliyata girdi. Ölü dokuları temizlemek için kolu açtılar ve sol kürek kemiğinden 42 santimetrelik deri, kas, sinir ve dokuları alıp sağ koluna diktiler.

Doktorlar, iki bacağını ve bir kolunu kaybeden Lewis'in sağ kolunu kurtarmanın kritik öneme sahip olduğunu biliyordu. Ve Lewis de çaresizce kolunun kesilmemesi için ne yapılması gerekiyorsa yapmaya hazırdı.

"Bu süreç boyunca, tanıştığım, tüm uzuvlarını kaybeden amputeler "en çok bir ele sahip olmak istediklerini" söyledi. Bu, bir içki içmek, yazı yazmak gibi günlük işlerinize devam edebileceğiniz anlamına gelir."

Fakat bir gece uyurken kolu dayanılmaz bir hal aldı ve yuvarlanarak kolunu ikiye kopardı.

Lewis, "Elim dirseğimin altından sallanıyordu" diyor.

Partneri Lucy yıkılmıştı. Tüm uzuvlarını kaybeden Lewis'in hayatının bundan sonra çok daha zor olacağını biliyordu fakat bu durum Lewis'in umurunda değildi.

O kararı da şöyle anlatıyor:

"Bir kolun tekrar işlevine kavuşması için beş yıl beklemenin hiçbir anlamı yoktu. Psikolojik olarak onca zaman beklemek, o kolu kaybetmekten daha kötü olurdu."

 

Protezlerle yürüyor

 

Tüm uzuvlarını kaybeden Lewis, yeni hayatına nasıl devam edeceğini öğrenmek zorundaydı…Sabahları kalkamıyor, yıkanamıyor ve giyinemiyordu. Günde bir defa bakıcısı yardıma geliyordu. Fakat yapılacaklar listesinin en başında yürümeyi öğrenmek vardı.

Roehampton'daki Queen Mary's Hastanesi'nde 10 haftalık yürüyüş kurslarına başladı. Kursun ikinci haftasında protezlerle yürümeye başladığında da herkesi şaşırtmıştı.

Yaklaşık üç aydır protezlerle yürüyor. Büyük ilerleme kaydettiğini fakat yine de tuhaf hissettiğini söylüyor: "Kısa oldukları için merdivenlerden çıkmak zor oluyor. Farklı araziler ise çok güç"
Şimdilik çengelli protez kolları kullanıyor. "En iyilerini deneyip sonra hangisini kullanacağıma karar vereceğim" diyor.
Protezler sayesinde buzdolabının kapısını açabiliyor, bir içki alabiliyor, şeker paketlerini açabiliyor.

Lewis, hala bir "rüya âleminde yaşıyor" gibi hissettiğini fakat biraz da "yaratık" gibi olduğunu söylüyor.

Kendisini aynada gördüğünde "garip bir duyguya kapıldığını" çünkü 33 yıldır alışık olduğu vücudunu artık tanıyamadığını ifade ediyor ve ekliyor:

"Çok üzücü olabilir. Fakat bir insan vücudunun bunun üstesinden gelebilmesi bence olağanüstü bir şey."